13 Ekim 2008

Aziz Kocaoğlu Tekrar Aday!


CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu 2009 Yerel Seçimlerinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığını açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna Ahmet Priştina’nın ölümü sonrası birazda siyasi atmosferin ittirmesi ile gelen Aziz Kocaoğlu bu sefer hakkıyla (halkın oyu) başkan olmak için kolları sıvamış görünüyor. Piriştinanın ölümü sonrası İzmir Büyükşehir Belediye meclisi tarafından seçilerek o koltuğa oturmuştu.

İzmir Büyükşehir Belediye Bşk. Aziz Kocaoğlu, 2004 Yerel Seçimleri öncesi Bornovada Arçelik Bayii sahibiydi. Belediye başkan adaylığıda 2004 yerel seçimlerinde Ahmet Piriştina (Toprağı Bol Olsun) DSP'yi bırakıp, (metropol 12 ilçe belediye başkanı ile) CHP'den aday olunca doğal olarak tüm alt metropol belediye başkan adaylarınıda belirlemek istemiş ve bunun için CHP Genel Merkezi ile pazarlık konusu olduğu basına yansımıştı. CHP Genel Merkezi Ahmet Piriştina’yı saflarına katmaktan mutluydu. Piriştina bu güçünü 12 metropol ilçe başkanının deklarasyonları be birlikte hareket kararı ile daha bir pekiştirmişti. Piriştina hem İzmir’in en kalabalık ailelerinden birisine mensup, hemde popülaritesi çok yüksek bir kişiydi. Karizması vardı ve basınla ilişkileri çok iyiydi. İzmirlinin sevdiği ve daha yıpranmamış çehresi kendisine yeni ufuklar açıyordu.

Piriştina üzerinde topladığı bu özelliklerle, CHP Genel Merkezini etkiliyor, İzmir gibi büyük bir kentin belediyesinin CHP’li olması iştahlarını kabartıyordu. Öte yandan Priştina’nın bağımsız aday olması veya başka partiden adaylığı söz konusu olursada kazanma şansının yüksek olduğu, bu durumda CHP’nin işinin çok çok zor olacağına kanaat getirmeşlerdi. Tüm bunlar bir araya toplandığında İzmir CHP, Ahmet Priştina ve ekibine havale edilmişti. Genel Merkezin bu tutumu doğal olarak, CHP il Yönetiminde ciddi rahatsızlıklar meydana getiriyordu. Yıllardır il yönetiminde görev alan CHP'liler, yerel seçimlerde seçilme beklentisi olanlar için tepeden inme bir DSP istilası ile hayalleri suya düşmüştü. Diğer taraftan sıkı partili il yöneticileri ise kendilerinin belirlemediği, belediye başkan adayları üzerinde erklerini yitirdiklerini, güçlerinin başka bir otoriteye kaydığını bu durumun bir adım sonrasının (DSP’den geçenlerin CHP’den seçilmesiyle) DSP’den devşirilenlerin halkın seçtikleri olarak koltuklarını isteyeceği kaçınılmazlığını seziyorlardı. En azından metropol ilçe başkan adaylarını kendileri belirleyerek, oyunda kural koyucu olduklarını göstermek ve ilerde yaşanacak bir eski DSP’liler isyanına karşı ellerini güçlendirmek azmindeydiler.

Bu durum o dönemki, il yönetiminde çok büyük çalkantılara sebep olmuştu. 'eğer biz hiçbir ilçe belediye başkanını dahi belirleyemeyeceksek, bu işi bunca süre devam ettirmenişn anlamı yok' görüşü CHP genel merkezine kadar ulaşmıştı. Böylece CHP Genel merkezi Bir elin parmakları kadar ilçede inisiyatifi Alaattin Yüksel yönetimine bıraktı. Aziz Kocaoğlu böylece il yönetimin belirlediği aday olarak önce Bornovadan Belediye Başkan Adayı, sonrasında seçilerek Başkan koltuğuna oturdu.

2004 Yerel Seçimleri üzerinden çok geçmeden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve
CHP İzmir il Başkanı Alaattin Yüksel arasındaki çatlak yüzeye vurdu. basında gün geçmiyorduki birbirlerine karşı iğneleme ve eleştiride bulunmasınlar. Her zaman olduğu gibi Deniz Baykal, muhaliflik gördüğü İzmir İl yönetiminide tasfiyeye gitti. Alaattin Yüksel ve ekibinden kurtuldu. O kadar hırslanmış ve kökten düzenleme istemişti ki Baykal, o sıralar İzmir Milletvekilliği yapan ve MYK üyesi Torbalılı Sedat Uzunbay'ı bile Yüksel ile görüştüğünü duyduğundan olsa gerek, Genel Kongrede listeye koymadı. İlk yapılan genel seçimlerdede ismi milletvekili listesinde Sedat Uzunbay ismine yer kalmamıştı!

Piriştinanın vefatından sonra silik bir isim olarak görülen Aziz Kocaoğlu'nun Büyükşehir için esamesi okunmuyordu. Daha çok Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Büyükşehir Belediyesi meclis üyesi, Piriştina’nın eski genel sekter yardımcısı Gürkan Şenışık, Başkan vekilliğini görevini sürdüren Yusuf Ali Karaman ile Meclis Birinci Başkan Vekili Avukat Fikret Kaner’in isimleri gündemde ve basına yansıyordu. Hatta Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ ve Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak bu konuda ciddi kulisler yapmış ve İzmir'in en büyük ilçeleri olarak bunu hakları görüyordu. Fakat Piriştinanın ölümünün köprülerin altındaki çok şeyi değiştirdiğini kısa sürede anladılar. İzmir İl yönetimi ile aynı fikirde buluşan CHP Genel Merkezi, DSP transferlerinin yelkenlerini indirmek, havalarını bozmak, burunlarını sürtmek, burasının CHP çatısını olduğunu hatırlatmak istiyordu. Bağın sahipleri hendilerini göstermek, ‘eli mi yaman bey mi yaman’ gerçeğini hatırlatarak, eski çamların devrilip, bardak olduğunu görmelerini sağladılar.

Piriştina ile CHP saflarına geçen eski DSP’li başkanlar direnmeye çalıştılar. Ortak açıklamalar yaptılar. Kamuoyu oluşturmaya yeltendiler. Lakin Piriştina'nın ölümü ile ne DSP'den transfer olan 12'ler grubunun nede alt kademe transferlerin CHP İzmir İl Yönetimi karşısında tutunacak dalı kalmamıştı. Kendilerinin Ahmet Piriştinanın hatrına ve popülaritesi sayesinde CHP saflarında yer bulduklarını ve buluş sırasında yerel yönetim beklentisi olan CHP'liler, DSP devşirmelerinin kendi haklarını gaspettiğini düşündüklerini anladılar. Geri (DSP) dönmelerinin bir anlamı yoktu çünkü genel seçimde bırakın barajın altını DSP asfalt zemine adeta yapışmıştı. Kimsenin kazımak için gayret ettiği bile yoktu. Ortada kalmaktan, eldekini ve koltuğunu kaybetmektense sessizce oturmayı yeğlediler. Yapılan oylamada Grup Başkanı sıfatıyla İl Başkanı Alaattin Yüksel de oy kullandı. İlk tur oylamada Aziz Kocaoğlu 19, Cevat Durak 14, Abdül Batur 5, Muzaffer Tunçağ 1 oy aldılar...

Pirştinanın vefatından sonra CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Aziz Kocaoğlu 2009 Yerel Seçimleri için tekrar adaylığını açıkladı. Süpriz yumurta gibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Kocaoğlu bana göre Piriştina gibi bir kişilik ve karizmanın ardından çok silik ve sinik kaldı. Yetersizliğini bilemem ama Büyükşehirde ciddi bürokratik zaaflar yaşadı. Bir çok üst düzey bürokratı yenilemesine rağmen, Priştina ekibi ve eski DSP patentli bürokratlar Kocaoğlu için ayak direttiler. En son ‘Arsenik’ olayının patlamasında Kocaoğlu’nun önce inkar etmesi sonra “önceden haberimiz vardı” demesi, susuzluk için önceden tedbir alması gerekenlerin ayak sürümelerinin faturası bu eski DSP bürokraklarının değil Kocaoğlu’nun hesabına yazıldı.

Belki kendisinin bile beklemediği şekilde piyangodan
İzmir Belediye Başkanı olan Aziz Kocaoğlu
, ölümüyle iyice totemleşen Piriştina sonrasında çalıştığı, çalışacağı bürokratları değiştirmekten, yer açmaktan imtina etti. Pek dokunamadı. Şimdi tekrar aday. Eğer belediye meclisi oyuyla (il yönetimi, genel merkez ve sınıf arkadaşı Alaattin Yüksel) gediğinin aksine bu sefer halkın önüne konan sandıklardan çıkabilirse Büyükşehir bürokratlarının yarısı masalarını boşaltacaktır! Yinede benim acizane fikrim, Kocaoğlu İzmir için son derece silik ve sönük bir adaydır. Ak Parti basınla ilişkileri iyi ve karizmatik bir aday çıkarırsa bu sefer şansı yaver gitmez.

Geçen sefer çıktığı yumurta bu kez sert bir kabuk barındırıyor! Deniz Baykal'ın muhalefete ve muhalefet yapanlara acımadığı,kinini diri tuttuğunu bilenler için Alatin Yüksel'in tasfiyesine giden süreci hatırlatmakta fayda var. 18 Şubat 2005 de bir geziden dönen ve Baykal'a muhalefet cephesinde ön sıralarda olan zamanın il başkanı Alaattin Yüksel kısa bir fax ile yönetim kuruluyla birlikte görevden alındığı bildirilmesine rağmen, büyük bir çoşkuyla karşılanmıştı. Karşılayanlar arasında Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu, Edirne Milletvekili Nejat Gencan, Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu, Manisa Milletvekili Hasan Ören, Çanakkale Milletvekili İsmail Özay, İstanbul Milletvekili Sıdıka Sarıbekir ve İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, Bornova Belediye Başkanı Sırrı Aydoğan, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, 17 ilçe belediye başkanı, 51 il genel meclisi üyesi vardı. bunlar bile Yüksel'i koltuğunda tutmaya yetmedi!

2007 Genel Seçimlerine geldiğimizde CHP Genel Bşk. Deniz Baykal'ın nasıl bir muhalefet tahammülsüzü olduğu ayan beyan ortaya çıktı. Çünkü partisinin genel kongresi sonrası İzmirde Alaattin Yüksel'i şavatlı şekilde karşılayanlar, Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu, Edirne Milletvekili Nejat Gencan, Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu, Manisa Milletvekili Hasan Ören, Çanakkale Milletvekili İsmail Özay, İstanbul Milletvekili Sıdıka Sarıbekir ve İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, dahil hiçbirisi 21. Dönem milletvekili bırakın seçilecek yeri listelerde bile yer bile bulamadılar. Hatta Edirnede Nejat Gencan ve Çanakkalede İsmail Özbay illerinde listesiye tekrar giremeyen tek kişilerdi. Bu karşılama töreninde harirun yazılanlar için CHPde tüm kapılar Baykal tarafından yüzlerine çarpıldı. Son genel kongre öncesinde yapılan il kongrelerinde Baykal'a kendi memleketi Antalyalı partilileri boşuna "Faşist Baykal" diye bağırmadılar. http://cenksarigol.blogspot.com/2008/01/faist-baykal-ve-zgrlk-mhp.html

O gün gazetecilerin sorularını yanıtlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediye başkanı olduğundan bu yana parti içerisindeki çatışmalara katılmamaya çalıştığını belirterek, "Çünkü belediye başkanı olmam bana böyle bir misyon yüklüyordu ama 35 yıllık mücadele arkadaşım, fakülte birinci sınıftan bu yana beraber yürüdüğüm, partisini iktidara taşıyan Alattin Yüksel’in sırf kurultayda başka bir adayı desteklediği ve ülkenin menfaatlerini koruğu için il başkanlığından alınmasına ölünceye kadar karşı çıkarım"demişti.

Alaattin Yüksel görevden alınınca yerine atanan Ekrem Bulgun ekibi ilk İl Kongresinde Selçuk Ayhan ekibi tarafından devrildi. Bu ekibi Önder Sav desteklerken Kemal Anadol karşı cephedeydi. Müzmin muhafet diye İzmir CHP'lilerin isimlendirdiği Kemal Karataş başta elendi. Sedat Uzunbay - Selçuk Ayhan cephesinin en aktif destekcisiydi. Selçuk Ayhan'ında Deniz Baykal oluruyla muhalefetin gazını almak, Alaattin Yüksel kalıntılarını tespitle yükümlü il başkan adayı olduğunu tahmin ediyorum. Yani aslında her ayay aday görünsede görünen aday olmaktan uzak olabilir! http://cenksarigol.blogspot.com/2007/07/her-aday-aday-mdr_19.html Buna karşın iki adayda Genel merkezin adayıydı yada Baykal ikisinede boncuk vermişti. Alaattin Yüksel'in kendisne yakın isimleri mevcut yönetim listelerini destekleyerek öne çıkmasını isteyebileceğini düşünerek, SelçukAyhan'ın listesini şekillendirmek ve önlem almak için Önder Sav görevliydi. Buna karşı Yüksel'i görevden aldığında atamayla görev verdikleri Bulgun listelerini sağlama almak için Kemal Anadol destek veren konumundaydı. fakat sanırım Kemal Anadol içine itildiği pozisyonu sahi sanmış olacakki; il Kongresinden sonraAnadol, "Biz Baykal'dan Bulgun'u desteklediğini duyduk. Bunun üzerine Ekrem Bey'in arkasında yer aldık. Genel Başkan'ın desteklediği aday kongreyi kaybettiğine göre kazanın hangi taraftan olduğunun yorumunu kamuoyuna bırakıyorum" dedi. Anadol'un bu söylediklerini yabana atmayın. Baykal planlarını genelde 2 aşamalı yapar! önce muhalefet edenler kapı önüne konur. Sonra tabanın sevdiği kendisine eyvallahı olanlar atanır. En sonundada sadece Deniz Baykal diyenler görevine devam eder... Yoksa Sedat Uzunbay'ın 2007 seçimlerinde listeye dahi alınmadığını nasıl değerlendirirsiniz? işin daha da garibiki benim tahminim. Baykal kendi adamı olarak, Yükseli görevden alarak atadığı Bulgun'a karşı rakip Çıkardığı Selçuk Ayhan'ı 2007 Milletvekili listesine aldı ve Ayhan seçildi. Esas zurnanın zırt dediği yer ise, Ayhan'ın listesi kazandığında milletvekili olarak onu destekleyen vekiller şunlardı:
Sedat Uzunbay (CHP MYK Üyesi)
Bülent Baratalı (PM Üyesi)
Türkan Miçooğlulları (PM Üyesi)
Yılmaz Kaya
Erdal Karademir

Bu İsimlerden 2007 Genel Seçimlerinde listeye girebilen Milletvekili Bülent Baratalı olurken, Ekrem Bulgun listesini destekleyen ve adayı kaybeden vekiller şöyle sıralanıyordu;
Kemal Anadol (CHP TBMM Grup Başkanvekili)
Oğuz Oyan (Genel Sekreter Yardımcısı)
Enver Öktem
Vezir Akdemir
Canan Arıtman
Ali Rıza Bodur
Abdürezzak Erten
Ahmet Ersin
olarak sıralanıyordu. Oysa desteklediği liste kaybeden milletvekillerinden 5 tanesi (Kemal Anadol, Oğuz Oyan, Canan Arıtman, Abdürezzak Erten, Ahmet Ersin) tekrar listelerde yer bulup, seçildiler. Şimdi burada bir gariplik yok mu?izmir İl kongresinde destekledikleri aday kaybeden milletvekilleri tekrar listede aday gösterilmiş. Ama destekledikleri aday il başkanı seçilenlerden sadece biri tekrar listeye alınmış ve seçilmiş...


Meramımız Deniz Baykal'ın CHP iç denge politikası ve siyasi tutumunu deşifre etmektir. O zaman CHP Genel Kongresinden ve Alaattin Yüksel'in görevden alımasına, Ekrem Bulgun'un atanması ve İl kongresinde Bulgun karşısında Selçuk Ayhan'ın seçilmesi ile 2007 Genel seçimlerinde seçilen Ayhan'ın destekçilerinin adaylıklarında oluşan tabloya bakarsak, Selçuk Ayhan ve onu destekleyenler Baykal'ın tuzağına düştüler diyebilirmiyiz. Kendilerini deşifre ettiler ve tasfiye süreci başladı. 22 Temmuz 2007 Genel Seçiminde Selçukı Ayhan'ı destekleyenleri liste dışı tutan Baykal yaklaşan 2009 Yerel Seçimlerinde ne yapacak? elbette üzerinden çok uzun zaman geçti. bu başkanlar arasında Baykal ve Genel Merkezle güven tesis edenler olmuştur. Tekrar göze girenlerde. Ben yinede Selçuk Ahyan'ı destekleyen Belediye Başkanları ile Desteklemeyenleri size hatırltmak isterim;

Selçuk Ayhan'ı destekleyen ve kazandı sanılan Belediye Başkanları
-Aziz Kocaoğlu (İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı)
-Cevat Durak (Karşıyaka Belediye Başkanı)
-Sırrı Aydoğan (Bornova Belediye Başkanı)
-Ramazan İsmail Uygur (Torbalı Belediye Başkanı)
-Ergun Özgün (Menderes Belediye Başkanı)


Ekrem BUlgun'u destekleyen ve kaybetti sanılan Belediye Başkanları
-Muzaffer Tunçağ (Konak Belediye Başkanı)
-Abdül Batur (Narlıdere Belediye Başkanı)
-Ertan Avkıran (Güzelbahçe Belediye Başkanı)
-Faik Tütüncüoğlu (Çeşme Belediye Başkanı)

Milletvekillerinin başına geleni biliyoruz. 2007 Genel Seçimlerinde listede bile yer bulamadılar. bırakın o gün Alaattin Yüksel'e destek açıklamasını ben sadece o karşılamaya katıldığı için Bornova Belediye Başkanı Sırrı Aydoğan, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya ve 17 ilçe belediye başkanının tekrar aday olmasını zor görüyorum. Dikkat ederseniz Alaattin Yüksel'i destekleyenKaldıki, fakülteden sınıf arkadaşına destek için açıklama yapan, karşılamada yanında duran, sınıf arkadaşı Alaattin Yüksel sayesinde önce Bornova sonra Piriştina'nın vefatıyla hiç ismi geçmediği halde güçlü adayları eleyip, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Aziz Kocaoğlu'nun adaylığı zor!
Torbalı Belediye Başkanı Ramazan İsmail Uygur konusunda tereddütlerim var. Sedat Uzunbay ile arasının iyi olduğu, alkol sebebiyle siroz tedavisi gördükten sonra nekahat dönemini Uzunbay'ın Çeşmede bulunan yazlığında dinleneek geçirdiğini biliyoruz. Sedat uzunbay ile yakınlığı Genel merkezden ihtimal hoş görülmüyor ama Aziz Kocaoğlu'na karşı tutunduğu soğuk duruşa sıcak bakılıyor olabilir.

Özellikle belirtmeliyim ki, Aziz Kocaoğlu Belediye başkan adaylığını açıklamadı. Aday adaylığını açıkladı. Bunu ise ben bile açıklayabilirim! Kimse Aziz Kocaoğlu'nun bırakın seçilmesini, tekrar aday olmasına bile kesin gözxüyle bakmasın. Deniz Baykal muhalefitine hiç acımaması ve kinini taşımasıyla ünlü bir siyasetçimizdir. Bu köprü altından daha çok sular akıtır. Deniz Baykal hala CHP Genel Başkanı olduğuna göre geçmişte dilini sivrilten kimsenin koltukları garanti değildir!

CHP İzmir il kongresi öncesinde bazı ilçelere "seçme ve seçilme haklarıyla birlikte" yüzlerce yeni üye, Tüzüğünün 12. maddeye (...Genel Başkan’ca önerilen kişilerden;, Parti yararı açısından gerekli gördüklerinin doğrudan asil üyeliğe yazılmasına karar verebilir. Merkez Yönetim Kurulu, bu yetkisini ilgili il yönetim kurulları önerisine göre ya da ilçe ve il yönetim kurullarının görüşünü de alarak doğrudan kullanır. Bu durumda başvuru belgeleri, Üye Yazım Bürosu ile ilgili il ve ilçe başkanlıklarına gönderilir.) dayanarak bir gecede binlerce yeni üye ve eski üye iptali geldiğini düşünürsek. CHP üye, ve delegelerini değil Genel Başkanın görüşlerinin kabul edildiği bir parti olarak çırılçıplak gözükür. Aslında muhalefete tahammülsüzlük ve nefes almadan boğma yöntemi tüm Türk Sol'unun hastalığıdır. http://cenksarigol.blogspot.com/2007/06/sola-ihtiya-var.html bu hastalıktan kurtulmadığı sürece parçalı bulutlu, birbirini yiyip bitiren ve ülkeye yazık eden bir solumuz olacak! Oysa tüm gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi halkının vicdanını yansıtacak bir sol parti ve duruşa ülkemizinde hararetle ihtiyaçı var.

Siyaset göründüğü gibi kolay değil anlayacağınız. Bazen kazandı görünenler aslında kaybedecekler listesini çıkarıyordur! Siyaset kolay olsa herkez konuşmak yerine içinde olurdu. Hele CHP'de kolay, düzenli ve kurallar dahilinde yapılsa bu kadar muhalefet olmazdı...

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.