27 Mart 2009

Sandığa Matem Düştü (Muhsin Yazıcıoğlu)

Sandığa Matem Düştü
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı ve Sivas milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ile yanındakilerin bir helikopter kazası ile hayatlarını kaybettiler.
Döngel Köyü yakınlarında düşen helikopterden kimse dönemedi.

Hükümettin yani devletin elinden geleni yaptığını parti genel merkezinde kurulan kriz masası sözcüsü Büyük Birlik Partisi Genel Sekreteri Yalçın Topçu tarafından her basın karşısına çıkıldığında dillendirildi. Askeri birlikler, Polis Özel Harekat Timleri, AKUT, Köylüler, Partililer ve Alperen Ocakları mensubu gençler arama kurtarma çalışmalarına katıldılar. 2000 üzerinde kişi bu çalışmalara katıldı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kahramanmaraş'ın Göksu ilçesindeki Kriz Masasının bizzat başındaydı. Şuan televizyonda, enkaza ilk ulaşanlar Döngel Köyü muhtarı Yılmaz Tilki var. 17 kişi olan Köylüleriyle birlikte enkazın başından tv24’e bağlanmışlar ve onu dinliyorum. Ajanslardan önce bir televizyon kanalının haber geçmesi...

Döngel Köy Muhtarı Yılmaz Tilki, enkazın bulunmayacak bir yerde olmadığı, helikopter parçalarının 150 m2’lik bir alana yayıldığını söylüyor. Kar yağışının önemli oranda üstlerini örttüğünü, havanın çok ağır ve tipi şeklinde kar yağışının devam ettiğini belirtiyor.Buradan hep yazdık, “Nicelik değil, Nitelik (kalite) önemlidir.” Türkiye “Kriz Yönetimi” ve “Arama Kurtarma” konusunda büyük bir zaafiyet içindedir. Bu doğu toplumlarında insana değer verilmemesinin, insan hayatının önemsenmez! Trafikteki sıkışıklıktan, ucuz maddi hasarlı kazalardan insanlar birbirini boğazlar. Ufacık siyasi tezatlardan birbirini yaralar. Ancak 10 yılda bir yaşanacak böyle bir kaza veya felaketler için profosyonel ekipler oluşturlmaz. Olursa hepimiz yardıma koşarız ama bilinçli, uzman, işbilen insanlar olmadığından kuru kalabalıklarla iş kotarmaya çalışırız. Devlet tüm gücünü seferber etsede sonuç değişmez.

En azından 112 acili arayan İHA muhabiri İsmail Güneş’in helikopter düştükten sonra sağ olduğunu biliyoruz. Bir can bir candı. Dün emekli polis komseri skorsky helikopter pilotu O.B (şimdilik ismini yazmamamı rica etti) abimi aradım. Ona, “Abi orda düşen Başbakan veya Genelkurmay Başkanımızın uçağı olsaydı gene böyle olurmuydu?” sorusunu yönelttim. Bana, “eğer o helikopterin, yani düşen helikopterin içinde olsalardı. Evet bulunamazlardı” dedi. Düşen helikopterin özelliklerinden bahsetti. Anlattığı kadarı ile, bunlardaki yardım cihazı, GPRS (ELT) manuel (el kumandalı) çalıştığını veya şiddetli çarpma ile çalışıyormuş. Hava şartlarının bozması ile bir uçak ve 4 helikopterden oluşan, hava arama ekibinin ilk gün 2.5 saat çalıştığını ve ertesi gün öğlene yakın tekrar arama çalışmalarına havanın izin verildiği ölçüde devam edildiğini... Bu gibi kötü hava durumlarında operasyonel olmayan pilotların karayolunu izlemesi gerektiğini belirterek...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gezisini ertelemesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sık sık, Başbakanlık Kriz masası başındaki müsteşarın yarım saatte bir, Büyük Birlik Partisi yetkililerini bilgilendirmişler. İçişleri bakanı bizzat olay bölgesinde enkaz bulunana kadar Kriz Masasını yönetti. Siyasi mitingler iptal edildi. Ne fayda? İstanbul ve Ankarada Alperen Ocakları mensubu gençlerimizin bazıları duygularına yenildi. Devletin ve hükümetin gerekeni yapmadığını söyleyerek, duygularını dışa vurdular.

Büyük Birlik Partisi Genel Sekrateri Yalçın Topçu ise onlara itidal çağrısı yaptı. Ayrıca arama bölgesinden derhal çekilmelerini, dağdan inmeleri yönünde telkinlerde bulundu. Çünkü birgün önce 16 kişilik bir Alperen Ocakları mensubu Ülkücü genç sabaha karşı 06:30 sıralarında elleri, ayakları donmuş vaziyette bulundular. Duygusal bir milletiz. Kazazede ararken, kazaya kurban gitmek, kurtarayım derken kurtarılacak duruma düşmek bizim topraklarda olağandır. Bilgi, ekipman, deneyim, techizat olmasada palas pandıras kolları sıvarız. 44 saat sonra enkaza ulaşıldı. Bölgeyi bilen Döngel Köylüleri helikopterin düştüğü yeri buldular. Yoğun kar yağışı, sis var ve köylülerde donma tehlikesi geçirdiler, enkazın başında beklerken.

O asil Nizam-ı âlem rüyanla ve yılmaz, yıkılmaz o saf çocuğu masum Anadolu çocuğu yürüyüşünle bize çok şey söylüyordun zaten! Varlığın, yaşıyor olman, aramızda olman bile yetiyordu siyasetin kirlerini temizlemeye! Temiz bir siyaset, büyük bir Türkiye rüyası hayalimizi her dâim canlı tutmaya, diri kılmaya!Türkiye bir büyük dava adamını, siyasete tertemiz bir duruşla güzellik katan, dik dimdik, Anadolunun bağrından yetişmiş ve saf duruşunu hiç yitirmemiş ülküsünü simasına yansıtmış, yiğit ülkücüyü kaybetti. Başımız sağolsun, Allah mekanını cennet etsin.
Muhsin Yazıcıoğlu ile yaptığımız röportajdan bazı kesitleri
1.-Bölüm:
http://cenksarigol.blogspot.com/2008/11/bbp-lideri-muhsin-yazcolu-rportaj-i-blm.html
2.-Bölüm:http://cenksarigol.blogspot.com/2008/11/bbp-lideri-muhsin-yazcolu-rportaj-ii.html
3.-Bölüm:http://cenksarigol.blogspot.com/2008/11/bbp-lideri-muhsin-yazcolu-rportaj-iii.html ve bir şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum.

"* Ben, siyaseten kendimi; hem milletime hem de tarihime sorumlu hissediyorum.
* Büyük Türk Birliği için çalışmaya devam edeceğim.
* Düğünlerimizde şarkılarını, marşlarını, türkülerini söylediğimiz bu kutlu amaç için çalışmaya devam edeceğim.
* Biz, Osmanlı’nın torunuyuz. Osmanlı’nın tarihine bakmalıyız. Bu medeniyeti yeniden ihdas etmek için çaba göstermeliyiz.
* Ankara ne kadar Kürt ise Diyarbakır o kadar Kürt’tür. Sivas ne kadar Türk ise Hakkari o kadar Türk’tür. Bin yıllık mayayı bozmaya çalışanlar mayası bozuk hainlerdir.
* Rabbime çok şükür, bana güvenenlerin güvenlerini boşa çıkaracak hiçbir kirli hesapta olmadım ve inşallah bundan sonrada olmayacağım.
* Millete dönen namluya selam durmam!
" dedi.

Muhsin Yazıcıoğlu`nun, Ülkücü ve Ülkücü Kuruluşlar davası sebebiyle tutulduğu, işkence gördüğü, Mamak Cezaevi`nde yıllar önce yazdığı `Üşüyorum` şiiri (Yıllar sonra bahar ayında seni dağlarda üşüttük, affet güzel insan, kırılma, darılma bize);
Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum
. (Muhsin Yazıcıoğlu)


Cenk SARIGÖL

26 Mart 2009

Temenni Olmayan Gerçekler

Temenni Olmayan Gerçekler!

Ankara ve İstanbulda Akp kesinlikle kaybetmeyecektir. Hele Murat Karayalçın’ın seçim’i kazanma şansı hiç yok diyebiliriz. İstanbuda da sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun aynı şekilde… Fakat İst.da CHP il Başkanı Gürsel Tekin’in şahsından ve partisini her kesimi kucaklayıcı tavırları, siyaset anlayışından dolayı ciddi bir yükselme görülecektir.

Diğer yandan ben İstanbul ve Ankarada CHP’nin gösterdiği adayları aynı zamanda CHP iç politikasıyla birebir ilintili görüyorum. Bildiğiniz gibi aday olmadan önce Murat Karayalçın SHP’nin Genel Başkanıydı. SHP de parti tüzüğüne göre bir kişi sadece iki dönem genel başkan kalabilir. Deniz Baykal, SHP de genel başkanlık şansı kalmayan Murat Karayalçın’ın kendi CHP genel başkanlığını dışardan zorlayacak tek aday olduğunu biliyor yada seziyordu. Parti içinde ise kendisine rakip olma potansiyeli taşıyan veya partililerinin sempatisini, teveccühünü kazanabilecek tek öne çıkan isim Kılıçdaroğlu olarak sivriliyordu. Aslında her iki isim bir nevi iç politikada kendi önüne çıkmasın diye yerel seçimde kullanıldılar! Artık kazansa veya kaybetselerde CHP genel başkanlığına oynama kozları bitti!

Karayalçın için CHP Ankara Büyükşehir Başkan Adayı olmak aslında CHP’ye girmenin bir adı oldu.Ankarada çok çok az ihtimalle Karayalçın kazanırsa Deniz Baykal bir potansiyel dış rakibini elemiş olacak. Aynı şey Kılıçdaroğlu içinde geçerlidir. Aslında CHP Kemal Kılıçdaroğlu’nu Ankaradan aday gösterebilseydi kazanma oranı daha fazla olurdu. Çünkü Ankaralı her ne kadar artık Melih Gökçek’i istemese, sevmese bile Karayalçın’ı hiç sevmiyor ve hiç istemiyor. Onun dönemini hiç ama hiç hayırla yad etmiyorlar!

Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, bu seçimin kazananı MHP olacaktır. MHP’nin 2007 genel seçimlerinde aldığı oy oranını %3-4 arası arttıracağını (%17-18) umuyorum. Küresel kriz ve ekonomik dengelerin iyi yönetilmemesinden kaynaklanan, hükümet kaynaklı sorunları sizlerle “Demokrasi için İçimizdekiler” başlığı ile 20/2007/Eylül ayında Cari Açık kaynaklı ekonomik kıskacımızı ve AKP eleştirilerimizi paylaşmıştık.
(
BKNZ: http://cenksarigol.blogspot.com/2007/09/demokrasi-iin-iimizdekiler.html )

Küresel Ekonomik Kriz ve Hükümetin dengesiz iktisat politikalarının sandığa yansıyacağına şüphe yoktur. Buda Akp’nin oy keybetmesi ve kaybettiği oyun aynı tabandan beslendikleri için en yakın parti gönen MHP saflarına yazılacağına şüphe yok gibi! Daha öncede sizlerle paylaşmıştık. Tüm kamuoyu anketleri Akp ile MHP arasında %25 gibi bir ortak tabanda gösteriyor. 2004 yılı 03 kasım yerel seçimlerinde %43 dolayında oy alan Akp’nin il genel meclisi oyu %41 civarındaydı. Bu seçim Akp için 2004 yerel seçimlerinde aldığı oyları muhafaza etmesi büyük başarı sayılacak. Yani arttırmasından ziyade koruması bile önemli bir başarı olarak hanesine kaydedilebilir.

CHP ise yine %20-22 aralığında seyreder ki arttırması durumunda bu İstanbulda (Türkiye’nin neredeyse 4/1’inin orada yaşadığını unutmayalım) Akp ile arasındaki farkı kapatmasından yani İstanbulda oylarının yükselmesi ile Türkiye Geneli oy oranı %3-4 yukarı doğru (26-27) olacaktır. İzmir’i söylemeye gerek görmüyorum çünkü kaybetme ihtimali yok diyebiliriz. İzmirde MHP %10’u göremez. Akp ise %30-32 arasında kalır. CHP’nin %46’nın üstüne çıkması doğrusu beni şaşırtmaz.
Saadet Partisi öyle Doğan Medyasının şişirdiği gibi yükselmez. En fazla alacağı %4-5 aralığındadır.
DTP’nin %5-6 aralığında oy almasını bekliyorum. Diyarbakır’ı kaybetmesi söz konusu bile değil. Diğer yandan Van’ı alabileceğini ordan görüştüğüm arkadaşlarım ısrarla belirtiyorlar. Buna karşılık 2004’de aday çıkaramadığı yada bir sebepten yetiştiremediği Batman’ı alma ihtimali var. Genel olarak DTP tabanı TRT6 gibi Kürtçe yayın yapılmasından falan etkilenmeyecektir! Bunda Nevruz’un yerel seçimden bir hafta olmasınında etkisi olacak zira siyasal bir anlam yüklenen Nevruz ile DTP tabanının kısada süreliğine en azından seçime kadar motive edip, siyasi kimlik yüklemesi yaptı.

Torbalı
Her ne kadar öngörüde bulunup, Akp’nin 3500 oy fark atacağı tehmininde bulunsak bile aslında seçim ortada seyretmektedir. Özellikle son günlerde seçim propaganda fikrini Akp’nin birinci sıra belediye meclis üyesi adayı gösterdiği Mehmet Hasan Karatoklu üzerine kuran Ramazan İsmail Uygur doğru bir yerden çalışmalarını yürütüyor. Bence Mahmut Atilla Kaya ve Akp bu konuda ciddi bir yanlış yapmıştır. Eğer Mehmet Hasan Karatoklu’nun bir getirisi olacağını düşünüyorlarsa O’nu İl genel meclis adayı olarak değerlendirmeleri gerekirdi. Oysa belediye meclisinde birinci sırayı vererek, “benim modelim, ikinci adamım, örnek aldığım belediyecilik Karatoklu ve onun dönemidir” demek istemiş şeklinde özetlenebilir. Bu bir çuvallamadır! seçime artısdımı eksisimi olacak göreceğiz.
Çaybaşı’nda mevcut DP’li Ömer Şentürk gibi sağcı bir kökten ve partiden olan isim ile aynı şekilde Pancarda DP’li Hayati Saydam Akp listesine muhakkak kazandırılmalıydılar. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Torbalıda seçimin başa baş gittiğini söylemeliyim. Torbalı seçimini Ayrancılar ve Çaybaşı’nın tavrı belirleyecektir.
Ayrancılar
seçmeni ilçe olmayı beklerken Torbalı’nın Mahallesi veya semti olmalarına nasıl bir tepki verecek bilemiyorum. 2.5 yıldır Torbalı’dan uzak olmam aslında kulis ve birebir haber akışımı önemli oranda azalttı.

Tirede Akp mevcut belediye başkanı Sıtkı İçelli kaybedecek görülüyor. Hatta 3. sırada tamamlaması beni şaşırtmaz. Tayfur Çiçek (eski Belediye Bşk.) DP adayı olarak, çok güçlü giriyor. Bir korkuda iki sağ partinin arasından CHP adayının çıkmamasıdır.

Bayındırda son aldığım duyumlara göre 3 dönemdir Anap'tan başkanlık yapan, Anap'tan seçilmesine rağmen geçen yıl CHP'ye geçen mevcut belediye başkanı Alaattin Çubuk bu seçim zorlanabilir! MHP ve Akp'nin gizli ittifat yaptığı yönünde sağlamasını yapamadığım duyumlarım var. Çubuk kaybetsede bu çok büyük bir farklla olmaz. tıpkı kazanması durumunda olmayacağı gibi...

Kısaca görüşlerim bunlar. Umarım fazla yanılmam ve gerçekte ortada gördüğüm seçimi temennilerimle en azından Torbalıda arkadaşım kazanır.


Cenk SARIGÖL

25 Mart 2009

Muhsin Yazıcıoğlu

Allah Ekber (Büyük) Ümitvar Olmalı...
Bu yazıyı kaleme alırken, Büyük Birlik Partisi Genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun içinde bulunduğu düşüen helikoptere ve kazazedelere henüz ulaşılamamıştı. Kazayı duyar duymaz şok oldum. Daha geçen hafta Salı günü (24 Mart 2009) Basının Ankara temsilcileri ve yazarlara Büyük Birlik Partisi tarafından Aktif Metropolitan Otelde verilen öğle yemeğinde bulunmuş, yemekten sonra bir süre ayaküstü konuşmuştuk. Biz Büyük Birlik Partisi Genel Bşk. Yrdc. Mustafa Destici solumda, sağımda TRT6 Genel Müdürü ve karşımda gazeteci –televizyon sunucusu Ertan Tan ile ayrı masada oturduğumuzdan ancak yemek bitimi sonrası konuşabilmiştik. Kazadan 15 dk. sonra abone olduğumuz ajanslara helikopterin düştüğü, içinde Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte Sivas Teşkilatından İl Bşk. ve 2 kişi ile İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri olduğunu haberi düştü.

Hemen aklıma Sivas’ın tek Büyük Birlik Partisi’li Belediye Meclis üyesi olan Üniversite ev arkadaşım Nedim Kangal ve İHA’da Büyük Birlik Partisi seçim çalışmaları izleme koordinatörü arkadaşım Bayram Kılınçer geldi. Nedim’i (ağa) aradım telefonu meşgul. Bayram’ı aradım ardından. Telefon açıldı. Bayram değildi helikopterdeki kişi, kendisi Büyük Birlik Partisi Genel Merkezinde kalmıştı.
Abi 5 Dk. sonra ben seni arayayım” diyerek kapattı. Tekrar aradığında partililerin akınına uğrayan Büyük Birlik Partisi Genel Merkezi içinde konuşamadığını, konuştuklarının duyulması halinde ortalığın karışmasından korkmuş.Anlattıklarıyla elimin ayağımın boşaldığını hissettim. Kazazedeler içinde bulunan Sivas İHA muhabiri İsmail Güneş, İHA haber merkezini aramış. (112 acilden sonra) Sesi çok kötü geliyormuş. Ayağının kopmak üzere enkaz altında olduğunu, çok üşüdüğünü, kendisi dışından herkesin öldüğünü söyleyebilmiş. Sonra irtibat kesilmiş. “Allah’tan ümit kesilmez...” diyerek, telefonu kapattığımı hatırlıyorum.

Ardından can dostum, Nedim Kangal aradı. Onlarda Sivas’tan il yönetiminden arkadaşlarıyla yola çıkmışlar ama nereye gişdeceklerini bile bilmiyorlar. İl Başkanının hanımı sürekli arayıp bilgi almaya çalışıyor ama ortalık bilgi kirliliğinden geçilmiyor, ajanslar, tv, internet birbirinden farklı bilgiler geçiyor. Nedim yolda olduğundan sürekli beni arayıp bilgi almaya çalışıyor. Ama ona helikopterin düştüğü yer ya da alanı kesin söylemem bile yarım saati buldu. Aramaya Sivas, Maraş, Yozgat ve Malatya’dan gelen teşkilat mensupları ve Alperenlerde katılmıştı. Hala haber yok. Allah’ım sen büyüksün...

Muhsin Yazıcıoğlu’nun yeri Ülkücü Camia için çok ayrıdır. Herkes Bağbuğun vefatına kadar MHP içinde kalsaydı, onun Genel Beşkanlığını sorgulayacak kimse çıkmayacağını bilir. Ülkücü yürek için bir meşale diyebiliriz. Siz bakmayın siyaset bölmüş gibi görünsede, hiçbir ülkücünün yüreği, Muhsin Yazıcıoğlu ismini duyduğunda kıpırdamadan, saygı duymadan çarpmaz.

22 Temmuz 2007 seçimlerinde İstanbul’dan seçilen MHP milletvekili Mehmet Cihat Özönder, yemin töreni için havaalanından Ankara merkeze gelirken trafik kazası geçirmiş ve vefat etmişti. Kocatepe Camii’ndeki cenaze namazına katılmıştım. Caminin iç avlusunda imamı dinleyerek, namazı bekleyen binlerce Ülkücü ve partili gibi sessizce oturuyorduk. O sırada Muhsin Yazıcıoğlu ve yanında 10-12 civan Alperen yan kapıdan iç avluya girdi. Ağır adımlarla, vakur, Muhsin Başkan önde, ülkücü delikanlılar ardında avlunun boş olan yerinde oturuncaya kadar, o ülkücü başların nasıl, özlemle, saygıyla, hasretle çevrilip, bu adam gibi adam lidere baktığını, gözlerindeki ışığı görmenizi isterdim. Sanki kalplerinin yarısını Yazıcıoğlu’nun sırtına yüklemiş bir kalabalık.

Ankara’ya gelene kadar bir kere elini sıkmıştım. Sonra bulunduğum sektör ve diğer bazı sebeplerle görüştük. 2007 seçimlerinde kampanyasına (Sivas Bağımsız Milletvekili Adaylığı) destek verdik. Seçimden sonra teşekür için gelme zahmetinde bulunup, mütevaziliği ile bizi utandırdı. Ropörtaj söz aldım sonra yaptık ve sizlerle paylaştım;

1.-Bölüm:
http://cenksarigol.blogspot.com/2008/11/bbp-lideri-muhsin-yazcolu-rportaj-i-blm.html

2.-Bölüm:
http://cenksarigol.blogspot.com/2008/11/bbp-lideri-muhsin-yazcolu-rportaj-ii.html

3.-Bölüm:
http://cenksarigol.blogspot.com/2008/11/bbp-lideri-muhsin-yazcolu-rportaj-iii.html

İrtibatımız kopmadı. mecliste en çalışkan milletvekillerinden birisiydi. Öğrenci affı için tek başına uğraştı ve meclisi ikna edip, kabul ettirdi. Kamu Personelini, 4/B statüdeki sözleşmeliler için koordineli hazırladığımız onlarca kanun tekliflerini Millet Meclisinde dile getirdi, sundu.
Özellikle Büyük Birlik Partisi Genel İdare ve Genel Bşk. sekreteri Başak Karsak ile sağolsunlar sürekli bizi bilgilendirdi. Hatta 25 Ocak’ta Torbalı ziyareti öncesi Başak Hanım aramış ve katılmam ricasında bulunmuştu. Çok istemiştim ama o tarihte İstanbulda bir görüşmede olmam gerekiyordu ve bir kez ertelemiştik. Keşke 2. Kez erteleyip, bir yolculuk yaşasaydım kendisiyle birlikte...

Büyük Birlik Partisi Torbalı İlçe Başkanı Zülküf Güldoğan ve BBP Sivas Belediye Mec. Üyesi Nedim Kangal’ın selamlarını kendisine arz ederken, Muhsin Başkanın selamlarını onlara ilettim. Allah ülkücü camiaya sabırlar versin...

Not
; Yerel Seçim gündemi konusunda söyleyecek tek şey, proje ve planı olmayanlar, 5 yıllık çalışmalarını anlatmaları birinci turda bitenler, kendilerine başkalarının plan ve projelerini eleştirme misyonu yükleyerek, meşgale bulmuşlar. Nede olsa uzatmaları oynuyorlar. En azından top çevirme hakları var. Seyircilerin ıslık ve tam tamlarına kulak tıkayarak...


Cenk SARIGÖL

24 Mart 2009

CHP’li Olsaydık!

İzmir - Torbalı Torbalı Mah. Tren Garı CHP’li Olsaydık!
Eğer sol düşüncede bilinçli bir seçmen olsaydım sol ve sosyalist iklimde şemsiye ile dolaşan, hiç ıslanmamış CHP’ye kesinlikle oy vermezdim. Bilinçi çıkarıp, “Babam, dedem CHP’li, (benim pek kafa basmaz! Tarla takka gibi buda bana miras genetik kaldı) bende oraya oy veririm.” diyenlerdenseniz. Sandıkta gene CHP’ye (özellikle Deniz Baykal’a) yönetim revizyonu sağlamak adına rey kullanmazdım. Bu seçim bırakın en ufak bir CHP oylarının yükselmesini yerinde saysa bile Deniz Baykal bunu yine kılıfına uydurup, başarı diye piyasaya sürecektir. Bu durumda koltuğunu terketmemek için kendince güçlü ergümanları olacaktır. Düşünün 1938 doğumlu Deniz Baykal, CHP’nin başında kalmaya devam edecek. Rakip siyasi liderler için bulunmaz hint kumaşı, en ideal rakip, yarışmaya doyamadıkları kişi olan Baykal, kendi partilileri için artık taşınamaz bir lider konumuna gelmiştir. Türk Demokrasisi için ise tam bir fiyasko olarak, özgürlüklerin, demokrasinin, sivil anayasanın karşısında durmaktadır.

CHP dışlındaki partililere sorsanız, “Deniz Baykal CHP’nin başında durmaya devam etsin mi?” sorusunu eminim ki “dursun, kalsın” diyenlerin oranı CHP’liler dışındakilerde daha yüksek olur. Biraz geleçek üzerine düşünün, 2012 yılında Genel Seçimler yapılacak. Deniz Baykal, 75 yaşındadır artık. Çok çok iyi niyetli, hayali olarak, Türk Seçmenlerin 75 yaşındaki Baykal’a oy vererek, iktidar olmasını istediler! 75 yaşındaki Deniz Baykal, 5 senede iktidarda Başbakan (hiç erişemediği makam) olacak! Kaç yaşlarında ülkeyi yönetmek istiyor? 75, 76 , 77, 78, 79, 80... Alın size ikinci Bülent Ecevit faciası! 2012 yılı geldiğinde sandığa giden seçmen bunu düşünmeden mi oy kullanacak? Düşünürse oy verme ihtimali var mı? Asla olmayacak şey değil mi?

Bu durumda gerçekten CHP’nin iktidar olmasını arzulayan partililer için Deniz Baykal’a yol vermenin en iyi yolu nedir? Üstelik bunu Yerel Seçim ile birlikte düşünürsek, nasıl bir metod, yöntem bulmalı ki seçim sonucu Baykal’ın genel kongrede düşürme hayali kurmadan istifası gelmeli? *Basit! Belediye başkan adayını beğeniyorsanız ona yine oy vereceksiniz. Ama özellikle İl Genel Meclis Adaylarını görmezden geleceksiniz! Zira yerel seçimde aday önemlidir. Projeler ömenlidir. Adayın, sempatikliği, karizması, insanlarla iletişimi, yakınlığı oy dağılımını ciddi etkiler. Bakarsınız yılların partilisi rakip partinin adayına oy vermiş. Onu kendine yakın, başarılı olacak diye öngörmüş. Buna karşın İl Genel Meclis Adaylarına verilen oylar partilere verilir. Aslında buradada bir bilinç oluşması gerekirken yapılan araştırmalarda İl Genele verilen oyların %88 oranla partilere verildiği tespiti ortadadır.

CHP seçmeni sandıkta uygun gördüğü adaya oy verirken, İl Genel Meclisinde oylarını isterlerse boş kullanarak, partisinin yönetimine olan değişim isteğini ve eleştirilerini en somut şekilde sergileyebilir. Bu durumda adayların oyu yüksek çıkarken, İl Genelde yaşanacak düşük oy, partinin başarısızlık hanesine yansıyacaktır.Aslında İl genel meclisleri önümüzde 10 yıl muazzam önemli bir konuma yükseliyor. Bütçeleri neredeyse 12 kat arttırıldı. Yerel, yerinde yönetim prensibiyle çıkan Büyükşehir Kanunu uyarınca bu bütçe 10 yıl il genel meclisleri tarafından yönetilecek. Daha sonra ise belediye yönetimlerine devredilecek.

Ben isterdim ki, Torbalıda tüm partilerin İl Genel Meclis Adaylarının en az ilk 3’ü üniversite mezunu olsunlar. Çünkü, belediyeyi almaya kilitlenen ilçe teşkilatları İl Genel Meclislerine yeterince önem vermiyor. Adayların Üniversite mezunu olması İl Genel Meclisi ve komisyonlarında önemli görevler almalarına olanak sağlıyor. Hatırlayacağınız gibi Akp İl Genel Meclis Üyesi (şimdide aday) Mahmut Öztaş, partisinin meclis çoğunluğu olmamasına rağmen komisyon başkanlığı yaptı. Aynı şekilde CHP'li Ufuk Yörük daha sonra istifa etsede hem kendisi hemde yerine gelen Faik Üstünol çok önemli görevlerde bulundu. Her ikisininde ortak özelliği üniversite mezunu olmalarıdır. Eğer ilçemizden İl Genele gönderdiğimiz yada seçileceklerin 5’ide üniversite mezunu olabilse İzmir İl Genel Meclisinde çok ciddi bir Torbalı ağırlığı ve etkinliği oluşurdu.

Bu yüzden ben şahsen değerli arkadaşım Cumhur Eren’in (MHP İL Genel Meclis Adayı) bu özellikleri taşıyan birisi olarak, İzmir İl Genel Meclisinde Torbalı’yı temsil etmesini çok isterdim. Gençliği, birikimi, eğitimi ve duruşuyla çok iyi hizmetler çıkaracağınada eminim. Aslında MHP 2004de Behçet Çınarlı İl Genel Meclis oyunu %10 arttırması durumunda 1 adayını meclise gönderebilir. Bu durumda Akp-3, CHP ve MHP birer üye çıkarmış olur.

Torbalıda Mevcut Belediye Başkanı Ramazan İsmail Uygur ve yandaşlarının gerginlikleri artıyor. Sonuç yaklaştıkça ve belirginleşmeye başladıkça bunlar kaçınılmaz! Bunun sinyallerini, Ayrancılarda CHP giydirmeli araç şoförünün Bakan Mehmet Aydın’a Torbalı Kaymakamı Zeki Arslan’ın yanında laf atarak, kalabalığı provoke çabalşarında, komşusunun siyasi tercihi ile astığı Akp flamasını yakmaya kalkan Torbalı Belediye zabıtası, Alpkentte balkonuna Akp flaması asan kadına atılan taşlarda gördük. Bunlara gerek varmıydı? Dün olanlara gerek var mı? Seçi,mden sonrada bu insanlar birlikte yaşayıp, yüz yüze bakmayacaklar mı? Gene komşu, müşteri, esnaf olmayacaklar mı? Lütfen herkes sakin olsun bu demokratik bir yarış ve nihayetinde sandığa oy atmaktan ibaret. Kalp kırmaya, garez çıkarmaya, insan incitmeye, şiddeti seçmeye gerek yok. Bu gerginliği bende bana gelen maillerden görebiliyorum.
http://cenksarigol.blogspot.com/ adresindeki yazılarımıza gelen yorumlarda, konuştuklarımın aktardıklarından öğreniyoruz.

*CHP’nin İl Genel Meclis oyunu yani parti oyunu düşürerek, Deniz Baykal’dan kurtulma ihtimalini görerek bana aktaran bir beldemizde oturup, bana ismini yazmamam şartıyla aktaran yılların CHP’lisi abimize teşekür ederim. Ben bunun Torbalıda daha çok belirgin olacağına, İl Genel Meclis oyunun Ramazan İsmail Uygur’a verilen oyun çok altında kalacağına inanıyorum. Zaten Torbalı CHP’liler Deniz Baykal’a Ramazan İsmail Uygur’un adaylığını katanpereye getirmeye çalışmasından dolayı kızgınlarmış. Hatta Ramazan İsmail Uygur bile seçim giydirmeli araçlarına Deniz Baykal resmini neden koymadı? İstanbulda CHP’nin seçim afişlerinde ve propoganda çalışmalarında Deniz Baykal’ın kullanılmama sebebi neden?


Cenk SARIGÖL

23 Mart 2009

Torbalı Yerel Seçim Anketi (BUPAR)

Yerel Seçim Anketi (BUPAR)

Kamuoyu araştırma kuruluşu BUPAR, Torbalı Belediye Başkanlığı seçimleri için bir anket yayınladı. Anket, kamuoyu araştırmalarında "en sağlıklı" yöntem olarak nitelendirilen "yüz yüze anket yöntemi" kullanılarak uygulandı.
Anket, AK Parti adayı Mahmut Atilla Kaya’nın açık ara önde olduğunu ortaya koyuyor. İşte Torbalı merkezi ve beldelerde yapılan son anketin sonucu.
2 bin kişi üzerinde yapıldı.

Araştırma Torbalı Belediyesi sınırlarında yer alan Torbalı merkez mahalleleri, Ayrancılar, Çaybaşı, Subaşı, Yazıbaşı, Pancar ve Karakuyu beldelerinde farklı sosyo–ekonomik ve sosyo–demografik gruba mensup kişilerden, yaş, cinsiyet ve mahalle kotalarına göre tesadüfi yöntemle seçilmiş 2.000 kişi ile görüşülerek gerçekleştirildi. Yapılan bu araştırmada 0,95 güvenlik sınırları içinde, hata payının +/- % 1,63 olarak görüldüğü açıklandı.

AK Parti adayı fark attı

BUPAR’ın anketinde AK Parti adayı Mahmut Atilla Kaya yüzde 44,2’lik oy oranı ile ilk sırada çıktı. Ankette CHP adayı Ramazan İsmail Uygur yüzde 33,6 ile ikinci sırada yer buldu. MHP adayı Zerrin Çalışkan Yöndem yüzde 5,8′lik oy oranı ile sıralamada üçüncü olurken, DTP adayı Celal Temel yüzde 3,9’luk bir oy oranına sahip oldu. Diğer partilerin yüzde 3,3’lük bir oy aranı aldığı ankette kararsızlar ise yüzde 9,2’lik bir oranda çıktı.


22 Mart 2009

Genel Güdümlü Yerel Seçim

Genel Güdümlü Yerel Seçim
Yerel Seçim önce muhalefet tarafından genel seçim havasına sokuldu. Bunun üstüne iktidar partisi balıklama (yok BALIKLAMA başka partiye aitti) atladı. Görünen o ki bu işten Akp fazlasıyla avantajlı çıkacak. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,
Akp % 52 oy almazsa, oylarını 5 puan arttırmazsa başarısız olmuş sayılır” diyerek, kendisinin ikinci parti olacağını ilan etmiştir. Bir siyasi parti liderinin böyle bir açıklama yapması acizliğinin, düşkünlüğünün, çaresizliğinin göstergesidir. Rakip siyasi partinin oy oranını ve çıtasını % 52 olarak görmek, geriye kalan partilerin % 48’i paylaşacaklarını söylemektir. Yazık çok yazık!
Düşünün ki 2009-2010 Futbol sezonu ilk idmanında Fenerbahçespor başkanı Aziz Yıldırım şöyle bir açıklama yapıyor;
Bu sezon rakibimiz Beşiktaş şampiyonluğu en az 5 puan ile kazanamazsa başarısız sayılır! Bizim ikinciliğimiz garanti..
düşünün bir spor kulübü başkanı sezon açılışında böyle açıklama yapsa şampiyonluk iddialı bir futbol takımının başında kalabilir mi? Teknik direktör olsa bonservisi eline tutuşturulmaz mı? İşte CHP’de durum budur.

Akp için kıstas 2004 yerel belediye seçimlerinde % 42, il genel meclisinde % 41 aldığı oy oranıdır. Bence bu oranı rahat rahat koruyacaktır. Bunda iktidar partisine ve liderine alternatif muhalefet geliştirilememesi kadar liderlerinin sönük kalmasının payı büyüktür. Evet, bir kesimim kafasında soru işaretleri var. Lakin Akp hükümeti özgürlükler, demokratik açılımlar, Avrupa Birliği süreci, dünya ile bütünleşme, dış politikadaki muazzam ivme sayesinde bu şüpheleri önemli bir kesim için gidermektedir. Tüm bunların aksine muhalefet daha fazla özgürlük, kamu ve anayasal reform isteklerinin karşısında durmaktadır. Statükocu, değişime kapalı, hukuk devletine nazaran kanun devletini önceleyen bir dil kullanıyorlar, eleştirilerini bu yönde serpiştirmekteler.

Elbette iktidar ve muhalefetin dili halk tarafından değerlendiriliyor. Öncelikle muhalefet eleştiri diline Türkiye gerçeklerini ciddi şekilde analiz ederek, halkla ve bu gerçekliklerle paralel ayniyet kazandırmalıdır. Bugün yasa dışı yollarla çıkanlar dâhil yurtdışında (özellikle Avrupa) 10 milyon civarında Türk vatandaşı olduğu tahmin ediliyor. Yani her 7 kişiden neredeyse biri ülke sınırlarımız dışında hayatını idame ettirmektedir. Dolayısı ile 2-3 kuşak ailesi içinde birkaç fert yurtdışında olmayan neredeyse kimse yok. Anadolu Kaplanları diye tanımlanan, TÜSİAD dışında ki orta ölçekli sanayicilerimiz geçen yıl itibari ile 180’in üzerinde ülkeye ihracat yapmış…

Dolayısı ile özellikle AB başta olmak üzere dünya ile uyumlu bir Türkiye’nin karşısındaki siyasi söylemler halkımız tarafından makul karşılanmamaktadır. En basitinden İzmir - Torbalıda ki bir susam işletmesi 3 ülkeye ihracat yapıyor, tekstil fabrikası Avrupa’ya fasonda olsa mal üretiyor. Bu fabrikada çalışan işçide, nakliyesini yapan şoförde AB sürecinin hayati önemini biliyor. Kızı, oğlu, kardeşi, yeğeni, torunları Avrupa ülkesinde çalışanlar sürecin sekteye uğraması durumunda en basitinden telefon fiyatlarının nasıl olacağını hesap edebiliyor.

Aynı şekilde etnik, mezhebi asabiyetleri hassas olan kesimlerde AB sürecinin mensubiyetlerine katkılarını görmekteler. Dinsel özgürlükler, Kürt vatandaşlarımızın dil ve kültürel kimliklerini rahatça ifadeleri bunun göstergesidir. DTP’nin bile son açılımlarla nasıl bir faşist dil tutturduğunu kısmen bunla açıklayabiliriz. Ekonomik sıkışıklık ve işsizlik elbette çok büyük sorun. Dünde sorundu, bugünde artarak devam ediyor. Fakat ‘işsizlik’ üzerinden yaptıkları eleştirilerle iktidarı yıpratacağını düşünen muhalefet oldukça yanılmaktadır. Onların halkın çoğunu cahil görür gibi işsizliğin tek müsebbibi olarak Akp’yi gösterme çabalarının seçmende çok fazla karşılığı yok! Dünyanın nasıl bir iktisadi buhran içinde olduğunu vatandaşımız zaten görüyor. Yazının başında bahsettiğimiz her ailenin yurtdışındaki yakınlarından bu bilgiler geliyor. Bankalar batmış, dünya devi (General Motors) firmalar can çekişiyor, üretimlerini durdurmuşlar, ücretli-ücretsiz işçi çıkaranlar, üretime ara verenler var.
Ülkemize baktığımızda batan banka yok. Pembe tablo çizmeyelim ama üretimin büyük kısmı devam ediyor. Dünyada ekonomik küçülme rakamları ortalama %18’lerde seyrederken bizim %7.5 dolaylarındadır. Tüketimi (869 Türkiye üretim barkrot kodu başlangıçı)
http://cenksarigol.blogspot.com/2008/12/cihan-krizine-yerli-mal-869.html yerli üretime kaydırmayı %70 başarabilirsek, küçülmeyi % 9.5’larda durdurabiliriz. 2010 sonunda biteceğine kesin gözüyle bakılan bu dünya krizinden uluslar arası bir aktör olarak Türkiye çıkacaktır.

Bir yanda Türkiye’nin yönünün Rusya, Çin, İran eksenine çekmeye çalışan Er – Gene – Kon oluşumu dururken, tonla silah, mühimmat, ceset, suikast ve planı ortaya saçılmışken, darbecilik heveslileri kol gezerken, halkın ne yönde bir eğilimi olabilir? Akp’nin ANAPlılaşacağı yönünde söylemler pek muteber değildir. Çünkü Akp lideri Recep Tayyip Erdoğan, rahmetli Turgut Özal’ın aksine ve Süleyman Demirel’in, “her fani bu makamı kolay kolay elinin tersiyle itemez” dediği Cumhurbaşkanlığı Koltuğuna oturmayı tercih etmeyerek, aktif siyasete yön vermeyi seçmiştir. Muhakkak ki bir gün Akp düşüşe geçecek, söylemi kalmayacak, iktidarda olması halkla arasındaki kodları soğutacaktır. Bu tüm demokrasilerde siyasi oluşumların başına gelen doğal bir süreçtir. Yoksa tek parti yönetimi değil ki bu, sonuçta herkes iktidar vizesini sandıktan alıyor.

Ben bu seçimde ana muhalefet lideri her ne kadar kendilerini es geçerek, iktidarın öngörülen başarı çıtasını yükseltip, Akp’ye başarısızlık de factosu oluşturmaya kalkıyor. Oysa 36 Osmanlı Padişahının 32’sinden fazla süredir CHP yönetimine damgasını vuran Deniz Baykal, söyleminin kendisi içinde geliştirilerek, bumerang etkisi olabileceğinin farkında değil. Akpde ise kati sürükleyici ve ivme kazandırıcı etkisine rağmen Recep Tayip Erdoğan için parti genel başkan yardımcısı şöyle açıklama yapıyor; “Bu seçimde başarısız olursak, genel başkanımız dahil tüm yönetim kadrosunu tasfiye ederiz...

Peki aynı demokratik söylem ve cesaret CHP ve MHP için dillendirilebilir mi? Hayır! Öyleyse değişen bir şey yok demektir! O zaman bu seçimden taşları yerinden edecek bir sonuç beklemek gafilliktir.!


Cenk SARIGÖL

21 Mart 2009

Torbalıda Dün Değerlendirmesi ve Seçim

İzmir -Torbalı / Eylül Stadyumunda yapılan Bir !9 MAyıs Gençlik Bayramı Şöleni
Dün Değerlendirmesi ve Seçim
Torbalıda Yerel Seçimin rengi neredeyse belli oldu! Birileri çok kötü rezil olacak hırçınlıkları, taşkınlıkları zaten vardı ama bunun tabana sirayeti bu yüzden. Balkonuna Akp flaması asan Alpkentli kadını taşlama, belediye siyasi fanatik zabıtalarının komşusunun politik tercihiyle astığı flamayı yakma ve küfür etmesi, Ayrancılarda şahsi arabasını partisine kiralayan ve yevmiye ile şoförlük yapanların bakanın arkasındaki Torbalı Akpartilileri provoke çabaları her bu sebeplerde aranmalıdır.

Bir dönem için seçilmek istediğini söyleyenlere sözleri haftaya bugün yalatılmış olacaktır. 2004 seçim beyannamelerinde ortaya koymadıkları sandık şimdi halkın önüne gelmiştir. Yeni seçim beyannamelerindekilere nasıl inansın millet? Eskisini yerine getirmemişsin ki yenisini vaaz ediyorsun. Sonra rakiplerinin projelerini “olmayacak şeyler” diye nitelerlerken aklıma o klişe laf geldi, “kişi kendinden bilir

Türkiyede olduğu gibi Torbalı CHP’nin heyecanı yok! İş bu kez çok zor. Sağda bir parti (DYP - DP) erimiş, eski adayı Akp meclis üyesi (Mehmet Hasan Karatoklu) olmuş. Eski İzmir caddesi üzerindeki kafeleri yıkmışlar, sonra yenilerini istediklerine vermişler. Devlet demiryollarından 11 yıldır kira ve belediye ruhsatı ile işleten kişilerin yerleri eften püften sebeplerle başlarına yıkılmış. Çamlık içinde her büfe yıkıldı. Ama hami olduklarının yeri milletin milyonları ile tekrar yıkılıp yapılarak aynı kişiye hamsi tava edilmiş. Ya hazır yıkmışken şu hastaneyi düğünlerden, eğlencelerden, gürültü ve patırdıdan kurtarabilirlerdi. Ama o zaman nasıl Hami, Abi olunur değil mi? Öncelik sıralamasına bakmaksızın saçma sapan, gereksiz, israf, yatırım önceliğinde son sırada olması gereken Muzaffer Kebapçıgil Koruluğuna Kır Kahvesini hastanenin dibine kurmakta beis görmediler.

Eski Sanayiyi yıkmışlar, yeni meydana UYGUN ve eşlerinin heykellerini dikerek kendilerini ödüllendirmişler! Millet susuzluktan gevlerken, apartman katlarına su çekmekten fıtık olmuş. Bunlar tarlaların ortasına yüzme havuzu yaptı. Eh ancak orda yan parsel sevilen insanlara aitti… Açılışta yarım yamalak yazın son gününe (Ağustos’un yarısı yaz, yarısı kış derler) yetiştirdi gibi yapılıp, açıldı.

Torbalıspor final haftasında tesislerinden, “Ticaret Odası ile ortak Otel yapacağız” gerekçesiyle tesislerden çıkarıldı. Üstelik bundan Ticaret Odası yöneticilerinin haberi bile yoktu. Kulübün kullandığı eski püskü otobüsü çekip aldılar. Kulübün gelir kalemlerini (bana görede haklı gerekçeyle) kesti ama benim gerekçem kumar olurken onlarınki neydi acaba? Sonra karanlık meblağlardan bahsedilen, eşlerinin aracını kullandığı “Metropolisspor” kuruldu. Spor olarak en çok “Deve Güreşi” faaliyeti yaptı. İzmirde başarılı tüm ilçe spor takımlarına maddi destek sağlayan İzmir Büyükşehir ve Aziz Kocaoğlu şampiyon olan İzmir’in en başarılı takımı Torbalıspor'a zırnık koklatmadı. Acaba kimin telkinleriyle? Neden? Akp Torbalı ilçe başkanının kaynı kulüp başkanı! Bunların siyasi partizan ve fanatiklikleri “TORBALILIK” ruhundan çok önde gidiyor.

Popstar olma hevesiyle işi gücü bıraktılar, sms uzmanı oldular! Nikâh kıymaya başkanından CHP meclis üyelerine kadar (bana göre gayri ahlaki bir evlilik için) taa Çeşme’lere yatlara koştular. Niye? Çeşmede belediye başkanı nikah memuru yok muydu? Bildiğim kadarı ile o yat kaptanı bile kıyabilirdi nikahı… Belediye’den gelir gelmez 200’e yakın işçi çıkarıldı. Hadi onları maliyet düşündün çıkardın. O zaman yerlerine neden partizanlarını ve başka bir partinin adamının adamlarını doldurdu? 2004 seçimlerinde Torbalı CHP Subaşı Beldesi Başkan Adayı Hamit Küçük gibi Torbalı Belediyesine tescilli partililerini kadrolamaktan bile imtina etmediler. Sendikalı işçileri kapıların önüne koydular. Mahkemede haksız çıktılar. şehriçi dolmuşçularla olan davayıda kaybettiler. Her iki Mahkeme kararlarını uygulamadılar sonra bizim paramızla ceza ödediler. Koltuğa oturur oturmaz sendikalı işçileri kapının önüne koyanlar, Seçime bir yıl kala ise pişkin pişkin kendi kadroladıklarına sendikal hak verdiler.

Bitmiş işe çatı, yarı resmi oda seçimlerinde sandık bekçiliği, kamu malını personele kullandırarak, çıkar sağlamak bu dönemde bol bol görüldü. Eski çırçır fabrikaların şişe dipleri arandı. Sirozdan görev yapamaz hale geldiler. Havaalanlarında kimileri uçaklara alınmadı promil yüksekliğinden. İlçeye gelmiş sanatçılara şişe fırlatma, küfür, racon kesme, muhaliflerin yakınlarının yerlerini kamulaştırmaya kalkma, kapalı marangoz atölyesine “gürültü kirliliği” cezası kesmek. Meclis üyesi yakını bazılarının uzaktan çalışma yöntemiyle belediye çalışanı olması… Gül gibi geçinmeler. Belde Belediyesinin 3 liraya diktiği ağaçların daha küçüğünü 10 liraya ihale etmek.
Aklıma bir çırpıda gelenler bunlar ve bunun adı da Sosyal Demokrat Belediyecilik oldu! Yerseniz…

Biliyorum seçim tahminimi merak ediyorsunuz. Mailler, telefonlar… ama 27 Şubat 2009 tarihinde yazmıştık.
http://cenksarigol.blogspot.com/2009/03/torbal-ticaret-odasnda-yeni-donem.html
Bence 56 bin civarında oy kullanılır. Kazanacak parti ve adayın adı “A” harfiyle başlıyor! En az 3500 oy fark bekliyorum. Bakalım göreceğiz. Siz unutsanız bile ben size nasılsa hatırlatırım.

Bu işin profesyoneli Ertan Ünver 16 Mart 2009 tarihli köşesinde bizim öngörümüze paralel bir değerlendirme yapmış;
Onun için fazla pompalamayın, şu ara 3500- 5350 arasındaki farkın daha da artmasana sebebiyet vermeyin. Ve 1999’da baraj altında kalındığı zaman yaptığınız gibi, bu sonucu da benden bilmeyin…

Sayın Ünver ‘pompalamak’ derken hava gazı pompalamaktan bahsediyor olmalı! Bende bunca püfür püfür esinti nerden geliyor diyordum.


Cenk SARIGÖL

16 Mart 2009

Çöp Torba(lı)sı

İzmir -Torbalı Aslanlar Köyü KuzeyÇöp Torba(lı)sı

İzmir Büyükşehir Belediyesinin, Torbalı ilçemize hizmet olarak, en az 18 ilçenin çöpünü yığma girişimi gündeme bomba gibi düştü. 1500 dönüm üzerine günde tahmini ortalama 2500 üzerinde kamyonla İzmir’in çöpünü ilçemize çekecekler. Orman Bölge Müdürlüğünden (Bayındır) yer tahsisi yapılmış, seçim sonunda açın torbanızı! Galiba sosyal demokrat belediyemizin gider ayak bize son hizmeti bu olacak... http://cenksarigol.blogspot.com/2009/03/torbalya-su-veremedik-copluk-verelim.html

Seçime çok az bir zaman kaldı. Değerli seçmenler, ayağınıza gelen tüm parti adaylarından bunu önlemeleri üzerine söz alın. Özellikle Belediye Meclis Üyesi Adaylarının ilk 5 sırasında olan kimi görürseniz yakasına yapışın. Çünkü onlar aynı zamanda İl Belediye Meclisinde bizi temsil etme potansiyeli yüksek siyasetçilerimizdir. İkinci olarak, İlgenel Meclis Üyesi Adaylarından mutlaka, seçildikleri takdirde bu pisliği temizlemek üzerine söz isteyin. Mümkünde yazılı olarak imzalayıp size versinler. Ne işe yarar demeyin... Resmi olarak bir işe yaramaz ama Çöp Torba(lı)sı olmamamız için şerefleri üzerine söz verenleri görmüş olursunuz. Aslanlar, Taşkesik ve Havuzbaşı köy statüsünde oldukları için İl Genel Meclisi Üyelerimizin çabaları etkili olur. Belediye Meclis Üyelerimiz ise bunu ilde yürütecekleri çalışmalarla ret etme yetkisine sahip olacaklardır. Elbette buna Bayındır’dan aynı şekilde seçilen ve ilde halkını temsil edecek siyasetçilerimizde dahildir. Bayındır yeni belediye kanunu ile İzmir Büyükşehire bağlanan ilçelerden. Dolayısı ile Çırpı Beldesi ve Arıkbaşı Köyü (mah.) çöplük olma durumundan çok fazla etkilenecektir.

CHPli Torbalı ve Bayındır Belediyeleri sanırım hiç seslerini çıkarmayacaklardır! Bugüne kadarki gelişmeler için itirazlarını duymadığımıza göre... Çöplük daha çok Torbalı’yı etkilemekle birlikte kısmen Bayındır’ın (Arıkbaşı, Çırpı Beldesi) ve Tire’nin Batısını (Hasköy) etkileyecektir. Selçuk zaten daha uzun vadeli Küçükmenderes Deltası'nda kurulu olduğundan, içme suyu ve yeraltı suları bakımından nasibini alacak! Kısmi ve kısa sürede etkilenecek yerler İzmir’den Torbalı ilçemize yol güzergahında kurulu olan, Ayrancılar ana yol kenarları, Kuşcuburun, Torbakent, Atatürk Sanayi Sitesi olacaktır. Doğrudan ve kısa sürede etkilenecek yerler ise Aslanlar, Taşkesik, Havuzbaşı olacaktır.

Uzun vadede TORBALI İlçemizin doğu ve güneydoğusu yeraltı ve yerüstü sularında ciddi kirlenmeler görülür. Normalde yeni çöplüğe 14 yıl günde ortalama 2500 kamyon çöp çekileceğini tahmin ediliyor. Bu durumda 14 yılda İzmir’in ne kadar kalabalıklaşacağını göz almadan, şimdiki oran üzerinden bir hesaplama yaparsak eğer, 14 yıl sonunda ilçemize 12.775.000 (onikimilyonyediyüzyetmişbeşbin) kamyon çöp yığılmış olacak! Harmandalı çöplüğünün taşınması ile hırsızlık (siz yinede ‘hurdacılık’ anlamayın) olayları artacaktır! Harmandalı İzmirde en fazla adi hızsızlık olaylarının görüldüğü yerlerdendir. Yani evden, balkondan, avludan, arabadan aşırma...şimdi tamda seçim üstü özellikle kısa sürede bu çöp pisliğinin muhatabı olcak, Torbakent, Atatürk Sanayi Esnafı, Mezarlık ve çevresinde oturanlar, Aslanlar, Şehitler, Taşkesik seçmeni çöp pisliği ile muhatap olmadan ayağınıza gelen adaylardan söz alın. Çöplüğün buraya yapılmayacağı, yapılmaması, yaptırmayacakları yönünde sizlere söz versinler. Size konuşup, atıp-tutup gitmelerine müsaade etmeden isteklerinizi sıralayın. Şeref namus sözü isteyin. CHPli hem mevcut Belediye Meclis Üyesi olup, tekrar seçilecek yerde aday olanları ya muhatap almayın ya da hem hesapta sorun, hemde kurulmaması için çalışacakları yönde söz alın.

Bu konuda Avcılar Kulübü üyelerimiz ve olmayan çevreçileimize çok iş düşüyor. Çöp alanı olarak düşünülen bölgeye Orman Bakanlığının 5 yıldır çeşitli sivil toplum kuruluşlarını hatıra ormanı konusunda yönlendiriyor. Akp Torbalı Belediye Başkan Adayı Mahmut Atilla Kaya, Eskiköyiçi mevkiine küçük baraj olarak nitelenecek büyük bir bent projesi sunuyor seçmene... Öyle bir bent ki, hem mesire alanı olarak kullanılabilecek, hemde Aslanlar, Taşkesik, Şehitler, Atalan, Pamukyazı çiftçisine sulama desteği sağlayacak bir proje.

Sosyal Demokrat! Olduğunu iddia eden Belediyeler ise el birliği yapmış! (İzmir, Torbalı, Bayındır) aynı havzaya en az 18 ilçenin çöpünü yığacaklar.

Eğer İzmir BüyükŞehir Belediye başkanı Aziz Kocaoğlu planı tutarsa 2-3 yıl sonra korkarım, ilçe özelliklerimize şunuda ekleyeceğiz;

-İzmir’in en çok vergi veren ilçesi,
-Vergi tahakkukunun en yüksek olduğu ilçe,
-En fazla göç alan ilçe,
-En hızlı sanayileşen ilçe,
-En fazla II. Abdülhamit Han eserinin olduğı ilçe,
-Türkiye’nin en büyük çöplüğünü barındıran ilçe...


Cenk SARIGÖL

14 Mart 2009

Torbalı'ya Su Veremedik, Çöplük Verelim

Su Veremedik, Çöplük Verelim

Torbalı Yaz aylarında çektiği su sıkıntısı herkesin malumu, hırçın Torbalı Belediye Reisimiz Ramazan İsmail Uygur, sanki kendileri su işlerini İZSU’ya devrederken çeşmeler akıyormuş gibi büro bile basmıştı. Böylece kendi ve eşlerini heykelini dikmesinde olduğu gibi ulusal basına konu olmuş ve Torbalı’yı ziyadesiyle tanıtmıştı. Kendisine gösterdiği engin performans için teşekkür ederiz! Her zaman yazdım,

parasını aldığı hizmeti veremeyen Belediye en adi yönetimdir

Vatandaşına yaz aylarında su veremeyen, verdiği suda içilmeyen (arsenik) İzmir Büyükşehir Belediyemiz ilçemiz Torbalıda yeni bir hizmet atağına hazırlanıyor!

"Çöplük!"
Aslanlar, Taşkesik, Şehitler (Maşat), Eğerci (Kozluoba), Havuzbaşı ve Çaybaşı yerleşkelerini en fazla etkileyecek havzaya büyük hizmet getirilecek! UYGUNR yer burası belirlenmiş. Orman Bölge Müdürlüğünden 1500 dönüm yer tahsisi yapılmış. Çöplük sayesinde, Taşkesik ve Havuzbaşı çocukları kendilerine yeni oyun alanı bulacaklar. Tıpkı Büyükşehir’in kendisine yeni oyun alanı olarak, buraları seçmesi gibi..! Havasından, kokusundan, yeraltı ve yerüstü sularımıza katacağı minerallerle daha sağlıklı nesiller yetişecek. Üstelik ekonomik gelir seviyesinin artmasını sağlayacak bu çöplük merkezi olmamız! En az 18 ilçenin çöpü buraya her gün yüzlerce kamyonla çekilecek. Bu kamyonlar mazot alacak, yol kıyısında durup, su, bisküvi, sigara, tost alacak büfecimiz, benzincimiz kazanacak. Lastiği patlayacak, aracı bozulacak lastikçimiz, tamircimizin cebi para görecek para… Peşin parayı görünce eminim tüm bu saydığım ağzı bir karış açılmış, gevrek gevrek sırıtmaya başlamışlardır bile!

Elbette bu kamyonlar yol boyunca sızdırma yapacaklar. Üstü açık çöp kamyonları sayesinde naylon poşet zengini oluruz. Karga sayımız artar. Yaz – kış sivrisinek eksik olmaz. Hemde kafa gibi sinekler. Zaten bize gelişmişi yakışır. Biz gelişmiş, modern bir ilçeyiz nede olsa… Deri fabrikası kokusunu her denizden gelen rüzgarda yıllardır çeken Çaybaşı, Pamukyazı, Şehitler, Eğerci, Aslanlar artık kuzey rüzgarları eserken de koku zenginliğini muhafaza eder. Artık yeni Bayındır yolumuz da seyahat daha kokulu ve renkli olur. Günde 2500 çöp kamyonu esans saçarak bu yolu kullanacak! Torbakent sakinleride, Kemalpaşa kavşağı trafik ışıklarında bekleyen çöp kamyonlarından sızanlarla nasiplenir, Atatürk Organize Sanayi Sitesi esnafımızın burun direği mutlu olur. Hurdacılarımız hiç eksik olmaz (Erol Gonca olayını hatırlayınız). Çöplük güzergâhında bulunan yerler özellikle sanayi bölgesinde hurdasızlık vakaları artar! Oturanların çocuklarında ateşli hastalık oranı sobasız evlerde üşüyenleri kıskandırır.

Kara mizah, bir tarafa bir belediye ancak bu kadar beceriksiz, basiretsiz olabilir. Bu saydığımız alana İzmir'in neredeyse yarısının çöpünü yığmayı düşünüyorlar. Herkes bilir yeraltı sularının çoğu, yerüstü sularının ise tamamına yakını denizlere doğru akar. Bu bilimsel gerçekten yola çıkarsak, çöplüğümüzün gelmesiyle birlikte yakın gelecekte ilçemizin doğu, güneydoğu ve güneyi için tüm sularında kirlenme gözükecektir. Yukarda saydığımız yerleşimler dışında Subaşı ovası ve çevresi kesin kirlenmeye maruz kalacaktır. Aslanlar, Taşkesik ve Havuzbaşı’nın yaslandığı dağlardan akan suların güzergâhı bu yöndedir. Kanal, kanalet, arklar buralardan Atalan, Pamukyazı (Arapçı ya da Arapşıh) üzerinden Küçükmenderes’e uzanır. Çöplükle beraber bu yerleşimlerimizin içme sularını kullanmak uzun vadede tehlikeli olacaktır. Olsun İzmir Büyükşehir bize başka kaynaklardan su sağlar! Arsenik beklide daha kabul edilebilir görünür o zaman bize…

Torbalı’ya hangi çöplük taşınacak? “Harmandalı Çöplüğü”. Harmandalı Belediyesi tarafından toplu konut alanı ilan edilen Metin Oktay Mahallesi"nde yapılan konutlarda 2002 yılından bu yana oturduklarını söyleyen Harmandalı Çöp ve Yerel Sorunları Çözme Komitesi Dönem Sözcüsü Nevin Dabanlıoğlu, gazetelere şu açıklamayı yapmıştı:
"Sadece bizim konutlarımızda beş bin kişi yaşıyor. Her gün koku ve çöplüğün bulunduğu tepeden süzülerek mahallemize gelen pis sular nedeniyle sağlığımız risk altında. Beş yılda çöp kamyonlarının karıştığı kazalarda 10 kişi hayatını kaybetti. Çocuklarımız, ateşli hastalıklara yakalanıyor. Çünkü okula gidip gelirken bastıkları yollar, topraklar mikrop yuvası. Yazın camlarımızı, kapımızı zorunlu olarak kapalı tutuyoruz. Yollara dökülen çöp suları ziftleşmekte, bu yolda yürümek zaman zaman zorlaşmaktadır. Çünkü ayakkabılarımız dâhil ziftleşen çöp sularına yapışıyor.

Değerli Torbalılı hemşerilerim siz sakın rahat olmayın!
bana ne ya! Bizi ne ilgilendirir?” gibi Torbalı Belediyemiz triplerine sakın girmeyin. Bakın hiç sesi çıkıyor mu? Türdeş, partili, uyumlu, yoldaş, seçim bürosu açılışdaşı, CHP’li Torbalı Belediyesinin bu duruma ses çıkarmaması tuhaf değil. Âlem sersem, millet budala ya! Ver yaygarayı alttan!
Bize ne canım. Bunlar, Aslanlar, Taşkesik, Havuzbaşı Köyleri ve Çaybaşı, Subaşı Belde ve Mahallelerini ilgilendirir. Onlar düşünsün” vurdumduymazlığı seziyorum. Hani vatandaş aptal, sersem, budala, balık hafızalı ya daha bu yaz susuzluktan kavrulurken, apartman katlarına su çekerken öfkesini dindirmek için bunlar Aslanlar Köyü'nde kuyu açıp, “Gurgur Dağında su bulduk!” diye caka satmadılar.
-Nerde bulmuşlardı Torbalıya yetecek su kaynağını?
Aslanlar.
-Nereye çöp yapacaklar şimdi?
Aslanlar – Taşkesik – Havuzbaşı havzasına.
Yok yok, siz içinizi ferah tutun sevgili ilçem halkı. Ne demişti bir büyüğümüz;

Bizim küçüğümüz kuzu gibi, büyüğümüz buzağı olur!

Çöplük Deponi Alanı” sizin aklınıza hemen ne getiriyor?
Benim aklıma sırasıyla Şunları;
-Metan Gazı,
-Ümraniye Çöplüğü Patlaması,
Daha kurulmamış çöplüğü patlatarak abarttığımı düşünenler çıkacaktır. Hele İzmir Büyükşehir ile türdeş partili Torbalı fanatikleri. Sizin haberiniz yok çöplük patlamadıysa, Ramazan İsmail Uygur, Aziz Kocaoğlu ikilisi başımızda neyi patlatıyor? Çöpsüz Deponi Alanı mı? Çöp Deponi Alanı mı? Ne hizmet ama? Büyükşehir sınırlarına 'Hoşgeldin Hediyesi' gibi..!

Not; Harmandalı’nın şikâyetçilerinden biri de Hava Eğitim Komutanlığı. Askerî havaalanının Harmandalı’na oldukça yakın bir yerde olması sebebiyle, çöplüğe dadanan kuşların varlığı pilotlar için büyük tehlike arz ediyor. Jet pilotu yetiştiren 2. Ana Jet Üs Uçuş ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’ndan havalanan uçaklar, son 16 yılda yaklaşık 600 kez kuşlarla çarpışırken, motoruna kuş girmesi sebebiyle bugüne kadar düşen jet uçakları, 4 pilotun şehit olmasına, bir pilotun da yaralanmasına yol açtı. Bunun üzerine Hava Eğitim Komutanlığı, 2004 yılının sonunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne başvurarak, çöplüğün kaldırılmasını istemişti. Alternatif alan bulamayan belediye ise kuş kaçıran cihazlar monte ederek ara çözüm yoluna gitmişti.


Cenk SARIGÖL

11 Mart 2009

CHP’nin Torbalı Pay-i Tahtı

İzmir -Torbalı İlçesi Belediye Meydanı ve Belediye Binası
CHP’nin Torbalı Pay-i Tahtı
Torbalı Belediye amirlerinin çifte villaları (pardon villa görünümlü köyevleri) avlusuna belediye işçileri ve traktörü ile köpek klübesi taşınması vakıasını hatırlarsınız. Sonuçta olayı biri üstlendi diğeri olayla ilgisi olmadığı düzeltmesini gazeteye gönderip, ayıbı ortaya çıkaran muhabire,
Hüseyin Günaydın
ve bana dava açma nezaketini gösterdi. Nezaket çünkü ben “bana dava açın” diye özellikle istemiştim. Torbalı patenti CHP’li, Belediyeler kazandıkları yerel yönetimleri baba malı ve hükümranlık sahalarında padişah olarak görüyor olmalılar diye düşünmeden edemiyorum. Öyle olmasa belediye işçisini, makinasını, araçını özel işlerinde kullanmıyacakları gibi bitmiş işe ihale örnekleri, mahkeme kararlarını uygulamamak (şehiriçi dolmuşlar ve çıkarılan işçilere ödenmeyen tazminatlar - Ramazan İsmail Uygur) gibi pervasızlıklarda bulunmazlardı.Padişahlık daha genel başkandan geliyor, 28 Nisan 2008 P.tesi günü “Kongren Gelmiş Neyime...” başlıklı yazımızda
http://cenksarigol.blogspot.com/2008/04/kongren-gelmi-neyime.html aynen şu ifadeleri kullanmışız;
Chp kurulduğundan beri 85 yılda 45 kurultay (13’ü olağanüstü kurultaydır) yaparak adeta ‘kurultay parrtisi’ olduğunu tescillemiştir. Son 34 yılda ise 23 kurultay yaparak dünya çapında kırılması zor bir rekora koşmaktadır. Deniz Baykal bu kurultayların yapıldığı son 34 yılda yönetici olarak vardı. CHP’nin 32. Kurultayına kendisinin genel başkan yada adayı olarak katıldığı 10’nuncu kurultaylarDALAR. 22. CHP Kurultay’ında Genel Sekreter Yardımcısı olarak başladı işe ve o gün bugündür dur durak bildiği yok! Seçim sandıkları konusunda olmasada kurultay sandıklarından hep başarıyla çıkmasını bilmiştir. Fakat 58 yıldır tek başına iktidar yüzü görmemiş CHP’nin 34 yılında bulunmak kendisi adına büyük bir başarı sayılsa bile parti başarısızlığındaki emekleri inkar edilemez! Deniz Baykal’ın Chp’nin başında geçirdiği süre 36 Osmanlı padişahının 32’sinin saltanat süresinden uzundur. Ama baksanız kendileri ‘saltanatı kaldıran...’ partinin başında olmaktan gurur duyduğunu sık sık dile getirir.”

Deniz Baykal hangi siyasi başarısından dolayı hala CHP Genel Başkanıdır. Modern demokrasilerde başarısızlığa rağmen parti başkanlığı, siyasi önderliği devam eden kaç tane siyasetçi biliyorsunuz? Tüm başarısızlıklarına rağmen koltuklarından kıpırdamayan, devrilemeyen, lidere muhalefet edenlerin (Mustafa Sarıgül, Alaattin Yüksel vb.) anında ihraç edildiği bir yapılanmada en üst yönetici ‘Baş’ mıdır yoksa ‘Şah’ mıdır? Ölene kadar koltuğu bırakmıyacağı anlaşıldığına göre Pay-i Şah mıdır?

CHP Genel Başkanı koltuğu ve partiyi tüm başarısızlıklarına rağmen kendisi için biçilmiş kaftan ve at koşturulacak, istemediğini kapı dışarı edecek bir yapı görürse ne olur? Bu partinin yerel yönetim belediye ve belediyecikleride kendilerini mücavir alanlarının tek hakimleri görmezler mi? Torbalıda bunu mahkeme kararlarını dinlememek, millet susuzluktan kavrulurken yüzme havuzu doldurmak, sezon ortasında ipe-sapa gelmez gerekçelerle ilçe futbol takımını final haftaları tesislerini yıkmak, bitmiş işlere ihale açmak, büro basmak, her türlü yarı resmi sivil toplum seçiminde sandık beklemek, Subaşı Beldesinde plansız proğramsız, çevre düzenlemesiz sosyal tesis açılışları, ölüme sebebiyet.

CHP İlçe Başkanı Ertan Çelik elinde makbuzlarla poz vermiş gazetelere, “Evet biz partimizin açılışı için belediye araçlarını kullandık ama parasını da ödedik” diyor.

En son Torbalı - Yazıbaşı Belde Belediyesi Belediye Başkanı sayın İbrahim Cinkılıç’ı gördük. Belediye İş makinası Operatörü Mehmet Karadana, eski köy şimdi mahalle olan Çapak’ta ‘kaçak kazı’ ihbarıyla şikayet edilince, Yazıbaşı Belediyesine ait iş makinasını kullanarak, kendi tarım arazisini düzelttiği ortaya çıktı. (Karadana hangi Filiz dönemi işe alındı öğrenemedim!) Belediye araçını kendi özel işinde kullandığı ortaya çıkınca ortalık karışmış tabii... Vatandaşlar tepkili. Belediye işçisi Mehmet Karadana'nın imdadına, Yazıbaşı Belde Belediye Başkanı İbrahim Cinkılıç yetişmiş!
Belediye’ye ait kepçeyi Mehmet Karadana’ya kullanması için kendisinin verdiğini, Belediye işçisinin kullandığı kadar mazot koyduğunu” söylemiş ve işçisinin suçuna ortak olmuş! Ne güzel bu cevabı ve Cin gibi kurnazlığı Çakallar’a belediye traktörü ve işçisiyle villa görünümlü köyevlerine köpek klübesi taşıtan düşünebilseydi ne güzel olurdu! Mesela, bu mantıkla Çakallara giden Torbalı Belediyesi ekibini gönderen sorumsuz, “traktörünün mazotunu koyduk, belediye işçilerininde 2 saatlik mesai ücretini ödedim” deseydi ortada ahlaksız durum kalmazdı!

Torbalı CHP mantığı işte, mücavir alan diktatörlüğü, saltanatı, padişahlığı her ne derseniz deyin... Aynı mantığı geliştirerek diğer CHP’li belediyelerimiz ve başkanlarımız neler yapabilir diye düşünerek, akıl yürüterek, hayali örnekler çoğaltalım;

-Sayın CİN Başkanım, kaynımın düğünü var. Mazotunu koysamda belediye otobüsünü alsam, Denizli – Tavas’a gidip-gelsem olur mu?
(ne demek canım sorman kabahat!)

-Sayın Başkanım RAMAZAN geldi. Şu belediyenin boş dükkanlarından birisini 1.5 ay kullansam, hanım öte-beri satsa?
(lafı mı olur. Elektrik, su parasını ödeyin yeter!)

-Sayın Başkanım benim büyük halamın evin çatısı akıyor. UYGUN olursa belediyedeki boş işçilere çatıyı aktarta bilir miyim?
(sormana gerek yok. Kiremitleri, çimentoyu aldıktan sonra sorun değil!)

-Sayın Başkanım köyevimize köpek klübesi taşıtacam. Belediye kamyonunu kullanabilir miyim?
(köpeği ve klübeyi siz aldıktan sonra soruşturması bile olmaz!)

-Sayın Başkan eltimin kızının nişanı var. Belediye Düğün salonu boşsa o gece kullansak olur mu?
(Pastayı ve gazozları siz alacaksanız dert değil, kullanın!)

-Sayın Reis, belediyede çalışıyorum ama babadan 100 dekar arazi var. Traktör bozuldu. Belediyemizin traktörüyle şu 100 dekarı sürsem olur mu? Mazotunu atarım ben?
(Bizede 10 ayar buğday getirisin artık! Traktörü al ama pulluğu başka belediyemizden iste, sonra pulluk uçları eriyor)

-Sayın Başkanım kızım Çanakkale’de okuyor. Otobüsle gitmesi zor olacak! Makam araçlarından birisini alsamda onunla bırakıp, gelsem. Hanım, kardeşleri, bir kaç arkadaşıda gelecekmiş. Böyle ucuz olur bana...
(Benzin aldığınız yerlerden fatura almayı unutmazsanız sorun yok. Tepe tepe kullanın. Yanlız arabanın içinde kabuklu yemiş yemeyin yeter!)

-Sayın Başkan, evi boyayacamda şimdi dış cepheye iskele kur, merdiven daya, düzenek yap... hem iş uzayaçak hemde masraflı olacak, şu itfaye araçlarından birisini 3-5 gün kullansakta hemen bitirsek bizim boya işini. Böylece evimiz boyalı olursa modern kent görünümü kazanırız değil mi?
(Elbette, elbette ama ben boyaya karışmam. Sonra yangın felan çıkarsa maazzallah. hemen itfaye araçını gönderin. iş bitsin diye belklemeyin. yangından sonra devamn edersiniz boyanıza!

Şaşırmaca yok. Aynı mantık silsilesiyle devam eder gider bu böyle. Olaylar ekseri ÇAkallar ve ÇApak’ta geçiyor. Bunun adı Torbalı - CHP saltanatı değil, 'ÇA-ÇA Dansı' olabilir mi? Ehh, bana ne ya Kim Çaça’ysa, Çaça benim o taraklarda bezim olmaz.


Cenk SARIGÖL

5 Mart 2009

Torbalı Zabıta Partizanlığı

Torbalı Zabıta Partizanlığı

Torbalı Belediye Zabıtalarından bir memur dün (siz okurken ‘evelsi’ olacak) akşam oturduğu apartmana asılan Ak Parti flamasını yakmaya kalktı. Fevzi Hepşenkal Caddesi üzerindeki Alpsü Konutları, Damla Apartmanında oturan Zabıta İbrahim KÖSE, gece geç saatlerde sarhoş bir halde geldiği apartmanda, çapraz dairede oturan komşusu Ferhat ÖZLÜ'nün (yani onun dairesini engelleyen veya ihlal eden bir durum yok) balkonuna astığı Akparti flamasını yakmaya kalkıyor. Ağza alınmayacak küfürlerle apartmanı ayağa kaldıran zabıta memuruna diğer komşular müdahale ederek, polis çağırıyor. Gece yarısına kadar süren münakaşa sonunda sarhoş zabıta emniyet güçleri tarafından ifadesi alınmak üzere karakola götürülüyor. Evine Akp flaması asan eski parti yöneticisi ve 2004 yerel seçimlerinde 4. sıra İl Genel Meclis adayı Ferhat Özlü, komşusunun sarhoş halde yaptığı bu gayri ahlaki hareketten şikayetçi olmadığı öğrenildi.

Buraya kadar sizinle yaşanmış bir adli olayı aktardım. Sizde merak ediyormusunuz bu zabıta kimin döneminde işe alındı? Tahmininiz var mı? Bu olay size bazıları için belediyenin nasıl partizan çiftliğine çevirildiğinin göstergesi olabilir mi? Şimdi bu partizan ve gayri ahlaki tutumla çevresine rahatsız verdiği gibi komşularının huzurunu bozup, küfürler eden zabıta niçin Akparti tahammülsüzlüğünü bu derece pervasız gösteriyor? Veya neden bu kadar Akp’nin görünür olmasından rahatsız?Acaba o kişi kendisi haksız yere işten çıkarılan belediye işçilerinin yerine geldiğii düşündüğü için olmasın? Bu durum “kişi kendinden bilir” prensibi uyarınca mevcut yönetimi ve Torbalı CHP’li Belediye yönetimini ve Başkan Ramazan İsmail Uygur'u iş garantisi olarak görmesinden kaynaklanabilir mi? Öyle ya “siyasetle gelen, siyasetle gider” diye başka bir prensip işleyebilir..!

Seçmen Tembelliği

Seçmen Tembelliği

Yerel Seçimlerin yaklaşmasıyla siyasi parti adayları ve ekipleri görücüye çıktı. Adaylar projelerini, vaadlerini sizlere anlatmaya, sunmaya çalışıyor. Elbette çok güzel, faydalı, öncelik sırasını gözeterek açıklanan planlar ve projeler var. Siyasette seçmenin durağan olması sonradan yaptığı yakınmaları etkisiz kılıyor. Sonuçta seçmene kendi hazırladığı, mücavir alan içinde gördüğü aksaklıklara göre geliştirdiği projeleri sunan adaylardır. Seçmenlerin çoğunlukla bu projelerin oluşmasında bir dahli olmadığı gibi seçmen talebi doğrıltusunda şekillendiğide söylenemez. Dolayısı ile adayların projeleri sadece kendilerini bağlayan, kendi inisiyatifleri ile vaad ettikleri hizmet planlarıdır.

Seçmen grupları daha adaylık sürecinde adayların ziyaretlerinde sadece dinlemek yerine, mahalle ve çevresi için gözlemlediği, istediği, eksik gördüğü, belki geliştirdiği projeleri adaylara sunar ve söz alabilir. Bu adaylar seçildikten sonra hem seçmen aldığı sözü takip ettiği gibi hemde seçilmişler üzerinde baskısını devamlı kılar. Aday seçilince şöyle bir düşünce doğuyor; “çok çalıştım. Her seçmenle görüştüm. Kendimi anlattım. Seçmene ulaştım ve başardım” oysa sizin önerilerinize verdiği sözler üzerine gelecek bir başarı böyle düşünmesini engellediği gibi siyasi kariyeri için verdiği sözün arkasında durması gerektiği zihinsel baskısını hep içinde taşıyacaktır.

Seçmen tembelliği yada talepsizliği adayların boşkırda! At koşturması gibi atıp-tutmasına, olmayacak vaadlerde bulunmasına sebep oluyor. Seçmenden gelmeyen, kendi geliştirdiği projeleride bir bağış, lütuf gibi algıladığından ağzından çıkanın sorumluluğunu taşıması uzun sürmüyor. Zaten adayın vaadleri için bir emeği olmayan, sözlerinde bağlayıcılığı bulunmayan seçmende işin peşine düşmüyor.
Anlatmaya çalıştığımız bayağı seçmen davranışı değil. Bayağı seçmen için umum yarar ve genel çıkar üzerine adaydan söz almak yerine şahsi menfaat ve çıkarları için adaydan söz alma çabası vardır. Bayağı seçmenin dilinde pelesenk olan söz şudur; “Benim şu kadar .... oy’um var. Bir işaretime bakıyorlar. Ben nereye gelirsem ardımdan gelirler..!” Dolayısıyla Bayağı seçmen için önemli olan bireysel çıkardır. Oğluna iş, eniştesine yardım, amcasına ihale, arsasına imar, dükkanına ruhsat, evine oturma izni, inşaatına altyapı, kızına eş! ister.

Seçmenlerin tembellikten kurtularak, özellikle yerel seçimlere dolaylı, partizan tavır yerine her adaya çevresindeki hizmet kusurlarnı, sosyal ve hayati eksiklikleri içeren dosyalarla çıkmayı bilmelidirler. Bu konuda muhtarlar veya oluşturulacak mahalle komiteleri ile gruplar kurulabilir. Bu grup temsilcileri adayları davet ederek, onların genel vaadlerini dinlemek yerine aktif seçmen olarak, kendi eksiklikleri ve hazırladıkları dosyalar için söz almaları yerinde olacaktır. Bilinçli seçmen için bu davranışı adaylar üzerinde ciddi baskı oluşturacaktır. Bu tip kendi partilileri dışında grup ve topluluk davetlerini hiçbir aday geri çeviremez. “sizi dinlemek, yakından tanımak, yerel yönetim sıkıntı ve beklentilerimizi sizinle paylaşmak istiyoruz” diye gelecek, hazır topluluk davetleri adaylar için koşarak gidilecek yerlerdir. Önemli olan sizin apartman, site ve mahalle sakinlerinden en az 50 seçmeni bir araya getirebilmenizdir.

Diğer taraftan sadece siyasi partilerin hareketlerini ve adayların istekleriyle savrulan, dahleri olmayan vaadleri dinlerken elleri patlarcasına alkışlayan, her konuşma alanında hazır bulunmayı kendinize vazife bilen biriyseniz eğer korkarım siz seçmen olmaktan önce partizansınız. Toplumsal ve çevre isteklerinize söz veren adayı desteklemeniz elbette çok doğaldır. Seçmen Tembelliğinden kurtularak, adayların karşısına toplu ve toplumsal taleplerle çıkan mahalle, sivil toplum kuruluşu, site sakini, esnaf topluluğu sadece seçimde değil seçimden sonrada hem seçilmiş aday üzerinde etkinliğini sürdürür hemde istekleri üzerinden baskısını diri tutabilir.


Cenk SARIGÖL

4 Mart 2009

Torbalı MHP Belediye Meclis Listesi

Torbalı MHP Belediye Meclis Listesi

Başkan Adayı

Zerrin Çalışkan YÖNDEM

Belediye Meclisi Adayları

  1. NECDET BAŞER
  2. SEDAT BOZKURT
  3. ERKAN CAN
  4. İRFAN SEVİM
  5. MUSTAFA TERZİOĞLU
  6. MESUT ÇANKAYA
  7. SAKİN SÜMER
  8. EMEL ÖZTÜRK
  9. HAMİT SOYTÜRK
  10. FEHİM TUNCELİ
  11. ŞEREF ÇAKICIOĞLU
  12. SELMA VURAL ERYILMAZ
  13. NECİP ATEŞOĞLU
  14. ZAKİR PEHLİVAN
  15. REFİK AYGÜN
  16. RECEP GÜZEL
  17. ERKUT ÖZ
  18. SÜLEYMAN AKGÜMÜŞ
  19. HALİL TÜRKSEVER
  20. LALİZER ÇAKAR
  21. BİLGİN BALIKÇI
  22. ABDURRAHMAN HAVACI
  23. TAYFUN ÇETİN
  24. FİKRET YILDIRIM
  25. RECEP OYMAK
  26. SERDAR KAR
  27. HASAN ŞENER

    İL Genel Meclis Listesi

CUMHUR EREN
HÜSEYİN ÇIRAN
RAMADAN ŞENER
ERTAN TEK

Torbalı DEMOKRAT PARTİ (DP) Meclis Listesi

Torbalı

DEMOKRAT PARTİ

Belediye Meclis Aday Listesi


Arife Türksever
  1. ALİ KAPLAN
  2. İBRAHİM DEMİR
  3. MAHMUT KÖMÜRCÜ
  4. ERDİNÇ DİNÇER
  5. BAHAR UGUR
  6. MEMDUH ÖĞÜNÇ YILMAZ
  7. BURCU DURABAY
  8. LÜTFİ MERİÇ
  9. OSMAN ŞAHAN
  10. DURMUŞ ÇAKALOĞLU
  11. MUSTAFA DURABAY
  12. NERMİN ERGİN
  13. FATMA FİDANBOY
  14. SAADET AKBULUT
  15. SERGÜL E. GENCİMEK
  16. MAHMUT YALÇIN
  17. ABDİ POLAT
  18. EMEL KARADUMAN
  19. SELMA ÖZTÜRK
  20. GÜLÇİN DEMİR
  21. AHMET ÖZDEN
  22. ERDAL KÖSE
  23. HALİK TUNA
  24. GÜLSEREN AKŞİT
  25. EMİNE TUTAR
  26. HATİCE ÖZER
  27. NECLA MERİÇ
  28. ÖMER ANDAÇ


    KONTENJAN

    ENGİN KARACA
    SUNAY COŞKUN
    BEDRİYE YAVAŞ

    DP Torbalı İl Genel Meclis Adayları

    K. OLCAY TUFAN
    MUSTAFA AKIN
    MUSTAFA DÖNMEZ
    NEDRET ATILGAN
    ADNAN ÖNCEL