9 Temmuz 2007

Biliyoruz da Yazıyoruz!


Biliyoruz da Yazıyoruz!

E- Muhtıra öncesi aslında Ak Parti’yi icraatlarını, ilçe, il ve ülke genelinde yanlış politikalarını eleştirmeye, kıyasıya yermeye hazırlanıyordum. Ne olduysa bu elektronik muhtıra ve ardından bence başka kurumlarında katıldığı darbe süreciyle değişti. Değişmesi de gerekiyordu. Ülkemin koca koca kalemi düşündüğümüz yüreksiz köşe başı süsleri içinden dahi iki şıktan birisini seçmek gerekiyordu. Ya muhtırayı verenlere övgüler düzecek, haklı olduklarından dem vuracak, AKP hükümetinin icraatlarını eleştirerek “onlarda öyle yapmasaydı” şeklinde tabanları yağlı zeminlerde dolaştıracaktık. Ya da çıkıp demokrasiyi ve halk egemenliğinin üzerinde güç olmadığını, halkın seçtiklerinin doğru ve yanlışıyla yaptıklarından halka karşı sorumlu oldukları bilinciyle demokratik hukuk devleti fikrini savunacaktık. Biz ikinci şıkkı seçtik. Genel olarak gazetemizde bunu yaptı. E muhtıra sonrası gazetelerde dik duruşlu adamların, muhtıranın kabul edilemezliğine ilişkin yazdığı yazıları hatırlayın.

Bu gazete için AKP yanlısı diyebilir misiniz? Her görüşe yer vermeye çalışılıyor ve gazete genel haber akışında tarafsızdır. Yazar öyle değil biz tarafız ve kendi görüşlerimizi, görüş açımızı anlatarak okuyucuya farklı pencereler açmaya çalışırız. Genel olarak bu durumda aslında hoşgörü kültürünün gelişmesini sağlar. Sözün özü demokrasinin ortadan kaldırılma ihtimal karşında bize onun idamesi için emek harcamak düşer. Yoksa TBMM’nin ülkenin bir numaralı karar mercii durumundan çıkarılması çabalarının karşısında particilik oynamak akılla – mantıkla izah edilemez.

Elbette bu demokratik kültürün ve yönetimin devamına yönelik olarak AKP savunusu yapmak durumunda kaldık. Bu konuda mail adresimize birçok eleştiriler geldi. En çok tepkide aidiyetini ve üzerimde emeklerini inkar edemeyeceğim ülküdaşlardan geldi. Şunu peşin peşin kabul edelim ki ben dava bildiğimi hiç satmadım. Eleştirilerde daha çok MHP sitemleri vardı. Oysa ben davamı MHP’ye endeksleyecek kadar hiç küçültmedim. Bir partiye endeksleyemem. Nasıl ki “İslam ile herhangi bir partiyi aynileştiremezsek aynı şey ülkücülük içinde geçerlidir” eleştirilerini önemsediğim samimiyetine ve bilgisine itimat ettiklerim var ama bir de hariçten gazelciler var. Adam daha ülkücülük ve milliyetçilik, milliyetçilik ve ulusalcılık arasında ki fark konusunda iki kelime söylemekten aciz ama iş iftiraya gelince konferans veriyorlar. Eleştiri bir yazar için önemlidir. Bazen sizde soğuk duş etkisi yapar ve kendinize gelmenizi sağlar. Lakin okur sizi Damat Ferit Paşa’ya benzetmeye kalkarsa bu artık hakarettir. Evet her insan gibi benzer taraflarımız var Damat Ferit ile iki gözüm, iki kulağım – ayağım – elim var. Saraya damat değilim bu bizi ayrıştırır. Ama en önemli farkı görmek isterse bu şaşı arkadaşlar benim bir uzvumun ucu eksik! Damat Ferit’inkinin hiçbir eksik tarafı yokmuş… (devam etmeyeyim yazı kırmızılaşacak).

Şimdiye kadar MHP seçim beyannamesi ile ülkücü doktrin karşılaştırması yapmadıysam bu aslında hala toleranslı yaklaşımımın göstergesidir. Yoksa buraya Ozan Arif’in Bahçeli için yazdığı bir, iki şiiri eklemlemek yeterdi. Sizlere seçim tahminleri yapıyorum. Bana mail atıyorlar AKP’yi şişiriyorsun, MHP’ye haksızlık yapıyorsun, CHP ne olacak? 1999 seçimlerinden beri tahminlerim aşağı – yukarı tutar. Bu tahminlerde gerçeği değiştirmeyi değil, olanı yazmaya çalışıyorum. Gidin Seyit İnanç Aslanlar Köyün de 99’dan beri seçim sonuçlarını nasıl tahmin etmişim? sorun. Seyit İnanç eskiden ülkücüydü, bana göre sonra kendini kaybetmiş biri… yanında ülküdaşı katledildiği için okumayı bırakmak zorunda kalan birisi için üzücü ama durum bu. Hakkında bunları yazmama rağmen gidin sorun… yok biz sormayız diyenler seçime kadar bekleyin nasılsa karşılaştırırsınız? Ben AKP birinci parti ve tekrar iktidar yazdığım için iktidara gelmeyecek. Mevcut oyları ve yüzdeleri bu olduğu için yazıyoruz.

Bunları okuyup, görüştüklerimizden bir şeyler çıkararak yazıyor, kafamızda tartıyor sizlere aktarıyoruz. Mesela ben bir bucuk ay önce MHP ve özellikle Devlet Bahçeli’nin gene TV, Gazetelere röportajlar vermeyeceğini, programlara çıkmayacağını, bu yöndeki talepleri ret ederek, seçim sürecini mitinglerle kotarmaya çalışacağını yazdım. Dediklerim Çıkıyor mu? Çıkıyor. Peki bunları ben yazdığım için mi böyle oluyor desem gülersiniz. Öyle ya bu artık megalomani olur. Ama biliyoruz da yazıyoruz ey okur en azından bilenlerin yanından yazıyoruz. Onun için kızmaca yok. Size doğruları aktarmaya çabalıyoruz.


Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.