4 Haziran 2007

Sol’a İhtiyaç Var


Sol’a İhtiyaç Var


Elbette bu başlığın ardından bize “Türkiye de sol parti yok mu ki?” sorusu gelecektir. Doğal olarak yazıda önceliğimiz özellikle CHP ve sair sol olduğunu iddia eden partilerin konumlarını irdelemek olacaktır. bir kısım sosyalist partileri ve çevreleri ayrı tutamak gerekirse, kendini sol olarak tanımlayan veya yaşamının erken dönemlerinde “solculuk” yapmış olanların siyaset yaptığı ve oy vererek desteklediği partinin CHP olduğu genel bir doğrudur. Belki en doğrusu da sol değerlere bağlı insanların, “oyum boşa gitmesin” kaygıları ile CHP’ye oy verdiğidir. CHP’nin, dünya sol partilerinin ortak platformu olan Sosyalist Enternasyonale üye olduğu gerçeği kafaları karıştırabilir fakat oradaki konumu son iki yıldır tartışmalı hale gelmiştir. Platform CHP’nin sol parti olup-olmadığını tartışırken kendini “muhafazakâr-demokrat” diye niteleyen Ak Parti’yi hatta DYP’yi teklif götürülecekler listesine almayı düşünüyor.

CHP ne zaman sol oldu? Sorusuna galiba Sayın Ertan Ünver cevap verir! Olmuşsa bile bunun siyasal cumhuriyet tarihimizde sınırlı bir yer tutacağına eminim. Doğuşu sol bir parti değildir çünkü! Ve CHP bir devlet partisi, tek parti olmasının getirdiği hatta omuzlarına binen bu yükten sıyrılıp, sol parti olmayı beceremedi. Sol değerler ve devlet politikaları arasında seçim yapmak zorunda kaldığı dönemlerde hep devletten yana tavır koydu. CHP’nin son yıllarda uyguladığı politik söylem ve tutumlarının, dünya genelinde solun sahip olduğu evrensel değerler ile çelişen, hatta sola ait olduğu öngörülen evrensel doğrular ile çatışan bir siyasal tarzı ortaya çıkarmaktadır.


Sosyal demokrasi ve sol düşünce, kapitalizmin yarattığı eşitsizlik ve adaletsizlikleri demokratik sistem içinde kabul edilebilir düzeye indirmeyi amaçlayan siyasi ideoloji olarak tanımlanmaktadır. Sosyalist Enternasyonal’in tanımına göre sosyal demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet ve dayanışma temellerine oturmaktadır. Bu temel savunuların içinde bile ayrımcılık yaparsanız ki eşitlik ilkesinde Meslek Liselerini, Başörtülüleri bariz bir şekilde dışarıda tutucu ve dışlayıcı söylemi nereye koymalıyız. Yani bu bir lokantanın kapısına “burada herkes eşittir ve yemekler eşit pay edilir ama zenciler giremez” dediğinizde burada gerçek eşitlikten söz edilebilir mi?


12 Eylül müdahalesinden sonrası dünya ve ülkemizde yükselen özelleştirme, özelleştirme sonucu ortaya çıkan işsizlik ve taşeronların insafına terk edilen işgücünün yaşadığı sorunların sorumlularından birisi, bu konuyu gündeme taşımayan, çözüm sürecine katkı vermeyen CHP ve sol olduğunu savunan ama sol olmayanların sorumluluğu olduğunu söylemek, tümden, yanlış değildir. Dünya da sol olduğunu iddia eden damarın ve partilerin evrensel normlarda politikalar üretmeleri ve dezavantajlı kesimlerin sesi olmaları beklenmektedir. Oysa ülkemizde durum neredeyse tam tersidir. Özelleşen kamu kurumları dolayısı ile diğer partiler nasıl tepki vermişse CHP o kadar vermiştir. Özellikle Güneydoğu, terör, Pkk ve Kürt Sorunu olarak nitelenen ama 10 yıllardır çözümü bulunamayan sorunda CHP’nin bu güne kadar sadece tepkisel çıkışlarda bulunup, çözüm önerileri getirmemesi ne trajik bir durumdur. Hele son yıllarda kendini sol olarak tanımlayan CHP’nin MHP ile aynı söylemlerde bulunması artık traji komik hale gelmiştir. Doğu Perinçek ve şükerasının durumuna ise hiç girmeyelim…


Yine bize ayrılan köşenin sınırlarını zorlamadan CHP genel bşk. Deniz Baykal’ın C.başı seçimleri için ettiği bazı cümleleri (sol adına büyük gafları) sizlerle paylaşalım:

Cumhurbaşkanlığı makamının bu görevi en iyi yapacak insana verilmesi gerekir.

Çankaya yokuşu diktir, fıtıkla çıkılmaz” cümlesindeki fiziksel engelliler karşı ortaya koyduğu ayrımcılığın,

Erdoğan Cumhurbaşkanı olmamalı. Silahlı Kuvvetler de buna kayıtsız kalmayacaktır.” darbeci yaklaşımın,

Cumhurbaşkanı başkomutandır. Başkomutan seçilirken, asker kayıtsız kalamaz.” antidemokratik önermenin,

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmamalıdır, oldurmayın” tehdittin,

Genelkurmay, Erdoğan'ın Köşk adaylığını engellemek için devreye girebilir.” ifadelerinin demokratik gelenek ve evrensel sol değerler çerçevesinde izah edilebilmesi mümkün değildir.


Kısaca, Bu tutum, Türk solunun dönüm noktasını oluşturmaktadır. Evrensel sol değerlere sahip çıkarak politika mı yapacak, yoksa neoconlaşan CHP ve CHP yönetiminin güdümüne mi girecek? Ülke nüfusunun yarıdan fazlası köylü iken anarşizm ile solculuğu birbirine karıştıranlardan ricam artık gerçek solculuk zamanı gelmiştir. Çünkü, ezilen ve modern köleler olarak kullanılan bir sınıf (işçi demek bile çok fazla olur) var. patronların insafına terkedilmiş, taşeron şirketlerde inim inim inletilen bu insanların feryadını sol duymuyorsa, bizim daha söyleyecek neyimiz olabilir ki?


Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.