4 Haziran 2007

Demokratik Çıkış


Demokratik Çıkış


Genelkurmay başkanlığı web. Sitesinde Cuma günü 23.30 gibi geç saatlerde muhtıra şeklinde yayınlanan ve e-muhtıra şeklinde ifade edilen bildirinin ardından şaşılacak gelişmeler oldu. Aslında kimse niye böyle bir şeye gerek duyuldu anlamadı. Çünkü, eğer ille de lüzum ediyorsa bunu aday belirleme öncesi yapmak daha akıllıca olurdu. Abdullah Gül gibi dış ve iç kamuoyunda olumlu karşılanan ve piyasaların dahi çıkışa geçtiği bir ortamda epey garip durdu. İşin ilginci bildiriyi yayınlayanlarda ekonomik bir kaostan çekindiklerini yayın saati ve tarihi ile gösterdiler. Cuma gecesi yani borsa, bankalar, finans merkezleri tatildeyken yayınlandı ki verim alınsın pazartesiye kadar taşlar fazla oynamadan yerine otursun diye düşünülmüş gibi… Yinede piyasalarda hatırı sayılır bir gerileme oldu. Hele hükümetin ve sivil toplum kuruluşlarının piyasaları rahatlatan demokrasiyi sahiplenme çıkışları olmasaydı..!

Sonunda CHP muradına erdi..! Anavatan ve DYP ise tarihleri, misyonları ile ters hareket ederek kendilerini bitirdiler. Kendilerine hiçbir sempati bırakmadılar. CHP’yi anlamak, Baykal’ı mazur görmek mümkün, Deniz Baykal hep hizipçi, gerilimden faydalanan fırsatçılığını konuşturdu. Amacı, yaklaşan seçimler öncesinde siyaseti iki kutuplu hale getirerek, laik (CHP), anti-laik (AKP) şeklinde bölmek… böylece CHP oy kaygısı yaşamayacak, belki birkaç puan bile arttırabilirdi. Gerçi onunda bu kadarını beklediğini sanmam. Anap ve Dyp ikilisi ise başbakanın Gül’ü aday göstermesinin ardından panikledikleri gerçeği, açıklamanın ardından 3 saat sonra bir araya gelmelerinden anlaşılabilir. Yoksa yan yana gelecek görünmüyorlardı. Yine de hangi akla hizmetle CHP’nin dümen suyuna gittikleri anlaşılır değil, zaten bunu seçim meydanlarında halka anlatmaları da çok zor olacak. Her iki parti de tarihlerine, misyonlarına ihanet ettiler.

En büyük hata ve beklide e-muhtırayı getiren Erkan Mumcu’nun duruşuydu. Onun tutumunu anlamak mümkün değil. Sen bu hükümette en önemli iki bakanlıkta bulundun mu? A.Gül senin hem bakan arkadaşın hem de başbakanın değimliydi? Bu adamlar bu kadar kötü ise o zaman ne diye 3 yıl birlikte çalıştın? Hani “gelin ‘YÖK ve başörtüsünü’ birlikte çözelim” diyordun. Nasıl oldu da YÖK başkanı ve eşi başörtülü diye Gül’ü istemeyen koraya katıldın? Artık hiçbir inandırıcılığınız kalmadı. Ve ben artık CHP’yi hiç saymıyorum bu partilerin gözümde pek değeri kalmadı. Bana göre Mumcu ve ekibi AKP’nin tek alternatifi, geleceğin hükümet partisi değerini kaybetmişlerdir.

Kimse “e-muhtırayı AKP hazırladı” demesin. Siyaset bir uzlaşıdır elbette… ama siyasi uzlaşılarda en büyük fedakarlıkları en çok oyu alanlar yapmaz. Neymiş “AKP uzlaşsın” yok ya? Sayın Süleyman Demirel’in dediği gibi “hiçbir fani ayağına kadar gelmiş c.başkanlığını elinin tersi ile itemez”… Şimdi bu durumda Erdoğan’ın feragati, kendisinin Çankaya isteklerini frenlemiş olması uzlaşı adına atılan bir adım değimlidir? Peki niye uzlaşı diye bağıran ve mecliste milletvekili olan, grubu bulunan partiler bir araya gelip ortak bir aday çıkarmadılar? Siyaset aynı zamanda alternatif sunmaktır. Akp’nin gösterdiği aday olmaz! İyi de sizin adayınız ya da adaylarınız nerede?

Sistemi kilitleyen muhalefettir. İktidar partisinden kim durup dururken yapılandan büyük fedakârlık bekleyebilir ki? Akp adayına oy vermeyebilir, desteklemez, oturumda eleştirel konuşmalarla tenkit edebilirdiniz ama vekilin görevi meclisi çalışır ve işlevsel tutmaktır. Kendi yazdığı (yazması gereken), çıkardığı, değiştirdiği anayasayı uygulamayı becerememiş, bunu mahkemeye sevk etmiş bir meclisin derhal yenilenmesi gerektir.

Bir iddiaya göre Mumcu ve Ağar böyle bir muhtıradan önceden haberdar oldukları için CHP’nin dümen suyunda hareket etmişlerdir. İşte bu çok daha vahim. Demek daha asker höt demeden al… Ağar’ın durumu ise traji komik bir halde… 15 dk. Önce birlikte basın açıklaması yaptığı vekili tuvalete gidecem diye yanından ayrılıyor, diğeri ben onu kollarım diye arkasından sonra ikisi de toplantı yeter sayısı iddiasına dahil! Ağar bunu mecliste odasında TV’den görüyor ve ilk tepkisi, “Aaa bu bizim Eraslan değil mi?” şimdi bu kişinin ardından 4 milletvekilinin ikisine sahip çıkamamış insana lider diyeceğiz öyle mi?

Ağustosta erken seçim (nasıl oluyorsa zaten 2 ay sonrasında var) isteyen güruh gene stratejik bir hata yapacaktır. Statükocu, jakoben, sistemin hali hazır durumundan nemalanan zihniyet ve mensupları sandığa pek gitmeyecekler. Çünkü tam cav cav sıcaklarda bu altı kuru zevat çoğunlukla mesire yerlerinde, yazlıklarında olurlar. Seçim ve sandık gibi keyf bozan şeylere tevessül ederler mi? Bana zor gibi geliyor. En kızdığım nokta ise “Akp %34 ile %65’i yönetmeye kalkıyor” söylemi, Bu kanunları AKP yapmadı;

BİR. (düzeltebilirdi ayrı). Akp’nin yerel seçimlerde aldığı oy %43
İKİ. meclisteki milletvekili ve grubu bulunan partileri toplasan ve uzlaşsan bile bu %60 eder ki %40 yine dışarıda
ÜÇ. bu adaletsiz sistemi değiştirmek adına muhalefet partilerinin kılını kıpırdatmaması ve aralarında uzlaşmamış olmaları çözüm istemediklerini gösterir
DÖRT…
Akp’nin Türk siyasal tarihinde demokrasiye dipçik darbesi karşısında takındığı tavır bir ilktir ve örneği yoktur. Bunu ayrı bir yazı konusu yapacağız. (muhtırayı yazmadım mı? Ne muhtırası bu olsa olsa bir tavsiyedir. Sizin Genelkurmayın Başbakanlığa bağlı bir kuruluş olduğundan haberiniz yok mu?)


Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.