4 Haziran 2007

Taraf’ın ‘Tarafsızı’ Olmaz

Taraf’ın ‘Tarafsızı’ Olmaz
M. Yetkil Bey son iki köşe yazısında yaklaşan C.bşk.lığı seçimlerini öncesi “tarafım” başlığı altında değerlendirmelerde bulundu. Kendisi solculuğu ile bilinen bir Torbalılı, ben ise o sırada (imalat hatası bir sağcı) Türkiye’nin evrensel ilkelerde proje ve düşünce üreten bir sol’a olan gereksinimini ve CHP’nin sol parti olarak yetersizliğini irdeliyordum. Yetkil Bey’in ilk yazısından bir cümle: “CHP muhalefet olarak Sayın Erdoğan’a karşıymış. Peki eşi başörtülü olmayan, daha laik bir kişi ortaya çıksa bile, laisizmi savunanların tepkisi azalacak mı? Çünkü AKP ve onun temsil ettiği siyasal çizgi laiklerce Cumhuriyet’i tehdit eden nedenler arasında görülebiliyor.” M.Yetkil.
Bumudur yani? Eşin başörtülü olması mı? Ya bir insanın yetersizliği ya da yeterliliği eşine göre mi belirlenir? Bu ilkellik değil mi? Sol eşitlik temelleri üzerinde oturmaz mı? Anayasa açık, üniversite mezunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları C.başkanı Adayı olabilir (siyasal yasaklı değilse) ve meclis C.başkanını çoğunlukla seçer. Kim karşı ya bu ülkede Cumhuriyet’e? Sakın İslamcılar demeyin! Onlar İslam’ın altın çağı diye tabir edilen 4 büyük halife dönemini, seçimle başa geldikleri için ‘cumhuriyet halifeleri’ diye nitelendirir. Cumhuriyet tartışmasını tamamladığımızı düşünüyordum. Ayrıca bu konuda gayet kapsamlı, öğretici ve doyurucu olduğunu düşündüğüm birkaç sıra yazımda, Cumhuriyet ve Laiklik, Cumhuriyet ve Demokrasi, Cumhuriyet ve Hukuk Devleti kavramlarını karşılaştırmalı olarak kaleme almıştık… Belki hatırlatmakta fayda var. İran bir cumhuriyet’tir. İngiltere Krallıkla yönetilir ama demokrasinin beşiği kabul edilir ki cumhuriyet kesinlikle değildir. Mesela ben ‘Laik De-ği-lim. Müslümanım’ Devlet yöneticisi olmadığım (ki düşünmüyorum) sürece de tüm uygulamalarımı mümkün mertebe İslam kurallarına göre yapmaya çalışacağım. Kişi Laik o-la-maz. Laik olması gereken devlettir. Bu konuda kafasında soru işareti oluşanlar bana ulaşırsa ayrıntılı bir yazı yazabilirim. Şimdi Yetkil Bey’in yukarıda ki alıntısı ve aynı günkü yazının son paragrafından bir bölümü birlikte okuyun lütfen, “Demokrasi yalnızca çoğunluk değil,(toplumda) azınlıkların varolabileceği, kendine ifade alanı bulan, bundan dolayı dışlanmadığı ve çeşitli davranış biçimlerine maruz kalmayacağı yönetim biçiminin adı değil midir? Karşımızdakini dikkate alma, birliktelik oluşturma, ortak yolu arama, düşüncelere değer verme, kaç kişi olduğuna bakmadan düşüncesini dinleme, ondan yararlanmak, değil midir?” M.Yetkil. Düşünceye değer vermek herhalde başörtülü diye hemen üstüne kalem çekmekle başlıyor!
“Ben tarafım. AKP’nin belirleyeceği bir Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını düşünmüyorum. En azından kendi tarafımda duracak bir Cumhurbaşkanı istiyorum… Kargaşa, kaos hepimizi etkiler, huzursuz eder... F. Korutürk ve A. Necdet Sezer tarafsızlıklarını korudu. Ama hepsinin toplumsal bir konsansüs ve Laiklikten taraf olmaları bilinen bir gerçek...”M.Yetkil. ‘Tarafım’ diyen birisinin ‘Tarafsız dediği’ bence su götürür. ‘F.Korutürk Cumhuriyet tarihinin gördüğü en pasif cumhurbaşkanıdır ve komitenin sözü dışına çıkmamıştır’ sözünü çok duydum ve okudum ben. Sayın Ahmet Necdet Sezer’e gelince sadece bugüne kadar af yetkisini kullandığı siyasi tutukluları yazayım. Sezer'in affettiği mahkûmların sayısı ve bağlı bulundukları örgütler şöyle: 39 DHKP-C, 5 PKK (ki bazısı sonra eylem hazırlığında, bazısıda kırda tekrar ölü ele geçirildi), 28 TKP-ML TiKKO, 28 TiKB, 19 Dev-Sol, 17 MLKP, 15 THKP-C, 3 TDP, 2 TKiP, 2 TEKP Leninist Gerillaları, 1 DHP, 1 Dev-Yol, ve birkaç katil ile tecavüzcüdür. Af gerekçeleri başta ölümcül hastalık, aşırı yaşlılıktır. Helal olsun şu sağcılara ya! Demek ya çok namuslu insanlar hiç cezaevine düşmüyorlar ya da şaşılacak şekilde mahpus yarıyor sağcı bünyeye! Sezer’in tarafsızlığına şüphemiz yok elbette.
“Sol; din referanslı toplumsal yapılanmalar yerine laik, demokratik, özgürlükçü yapılanmaları savuna gelmiştir. Bunu yaparken de demokrasi ile alakası olmayan yöntemleri ve güçleri güvence görmeye karşı uyanık olmuştur... Hukuk devletini hiçe sayan fiili müdahalelere karşı olmuştur.” M.Yetkil.
Hocam bu nasıl bir cümledir? “demokrasi ile alakası olmayan yöntemleri ve güçleri güvence görmeye” Herhalde ordudan bahsediliyor! Çünkü demokrasi orda yoktur. Kesinlikle de olmamalıdır. Sonu nokta nokta diye uzadığından ‘yanlış anlaşıldı’ şeklinde başlayacak cümlelere hazırlık misali. Peki AKP C.Başını seçerken hukuka aykırı bir şey mi yapıyor? Ya daha seçmedi ki! Hukuka aykırı iş yapanlar hakkı olduğu halde birilerinin aday olmasını sindiremeyenlerdir. Demokrasi aynı zamanda bir kabullenme, hukuku üstün tutma, hukuku halkın yararına tevdi etmektir. Darbe çığırtkanlığı hukuk devletini savunmayı içinde barındırmaz.
“14 Nisan’da Ankara’da ‘Cumhuriyet mitingi’ düzenleniyor. Sivil toplum örgütleri ‘Çankaya Aydınlık Kalsın’ eylemlerinde..” M.Yetkil. İnönü Üniversitesi’nin celadetli rektörü Fatih Hilmioğlu, 15 nisan öncesi Ankara’ya otobüs tutmuş ve öğrenciler getirilecek. Hem de nasıl biliyor musunuz? Tam vizeler (ara sınavlar) öncesi gelmeyen kalmasın diye sınavları da iptal etmiş. “Yetkil Bey’in sınavların kalkması taraftarıyım” dediği bu mu acaba? Demek türban siyasal simge ve üniversitelere sokulmamalı ha! Ya birileri üniversitenin tamamını siyasallaştırıyor ses çıkaran yok. Bu eylem tasa dışı ilan edildi. Anayasaya göre C.başını TBMM seçer. Öyle ki bu meclis Cumhuriyet tarihimizin en iyilerinden biri olduğunu mart teskeresi ile hem kanıtladı hem de tüm dünyaya ilan etmedi mi?
Ulusal medyanın bir bölümü de aynı ‘HIR’ çıkarıp sonra ‘UZLAŞI İSTİYORUZ’ demek gayri ahlakidir. Nasıl uzlaşacan? R. T. Erdoğan hukuken Cumhurbaşkanı olma özelliklerini taşıyor mu? Taşıyor. Eee sen adama kafadan ‘uzlaşalım sen olma. Hatta partinden biri başı açık kapalı eşi olsada-olmasada fark etmez olmasın. Hatta senin seçtiğin olmasın’ diyorsun. Kim seçecek peki? CHP ve sol mu? Bakalım sol partiler 2002 genel seçimlerinde toplam ne oy almış: CHP-19.39, DSP-1.22, İP-0.51, ÖDP-0.34, TKP-0.19, SHP-0 =21.65, CHP’den sonra en çok oyu ise sol parti olarak değerlendirebileceğimiz DEHAP-6.22’ı da buna eklersek genel toplam: 27.87. gerçi en son Ahmet Türk “artık Kürtler yönetmelidir” diyerek, kürt kökenli bir cumhurbaşkanı isteğini dile getirerek sol refleksle hareket etmeyeceklerini beyan etmişti (zaten milletvekilleri olmadığından diğer sol partiler gibi bu süreç dışındadır). Ak Parti ise 34.28 oranında oy almıştı. Azınlığın çoğunluğa egemenliğine de demokrasi denmiyordu ama… Madem meclis seçecek, milletvekilleri oranına bakalım:
AKP 354 CHP 153 ANAP 19 Bğmsız 10 Bos 5 DYP 4 GP 1 SHP 1 HYP 1 toplayalım ak parti ve bağımsızlar dışındakileri= 179 bunu çıkar Ak Partililerden sonuç: 175. şimdi bu çıkardığınız milletvekilleri ile siz uzlaşmaya oturun eşitsiniz çünkü? Ama geriye kalan 175 azcık sıkmayla bu Cumhurbaşkanını seçer. Hem de bu güne kadar seçilmiş en iyi cumhurbaşkanı olur. Anayasaya aykırı değil, hukuka aykırı değil. Varsın birileri de darbe çığırtsın. Hem niye seçmesin adamlar? Cumhuriyet kuruldu kurulalı tüm cumhurbaşkanlarının kullandığından daha fazla veto yemişler. Üstelik 3 Kasım’dan önce Sezer’i seçen meclisin hepsi dışarıdaydı (DSP+MHP). Bu adamlar başkasının seçtiği Cumhurbaşkanı ile tüm sorumluluğu üzerlerine alarak hükümet olmuşlar. Üstelik muhalefetten çok çok az hır çıkararak.
Özelde soruyorsanız ben de Erdoğan’nın Cumhurbaşkanı olmasına karşıyım. Ama bu karşılığım beni demokratik kriterlerden ve anlayıştan uzaklaştırmaz. Anayasa açık cumhurbaşkanını meclis seçer. Sokaklara dökülmeye çalışan öğrenciler, erken emekli olduğunu düşünen bazı paşalar, kendinin sol ve sol düşüncede olduğunu sanan jakobenler değil. Madem böyle olunması istenmiyordu özellikle MHP ve DSP’den CHP’ye transfer olmuş bağıranlar iktidarken ANAVATAN Bşk. Erkan Mumcu’nun dediği gibi değiştirselerdi anayasayı ve halk seçseydi. Yine değişen bir şey olmazdı gerçi… Bu arada DYP, BBP ve Anavatan’ın farklı bir bakışı olduğunu ve Erdoğan’ın c.başkanlığına solcu jakobenler gibi yaklaşmadıklarını hatırlatmak lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.