20 Mayıs 2008

Ordan Burdan

Ordan Buradan

Hani bu ülkede konu bulmak zor değil ama ben yinde kısa kısa gazete ve haberlerine değineyim. Konu bulamadığımdan değil, hem ne zamandır düşündüğümden hemde dünkü gazete haberlerinde (16/05/2008) yoğun çarpıklıklar gördüğümden! Dünkü haberler üzerinden başlarsak ilk haber başlığı “Sevgilisinin Boğazını Kesti” isimli olandı. Haberde ölen ve katilin isimleri açık açık yazılmıştı. Bunda bir beis yok elbette ama ben özellikle hırsızlık ve adi suç haberlerinde kesinlikle isim, soy isim ve fotoğraf kullanılması taraftarıyım. Elbette ve kesinkes kesinleşmiş mahkeme kararlarından sonra... En azından vatandaş çevresindeki hırsızı, ursuzu, sapığı, adi suçluyu bilsin tedbirli olsun. Bu haberde “Birahanede çalışan Özbeyli 29 yaşında ..... kadın” tabirleri kullanılmış. Neden buna gerek duyuldu? Zaten Özbeyliler bunu biliyor yada öğreneceklerdi. O zaman diğer Torbalılılara “Özbeyden birahanede çalışan kadın çıkıyor” denilmek istenmemiştir sanırım! Haberde "... Kırbaş Köylü 32 yaşındaki R.Y tarafından boğazı kesilerek öldürüldü” ifadesi kullanılırken de Kırbaşlıların potansiyel katil oldukları düşündürülmek istenmediği gibi. Zaten aşağıda kişilerin nere nüfuzuna kayıtlı oldukları belirtilirken buna gerek var mıydı? Memleket aidiyeti özellikle kırılgan bir sosyal zeminde bulunan ülke ve ilçemiz için hoş olmaz. Söz gelimi “Konyalı Sapık, Mardinli Hırsız, Diyarbakırlı Dolandırıcı, Afyonlu Kapkaçcı” vb. nitelemeler ve haber şekli haber verme amaçını çoktan aşmış olur. Diğer taraftan övücü, yüceltici, örnek davranış ve tutumlar haberleştirilirken bu hasletlerde habere eklenebilir. Mesela; “Konyalı İşadamı okul yaptırdı, Mardinli Öğrenci Birinci, Diyarbakırlı Memurun Vefası, Afyonlu Sanatçının Eseri” vb.

“Yılın tüketicisi ödüllendi”
Haberinde ise örnek bir davranış, başarı ve sonuç (ödül) işlenmiş. Hüsamettin Söğüt’ü bende tebrik ederim. Hepimizi söğüşleyen ama ses etmediğimiz bir olayda hak aramış ve başarılı olmuş. Fakat haber eksik! Hangi banka bu muhatap? Tüketiciyi bilinçlendirmek adına banka ismi muhakkak yazılmalıydı. O bankada daha nice mağdur vardır ve ilçelerinde mağduriyetini zafere çevirmiş birinden bilgi almaları hiçde zor değil. Ayrıca o banka müşterisi ve kredi kartı extresini kontrol etmeyen nice okurda bu haber ile dikkatli davranarak, enayi yerine konmalarına ‘dur’ demek isteyebilirdi. Banka ismi belirtilmemesi haberi ne kadar uzun olursa olsun güdük bırakmış. Yasal olarak bir sıkıntısıda yok üstelik yazmanın. Sonuçta ortada bir mahkeme kararı var ve mahkeme kararlarını haberleştirmek,
5187 sayılı Basın Kanununda böyle bir yasak yok. Sadece 19. Maddede;
Hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse, ikimilyar liradan ellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda onmilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmimilyar liradan az olamaz. Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır"
Görüldüğü gibi mahkeme sonuçlarını ve sonuçlanan davalarda tarafları yazmak suç değildir. Kaldı ki burada banka ismi kullanılması kamu yararınadır.

Yazarlara gelince,
önce Vahap Bey sonuçta gazete basıma geçmeden önce senin elinden denetleniyor. Biz toprağı bol olsun Haluk Alpsü için mizahi, ödüllü bir test yayınlayınca refleks göstermiştiniz. Hatta ölmüşün ardından konuşmakla itham etmiştiniz. Oysa ilk haberde ölmüş bir insanın birahanede çalışması (ki haber içeriği olarak çalıştığı yerde öldürülmemiştir) illede belirtilmesi gereken bir şeymidir? Zira ülkemiz gibi ilçemizdede bu tip yerlerde çalışmak pek hoş karşılanmadığı gibi katil zanlısının cinayet sebebi olarak öne sürdüğü konuda aynıdır. Ayrıca başka bir gazetede bundan 4 ay önce Mehmet Alpsü’nün Ertuğruldaki bir mülkünde bulunan çam ağaçları dibine gece birilerinini sıvı döktüğü haberleştirilmişti. Hemde komşuların ihbarı ile... 13 Mayısta Ertan Ünver bu konuyu köşesine taşıdı. Çamlar 4 ay sonra kurumuş! 'Hani habercilik merakınız nerde?' Haluk Alpsü’nun hürmetine oğluna iltimas geçilmiyordur umarım! Lakin “belediyenin kestiklerinin yanında iki çamın lafı bile olmaz” deseniz onu bile kabul ederim.

Diğer yazarlara gelince,
Ertan Ünver anlaşılmamaktan ve anlatamamaktan muzdaripliğini işlemiş son yazsında. Vakit bulursam en kısa zamanda “Ertan Ünver’i Anlama Klavuzu” hazırlamak istiyorum! Şaka bir yana bu benim çok anladığımdan değil elbette ama yılların deneyiminden Büyük Torbalı müdavimlerinin “sıkıldık” diyerek okumaktan vazgeçmesini yadırgarım. Yazar üst perdeden yazmak ve aktarmak zorundadır. Ancak bu sayede okur seviyesi yükselti kazanır. Yazarın kendini anlaşılır kılmakta çaba harcamasından çok okurun anlamaya çaba harcaması esas kabul edilir.
Diğer yandan en severek ve ilgilenerek okuduğum iki genç var. Emrah Serbest ABD’den, Aykut Tek ise İngiltere’den yazıyor. Dışarıdan Türkiye ve ülkeye bakmak insana farklı bir görüş açısı kazandırır. Hani “ol mahluklarki derya içedurlar, derya nedur bilmezler” sözü vardır. Bazen siz günlük yaşantı ve siyasi değişkenlikte taraf olduğunuz yada doğru okuyamadığınız olayları dışardan bakınca daha net görürsünüz. Bu yüzden bu gençleri iyi takip etmekte fayda var. Üstelik yazı usluplarıda güzel. Sanırım Emrah arada yazıları yetiştiremiyor ve ders notlarından derlemelerde yapıyor! Fakat bu bile kavramlar ve doğru bilgilerle düşünmeye katkı sağladığı için çoğu yazıdan evladır.
Diğer taraftan gazetede yazan iki hukukcumuz var. Biri iyi arkadaşım Bülent Demiralan. Diğeri uzun bir kaç sohbet etme imkanı bulduğum Yavuz Dursun. Bu ülkede bana göre hukuk cinayetleri işlendi ve işlenmeye devam ediyor. 28 şubat sürecinde hukukcuların militarist birifinglere koşması, 367, Deniz Baykal Anayasa Mahkemesini tehdit ediyor (çatışma çıkar), İktidar Partisine Kapatma davası, Ergenekon terör örgütü, Danıştay saldırısının yeni boyutu, darbe günlükleri, yeni anayasa çalışmaları vb. Fakat bu arkadaşlar sanki başka ülkede yaşıyor! Dursun bey “Mortgage Krizi” yazıyor. Ta Amerikalara kadar uzanarak ama Türk Hukuk sisteminine gelemiyor. Oysa zaten ABD’den yazan birisi (Emrah Serbest) var ki bu konularada değildi ilk elden. Gerçi beni hangi konuda yazdığınız ilgilendirmez ama fotoğraflar cübbeli olunca abes bir görüntü çıkmıyor mu ortaya?

Günün Sözü: “İnsanlar yaptıkları kadar yapmadıklarındanda sorumludur” Anonim.

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.