4 Haziran 2007

YAŞAMAK


YAŞAMAK


Hepimizin tüm canlıların mücadeleleri hayatta kalmak yani yaşamak üzerinedir. Eğer kendi yaşamı içinde hedefsiz, savrulgan, değerlerin olmadan yaşıyorsan, sana nasıl ‘yaşıyor’ diyeceğiz. En basit canlılık belirtisi tepki vermektir. Tepki vermeyi bile beceremeyene canlı denilmez. Ki tepki, yansıtıcı bir harekettir ve içinde düşünce barındırmaz! Sadece “al gülüm, ver gülümdür.” Düşman bile vurduğu hedefin canlılığını kontrol için gelip, ayağıyla dürter, bazısı tekmeler. Yaşamadığından emin olmak için ondan bir tepki bekler. Belki bir ses, belki cılız bir inleme… Etkisine verilecek tepkiden, yere düşürdüğünün ne kadar canlı, ne kadar yaşama tutunabilirliğini ölçer. Zalimlerin alabildiğine pervasızlaştığı bu dünyada sizde haksızlığa, talana, soyulmanıza, öteki dediğinize gösterdiğiniz tepki kadar yaşıyorsunuz. Zira size yapılana gösterdiğiniz tepkinin adı refleks ise başkasına yapılan, zumla, haksızlığa tepkiniz ise düşündüğünüzü, hala vicdanınızın olduğunu, insanlığınızı kaybetmediğinizi gösterir. Değilse sakın “ben de yaşıyorum” demeyin!

Bir ozanın (N.H.R) dediği gibi. "Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine yaşmak". Açın ruhunuzun kapılarını baharı doldurun içinize. Umutsuzluğunuzla kuruttuğunuz otlardan yapın süpürgenizi ve süpürün kederi, kasveti. Kardelenler açtırın kendi içinizde, hüzün dağlarına bahar gelsin. Baharın dünü yarını yok. Yaşanacak sevdalar söylenecek türküler ve gidilecek çok yolumuz var.

Yaşamak Direnmektir
Hem de ne kadar zor olursa olsun, ne kadar olanaksız gözükürse gözüksün. Tüm olumsuzluklara, zorluklara, zahmetlere, sıkıntılara, darlığa, yoksulluğa, işsizliğe, geleceksizliğe, çözümsüzlüğe, imkansızlıklara karşı durmak, direnmektir..

Yaşamak Mücadeledir
Tüm haksızlıklara, adaletsizliklere, sömürüye, savaşa, işgale, işkenceye, tacize, zorbalığa, baskıya, esarete, zulme karşı…

Yaşamak Karşı Durmaktır
Baskıya, dayatmaya, zulüme, zalime, ezene, sömürene, katile, fırsatçıya, fesatçıya, hayına. Yaşamak, özgürlüğe, düşünceye, insanın insanca yaşamasına engel olan, ket vuran her şeye karşı durmaktır. İnsan onurunu çiğneyen, her gayri insaniliğe karşı durmaktır. Yaşamak; her ne koşulda olursa olsun yılmamaktır, yorulmamaktır, pes etmemektir, yozlaşmamaktır, yabancılaşmamaktır, tükenmemektir, satılmamaktır, yozlaşmamak, savrulmamaktır, yok olmamaktır.

Yaşamak Umut Etmektir
Yaşamak umut etmektir. Yarınlara, özgürlüğe, geleceğe, gelecek güzel günlere düşler kurmaktır. Bu uğurda mücadele etmektir. Emek harcamak, yürek yakmak, cesaret etmek, kararlı durmaktır. Her nerede olursan ol, her ne zorlukta, ne zahmette, ne esarette olursan ol, her ne çıkmazda, açmaz da olursan ol. Yine de umudunu yitirmemektir. Güzel düşler kurmaktır, gökyüzünün mavi renginde. Özgürlüğe, yarınlara tutunmaya, sevdaya, mutluluğa…
Sonuç mu? Koyunlar bile bu ‘etki-tepki’ kuramıysa otlatılır, kasaba kadar kendi ayakları ile götürülür. Önemli olan etkiye nasıl tepki vereceğinizidir. Eğer düşünmeden, etkiyi yapanın istediği tepkileri yani ilk aklınıza geleni yapıyorsanız bilin ki koyunlarda aynısını yapıyor. Tüm bunların sonunda konuyu hiç alakasız göreceğiniz bir yere getireceğim!! Eğer Kürtler ABD ve İngiltere’nin kurduğu saate ve oyuna göre Türk’e karşı Kürt milliyetçiliği yapıyorsa ve aynı şekilde kendini Türk sananlar yükselen Kürt milliyetçiliğine karşı şovenleşiyorsa zaten biz sürü olmuşuz demektir.

Binlerce yılın akrabalığını biz niye ve neye değişeceğiz? Kuzey Irak çığlıkları ile “Türkmenler” diye bağıranlar, Türkmenler ne kadar akrabamız ise Kürtlerde o kadar akrabamızdır. Biz mi bu toprakların yerlisiyiz yoksa ABD ve işbirlikçileri mi? Yüceler yücesi nebinin bir kutlu sözü var, “aralarında ki ilk anlaşmazlıkta ayrılanlar gerçekten iyi dost, gerçekten Sevgili hiç olmamıştır.” Birlikte aynı hedeften çıkan kurşunlarla üst üste düşen atalarımızın birbirini sevmediğini söyleyecek bir delikanlı çıksın da alnını karışlamak vacip olsun! Yan yana safa duran, kanları birbirine karışan, aynı somunu paylaşan, birlikte siperden fırlayan, , sonra semaya ALLAH ALLAH nidaları ile seslenen insanlar kardeş değilse! Kimdir kardeş olan?

Yaşamak ‘HAK’ gözetmektir.
Eğer biz olarak yaşayacaksak, başkalarının dürttüğü etkiler karşısında istenen tepkiler veren sürü olmak yerine, her etkiye aynı tepkiyi veren ve bu noktada ‘kardeşlik’ bilincine erenlerden olmalıyız. Hak yiyen değil, hak veren…
Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.