1 Mayıs 2008

Taksim İnadı

Taksim İnadı

Bu ülke öyle bir ülke ki anlamak zor. 12 Eylül Darbesi ve onun darbe anayasasının güçü ile “Taksimde 1 Mayıs Yasaklandı” (1977'den sonra) ama buğün o darbe anayasasını değiştirmeyi düşünen Ak Parti iktidarı darebecilerin koyduğu yasağı devam ettirme kararı alırken, AKP tarafından 12 Eylül anayasasının değiştirilme çabalarına itiraz eden siyasi parti mensupları, sendika ve dernek üyeleri ise savundukları, korumaya çalıştıkları darbe anayasası eliyle konulan yasağı delmeye çalışıyor.

Başörtüsü konusunda sık sık kanuni (hukuki yada anayasal değil) yasakları ileri sürenlerin, devletin koyduğu yasayı delme ısrarunı anlamak mümkün değil. Diğer yandan AKP’nin kriz yönetememe yeteneksizliği bir kez daha ortaya çıktı. Fakat bu AKP Hükümetini demokratik yollarla indiremeyeceğini gören grupların, franksiyonların sansasyonel işler planladığı gerçeği unutulmamalıdır. 1977 yılında 36 kişinin öldüğü 1 Mayıs’tan beri Taksim de kutlama yönlü bu kadar ısrar olmamıştı. Son iki yıldır DİSK ve KESK bu konuda inanılmaz bir ısrar içindeler. Oysa 1991’den 2004 yılına (Bu tarihte AKP iktidar mı oldu ne?) kadar ısrarcı olmayan sendikalar, Akp hükümeti ile ciddi bir ısrar içine girdiler. Hatta 1999 yılında DSP Hükümetine genel başkanını milletvekili olarak veren DİSK (Rıdvan Budak) şimdi neden bu kadar ısrarlı acaba?

Oysa hükümet sendikalara Pendik, Çağlayan, Kadıköy Meydanlarında geçen yıllarda olduğu gibi izin vermişti. Hükümetin yasak gerekçesi sadece 12 Eylül darbesinin uygulama devamı değil. Taksim giriş çıkışları çok ve kontrolü güç bir meydan. Öte yandan bir trafik merkezi olmasından vatandaşların günlük hayatını çok etkiliyor. Ayrıca bir turizm merkezidir ki İstanbul Otellerinin hatırı sayılır miktarı buradadır. Bu yazıyı yazarken bir yandanda tv. Seyrediyorum. Taksim Meydanına 11 ilden polis takviyesi gelmiş. Örneğin, İzmirden 264 polis takviyesi yapılmış. Bu sırada Taksim’e bir seyehat acenta otobüsü yanaştı. İçinden ellerinde bavullarla turistler iniyor. Polis şaşkın, turist şaşkın. Yol açılıyor ve ziyaretçiler otellerine doğru gittiler. Bu arada muhabir yasağın turizimimize bu tip olumsuz etkilerinin olduğunu söyledi. Ben buna gülerim arkadaş! Eğer o meydanda Marksist, Maocu, TKP’li gösterilere izin verilseydi oraya bırakın turistin girmesi yaklaşması mümkün olmazdı. Biz aynı tip üniformalar giymiş, ellerinde orak – çekiçli bayraklarla askeri nizam yürüyüş yapılan ne çok 1 Mayıs gördük. Hatta bunlar hınçlarını alamaz belediyenin refüjlere ektiği laleleri bile ellerinde sopalarla döverler, kuruturlardı.

DİSK Gn. Sekreteri Tayfun Görgün bağlandı telefona, “Biz Türkiyeyi kurtarmak için burdayız! (bu ne demek ya? Kimi kimden kurtarıyorsun? Sana bu yetkiyi kim verdi? Benim verdiğim Oy’un üstüne Türkiyeyi kurtarmaya çalışan şerefsizdir) Bu konuda kararlıyız. Karar aldık. Bunlar bizi öldürecek ( bu sözü 7 dk. Telefon bağlantısında 11 kez söyledi. Polisi kast ederek)” mealinde sözler söyledi. Ardından CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, “Polis burada orantısız güç kullanıyor. Terör uyguluyor. İşçilerin ise güç kullanması yok” devletin polisi terör uyguluyormuş. Orantısız güç uyguluyormuş. Yok öyle devletin (hükümetin) yasakladığı, polis ve asker yığdığı alana kabadayı edasıyla girmeye çalışır, ilegaliteye mensuğlarını davet edersen copta yersin, gazda... Sonra ağlamak, sızlanmak, orantısız güçten, polis teröründen bahsetmekte ne oluyor?

Diğer yandan DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ise “Bence polis de olabildiğince sağduyulu davranıyor. Aldığı görevi yapıyor ama bunu yaparken de, ben poliste aşırılık görmüyorum. Görevini yapıyor. Ona görevi veren Hükümet. Onların görevi yaparken aşırı girişimlerde bulunmadığını söyleyebilirim... Burada sorun Hükümet.” Birileri yalan söylüyor ama kimler? Ya bunlar hukukuda bilmiyor! Elbette polis orantı olarak daha donanımlı olacak. Orantısızlık eğer polis kendisine taş atana el bombası atarsa olur. Pankart sopasıyla vurmaya çalışana copla girişirse olmaz. İki dakika sonra Mengü madara oldu! Tabii kendi içerde olduğundan bunları akşam izler. Bazı marksist gruplar kaldırım taşlarını söküyor ve polise atıyor. Diğer yandan bir sokakta inşaat malzemeleri yığılı bir arsa neredeyse boşaldı. Tuğla, kiremit kalmadı inşaat alanında... Polisin kafasına atıyorlar. bazı taş ve kaldırım taşları ara sokaklara park etmiş araçların üstüne düşüyor. şimdi bu vatandaşların ne sucu var? adamın arabasını, evini, dükkanını taşlıyorsunuz?

Sunucu şimdi aynen şunu söyledi: “Eylemciler Ergenekon Caddesinden Halaskar Caddesine geçmek için barikatı zorluyor.” (H.Türk tv. Saat:12:29) zaten Ergenokon soruşturması geçiren bir büyük abileri de “bunların (Akp) gitmesi için sansosyonel eylemlere ihtiyaç var” dememişmiyidi? Bu arada Ankarada miting meydanı Tandoğan ve sayı zorlasan 200 kişiyi geçmezdi. Sakaryada toplananlar 300 kişi bile olmadı. Oysa sendika genel merkezleri burada (ank.) değil mi? Yoksa devleti Taksim’a asker ve polis yığmakla suçlayanlarda Ankarada ki üyelerini Taksim’e yığmış olmasın! İyi de niçin? Neden bu yıl? YAZIK!

1977 yılının 1 mayıs’ını mı? aynen böyle karşılanmış. Provakasyon geliyorum demiş ama dinlenmemiş. Sonra 36 kişi can verdi. Can veren işçilerin çocukları çıkıyor televizyona ve “babamız öldü ama kimse bizi arayıp, sormadı. Yardım etmedi. Fakat afişlerinde pankartlarında babalarımızın resimlerini kullanmaktan hiç vazgeçmediler” zaten olaylı 1 mayıs’tan sonra (hangisi olaysızdı ki?) DİSK sucu ‘Maocu Faşistler’e atmıştı. Oysa yaşananların sol franksiyonlar tarafından yapılmadığı yıllar sonra anlaşılacaktı. Zira ardından (2,5 yıl) darbe gelmişti.

Kimse yönetenlerin koyduğu yasakları, 32 yıldır uygulanan uygulamaları kolayca deleceğini sanmasın. ne diyor Görgün, AKP hükümetini gönderme kararı kalmışlar. maksat Taksim felan değil yani! sonra Disk Genel merkezinde gn. bşk. Süleyman Çelebi bey genel merkezde basın açıklaması yapıyor. neymiş polis Disk genel merkezini savaş alanına çeviröiş. içeride pankartlar yerle bir, masalar dağıtılmış, sandalyeler devrik, konuşma sanki genel merkezi bu hale polis getirmiş gibi yapılıyor. yuh ya o kapıdan içeri bir tane polis girdi mi? içeriye göz yaşartıcı bir bomba düştüğü söyleniyor buda bir iddia tabii... Neymiş taleplerini haykırmak için Taksim'e gelmişler. kardeşim sana yasak olduğunu söylemediler mi? burada 1 mayıs 32 yıldır yasak değil mi? 'Hükümetten hesap soracağız' diyor Çelebi, doğru yaparsınız sol militarist örgütleri kışkırtın ve vatandaş çeksin çileyi.

Bu germe çabalarınız, kırılgan zeminde olan ülkeye darbe vurma sevdanız ibretle izleniyor saygıdeğer sendika baronlarımız. Siz yasak olduğu söylenen bir eyleme hemde üyelerinizi, kitleleri davet ederek kalkışıyorsunuz. Adeta devlete meydan okuyorsunuz. sonrada devletin burada polisiyle, askeriyle aldığı önlemleri ve müdahalelerini terör, şiddet gösterisi, ceberrutluk, orantısız güç kullanımı diye tanımlıyorsunuz. ne yani devlet ne yapsındı? ve hangi orantısız güçten bahsediliyor. polis sadece su sıktı, gözyaşartıcı gaz attı ve coplarına davrandı. eee neresi orantısız güç? eylemcilerde, söktükleri kaldırım taşlarını, pankart sopalarını, ev çatılarından kiremitleri attılar. eğer bunlara karşı devlet silah sıksaydı, el bombası kullansaydı bu orantısız güç olurdu. hem açıklanan bir yasağı delmeye çalışıp hemde bize şiddet uygulandı yakınmaları delikanlılığa yakışmaz. ne yani siz sözünüzün arkasında duracaksınız, yasağın üzerine gideceksiniz, ilagaliteye baş vuracaksınız ama devlet sözünün çiğnenmesine, yasa dışı bir eyleme göz yumacak öyle mi? hadi ordan be? buna siz kendiniz bile inanmazsınız!

Polis Akademisi Öğr. Görevlisi Prof. Önder Aytaç ise yaptığı açıklamada polisin kesinlikle orantısız güç kullanmadığı söyledi ve "Polisimiz bu konuda eğitimli ve hassastır. bakın kesinlikle Acrupada olduğu gibi önce göstericileri durdurmak için su sıkılır, sonra boyalı su kullanılır eylemcide şiddet ve ilerleme durmadı veya arttı ise gaz. eğer polisin nereden saldıracağı, nasıl bir güç kullanacağı belli değilse bu doğru olur." gördünüz. polis oraya kavgaya çıkmadı. Bir şeyi engellemek için orda ve nerede durduğu, nereyi koruduğu belli.

Ya bu sloganlar ne: "taksimi zaptedeceğiz", "1977'nin intikamını alacağız", "tek yol devrim" vb. peki dünyanın farklı yerlerinde polis farklımı davrandı. HAYIR. o yüzden yasak delmeye çalışan sendikalarımız çuvallamış ve hadlerini aşmışlardır. Öyle söyledikleri gibi bir işçinin bile zarar görmesi halinde bu hükümetinde üstüne kalmazdı. Ceza o işçiyi yasağa davet edenlere, polisin üstüne sürenlere sorulurdu.

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.