31 Mayıs 2008

Yeni Pencereler

Yeni Pencereler
Geçen hafta Cuma ve ertesi ODTÜ Fuaye alanında gerçekleşen “İnternet Şenliği”, Pazar ise Ankara Altınpark’ta düzenlenen “Türkçe Şenliği” (olimpiyatlarına) iştirak ettim. Birincisinde katılımcıydık, Garanti Bankası, Ttnet ve EDİT (elekronik ticaret işletmeleri derneği) ana destekçilerdi. İkincisinde sadece ziyaretçi olarak bulunduk. İş kolunun en büyükleri ile iki gün OTDÜ kampüsünde beraberdik; gittigidiyor.com, hepsiburada.com, sahibinden.com, tio.com.tr, tish-o.com.tr, estore.com, alısverisx.com vb. Cahili olanlar için peşin peşin söyleyeyim “bunlarda ne ki?” küçümsemesine sakın kapılmayın. Sadece gittigidiyor.com’un geçen yıl ki cirosu (sıkı durun) 146 milyon dolar!

Ttnet Kurumsal Pazarlama md. Haktan Yaşar Kılıç’ın tespitlerine göre ülkemizde 29 milyon internet kullanıcısı var ve hergün ortalama 5 bin kişi evine yada işyerine internet bağlatıyor. Bankacılık sektörü, kredi kartı kullanımı geliştikçe ve ödeme kolaylıkları arttıkça internet pazarı, kullanımla birlikte dahada büyüyecektir. Şimdilerde daha çok elektronik ve dayanıklı ürün pazarında (kitap, beyaz eşya, kuru gıda, doğal ecza vb) ciddi yer edinen E-Ticaret çok yakında parekende sektörünü sarsacak boyutlara ulaşacaktır. Mesela: Hepsiburada.com’un İstanbul – Ümraniyede 10 bin m2 üzerinde kapalı alana sahip bir marketi var. Siz siparişini verdiğinizde ilgili elaman sizin adınıza seçtiğiniz ürünü raftan alıp, adresinize postaya veriyor. Üstelik çoğu site size aldığınız ürünün özelliklerini ve fiyat karşılaştırma fırsatlarıda sunuyor. Böylece bir kaç tuş işlemi ile aynı ürünü binlerce satış noktasından sorgulayabiliyorsunuz. Üstelik kira, personel, sabit gider, enerji kalemleri çok düşük olduğundan E-Ticaret pazarı hacimli mağazalara göre size büyük fiyat ucuzluğu sunuyor.

Torbalı gibi küçük taşra kasabalarında zaman alsada çok yakında büyükşehirlerde alışverişlerin önemli kısmı internet üzerinden gerçekleşecek... Siz sanal mağazada raflar arasında gezinecek, sepetinizi dolduracak ve bunları yaparken kasada yaşadığınız süpriz rakamlarla karşılaşmadan sepetinize eklediğiniz her üründen sonra ne kadar ödemeniz gerektiğini göreceksiniz. Siparişiniz sizin adınıza bir market personeli tarafından güzelce poşetlendikten sonra 15-20 dk. İçinde kapınızdan size teslim edilecek. Büyük marketlerle yeni tanışan yurdum insanı, mağaza dolaşmayı şimdi bir eğlence, aile gezisi, hobi olarak görüyor. Lakin bu durumdan sıkılıp, bıktığında ve daha ayakları yere basan hobiler edindiğinde alışveriş zaman kaybı ve külfet olarak görülecek. İşte o zaman sektör ikinci ve büyük patlamasını gerçekleştirecek.

Türkçe Olimpiyatları
Altınpark’ta düzenlenen “Türkçe Olimpiyatları” müthiş bir kalabalığa sahne oldu. Ziyarette Torbalı’dan küçük misafirimiz Beyza Nur Gökçay ile Türk Okullarının açtığı standları gezdik. Moğulların at sütünden yaptıkları dondurmadan, Kazakların ikram ettiği ‘Kımız’dan içtik. Bosna standından Hz. Fatih Sultan Mehmet’in Fojnica Manastırında halen sergilenen ve tarihin devlet tarafından insan haklarını, mülteci haklarını düzenleyen sözleşmesinden “Ahdname-i Fatih” yada “Fatih Fermanının” bir minyatür kopya edindik (bende zaten 2001 de Bosna’dan askerlik dönüşü getirdiğim büyük boyu vardı). Boşnakların ünlü "Çemensiz İsli Pastırması ve Baklavasını" ben tekrar yeme imkanı yakaladım. Broşürlere bakarken Askerliğim süresince gezdiğim, görev yaptığım yerleri gördükçe anılarım tazelendi.

Kendi özgün kıyafetlerini giymiş, Türkmen, Kamboçyalı, Ganalı, Sudanlı, Cezayirli, Afgan, Gineli, Meksikalı çocuklarla kısa sohbetler ettik, fotoğraflar çekindik. Türkçe konuşan bu dünya çocuklarına o kadar çok ilgi vardı ki kendilerini öpmek isteyen, hediye vermek için yarışan, sarılan, konuşan, fotoğraf çeken Türk insanının bu güzelliği karşısında gülümsemeyi elden bırakmamak, tüm içten kuçaklamalara cevap verme isteğinden bitap düşmüşlerdi. Kimi ülke temsilcisi şiir okuyor, kimi şarkı söylüyordu. Kalabalık nerden çılgınca bir alkış kopmuşsa o tarafa savrulan gül yaprakları gibiydi.

Dışarda açık havada ise cisileyen ve hafif ayaz çarpan rüzgara rağmen Gönül Erlerinin uzak diyarlardan emeklerini sergileyen Afrikanın kara, Asyanın çekik gözlü, Avrupanın saman sarısı saçlı, Güney Amerikanın esmer tenli rengarenk giyinmiş çocukları vardı. Dans edenler, şarkı söyleyenler, şiir okuyanlar sırayla geliyordu. Sanki gösterileri izleyenler elleri alkıştan nasıra dursun diye yarışıyordu. Çok güzel bir gündü. İçiniz bu milletin tarihinde bir kaç kez başardığı gibi dünyaya sevgi, hoşgörü, anlayış, güzellik, ahlak dağıtacak cevherinin bitmemiş, çölleri doyuracak dip suları gibi çağladığını görmenin huzuruyla titriyordu. Hizmet Erenleri adını telaffuz edemediğimiz ülkelerin masum çocuklarına dokunmuş, kalplerini fethetmiş, dillerini dillerimiz yapmıştı.
Bir muştuyu tekrar kalbimde canlandıran, milletim, tarihim, dinim, dilim, mirasın hakkını veren Hizmet Erlerine selam olsun. Rabbim emeklerini zayi etmesin, dualarına bizide ortak etsin.

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.