Çokluk değil kalite önemlidir. Vasıf bir işin üstesinden gelmede en önemli etkendir. Bir yolcu otobüsü bozulup, içinde 50-60 kişi ile yolda kalsa içindeki kalabalığın onu hareket eder hale egetirmesi sadece kaba kuvvete bakar. Oysa tamirinden anlayan sadece bir usta yeterlidir yola devam etmek için... Demekki kalabalığın iş yapmada yararlı olduğu tek alan kaba kuvvetin lazım geldiği yerdir. Bazen kalabalık vasıflı yapılması gereken işlerde işi içinden çıkılmaz hale getirir. İzmir 2 yıldır Expo ile yatıp-kalktı. Geçen yıl Tayland, Hong-Kong ve Pataya'ya gezileri düzenlendi. Chiang Mai kentinde düzenlenen "Royal Flora Ratchaphruek-2006" Uluslararası Bahçecilik Sergi ve Fuarı çerçevesinde düzenlenen Türk Haftası'na katılmak için 249 kişilik bir kafile oluşturulmuştu. Hatta CHP Genel Merkezinden yükselen haklı tepkiler görmezden gelinerek..!
Gene yazalımki hafızalar tazelensin. Bu ismi lobi faaliyeti olan geziye ülkede tek ‘Çiçek Festivali’ni düzenleyen ve üretimi ülke sınırlarını aşan Bayındır Çiçekçiler Kooparatifi Bşk. Süleyman Sırrı Özaltın İle Ödemiş S.S Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooparatifi Bşk. Mustafa Başer davet dahi edilmemişler. Nereden mi biliyorum? O dönem değerli arkadaşım Adem Aksakallı ile bizzat arayıp sormuştuk da koop. Başkanları Aziz Kocaoğlu ile çok iyi anlaştıklarınıi kendilerine destek verdiğini, kötü niyet olmadığı vurguları yaparak yazmamız konusunda rica etmişlerdi. Kısaca siz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak, Uluslararası Bahçecilik Sergi ve Fuarı için kafile oluşturuyorsunuz ama çiçekten, bakçeden, süs bitkisinden anlayan insanları davet dahi etmiyorsunuz. Ne dedik nitelik ve nicelik. Size daha ilgincini söyleyeyim. Bu gezinin ikincisi düzenleniyordu. Plan ve proğramı dahi hazırdı ama ilkine gelen tepkilerden dolayı iptal edildi.
Milano Expo 2015’i kaptı. Gazetelerde ve tv haberlerinde “Arap ve Kuzey Afrika ülkeleri bize yeteri kadar oy vermedi” ver yansınları. Suçu başkasına atma, sorumluluktan kurtulma arayışları. NEYMİŞ EFENDİM! İtalya küçük Afrika ülkelerine rüşvet mahiyetinde milyon dolarlar para yardımı teklifinde bulunmuş. Bu davranış şekli doğuya özgüdür ve bebekliğimizden başlar. Çocuk düşer kafasını koltuğa çarpar. Ağlamasını durdurmak için anası koltuğu tokatlar, “aaa benim çoçuma uf yaparsın ha al sana.. tamam yavrum ben dövdüm onu!” yani suç dikkatsizliğinin yada sakarlığının sonuçu olayın öznesinden nesnesine kaydırılır. Bizim maçlardada yenilen takım suçu hep hakeme atmaz mı zaten? Ne yapalım şimdi? Savaş mı açalım Kuzey Afrikaya? Hem bu olayın sonuçu değil midir? Oyu alamayan kim?sen Şehir olarak marka değerine bak (bu gazetede biri bunları anlatmaya çalışıyor ama ‘papaz’ deyip kimsenin aldırdığı yok. Hatta zurna zırt değil ZART olur demişti ahanda oldu)! Senin şehir olarak bırak dünya çapında kendi 1. Süper kümede top koştıran takımın yok ama adamlarda İnter ve Milan’ı (naber) var. Hatta ovasının ismi meşhurdur: PO. Yerin altında 3 kat metrosu ava ama sen 1950 avrupasının 'trenvay!’ dediğine ‘metro’ adını vermişsin. Böylece sadece kandırdığının bile farkında değilsin. Adamların neredeyse her sokaktan geçen tramvayları ayriyeten zaten mevcut. İki havalimanları var. En çok öne çıkan özellikleri Futbol ve alışveriş merkezleri.izmir’e gelmeden bir düşünün bakalımm ülkemizin marka şehirleri var mı? Size değil yabancı bilinirliğine göre düşünün. Sonra İtalya da bildiğiniz 3 şehri sayın. Mesela; Roma, Venedik, Floransa, Milano, Napoli, Torino, Genova hemen aklınıza gelmez mi? Ülkemizde nerelerdir peki yabancı bilinirliği yüksek yerler: İstanbul (Bereket bizden öncede biliniyordu ve hala o isimle Konstantinopolis olarak meşhur), Antalya, Bodrum. Aaa bitti.
Bakın yapılan hayıflanmalara, çoğu “Expo İzmir’e gelseydi 50 yıllık yatırımı alacaktık. Şöyle tanıtım, böyle turist, acayip altyapımız olacaktı”. Kardeşim zaten Expo’ya şehir seçerken en önemli etmenler bunlar değil mi? Sen gene deforme şark kafanla ‘hele bir Expo hakkını alalımda gerisini sonra hallederiz’ hallerindesin. Ya halletmezsen? Avrupalı yada dünyalı alırmı o riski? Sen önce Taa Cumhuriyetin İlk yıllarında Ulu Önderinin emriyle yapılan İzmir İktisat Kongresi (17 şubat-4 mart 1923) ve ardından yıllarca marka olan İzmir Enternasyonal Fuarı’nı rezil etmişsin ne diyorsun daha?
Torbalıdan Expo seçimine lobi yapmak için gidenleri sayalım: İl genel Mec. Üyemiz ve sorumlu Ufuk Yörük, Ayrancılar Belediye Başkanı Ahmet Özkan, Yazıbaşı Belediye Başkanı İbrahim Cinkılıç, Subaşı Belediye Başkanı Osman Dirik, Çaybaşı Belediye Başkanı Ömer Şentürk, Pancar Belediye Başkanı Hayati Saydam, Karakuyu Belediye Başkanı Ender Subakan ve Torbalı Belediye Başkan Yardımcısı Kazım Çelimli de Paris’e gittiler. Eminim ilçemizi ve ilimizi her biri en az bir yabancı ülke temsilcisine yada heyettinden birisine en iyi şekilde anlatmıştır! Dalga mı geçiyorum? Ona siz karar verin... Su istemek için el kol hareketleri ile kuşdili kullanan, bir fincan kahve için tercüman arayan tonla adam yığıldı oraya. Milyonlarca dolar çöpe gitti. Peki tek bir yabancı ile konuşmadan, Nerelisin? Nasılsınız? Ne düşünüyorsunuz? Hiç İzmir’e geldiniz mi? Misafirim Olurmusunuz? Demeden. Nasıl etkileyeceğiz insanları.
Sonuçta oradaki ülke heyetleri ülkenizden gelenlere kalburüstü seçilmişler, insanlar gözüyle bakıyor. Adam “seçilmişi böyleyse garsonu, büfecisi, otelcisi, gişe memuru nasıldır?” sorusunu sormadı mı kafasından? Sizce bunca insan şimdi bizi iyi mi tanıttı yoksa kötü bir imaj mı bıraktı? Kimse inkar etmesin el kol hareketleri ile su isteyen başkanların isim ve fotoğrafla kanıtlarım oradaki durumlarını. O rüşvet alan ve kardeşliğin gereğini yerine getirmemekle itham edilen Afrika Ülkelerinin heyetlerinde neredeyse herkez bir yabancı dil biliyordu. Öyle Berberice felanda değil, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, ingilizce hemüde... anladık mı? Kuru kalabalıkla, nitelik arasındaki farkı, boşuna ‘Torbalı Belediye başkanları en az bir yabancı dil bilmelidir’ diye yazmadım, yazmadık (A.vahap Olgun). Aziz Kocaoğlu bile ‘ziro’ en azından Toprağı Bol Olsun, Piriştina Arnavutçayı kesin biliyordu. İngilizceside idare ederdi. Sonuç: 'gelsin gelsin, bize gelsin’ ile olmuyormuş. Elinoğlu ikinci sefer alıyorsa bakmak, görmek, ders almak ve yerine getirmek lazım. Öyle ona buna küs küs, suç atmakla olmaz. Genede ülke ve İzmir için güzel tanıtımlar yapıldı. En azından 2015’den sonraki Expo için umutvarım, belki şimdikiler değişmiş olacaklar.
Cenk SARIGÖL
2 Nisan 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.