5 Ekim 2008

Profesyonel Ordu

Profesyonel Ordu

Dağlıca Tabur Komutanlığı

Dağlıca Baskını ve Aktütün Karakoluna yapılan terör saldırısından sonra kamuoyunda farklı sesler yükselmeye başladı. Özellikle Dağlıca sonrası idari ve komuta yanlışları olup, olmadığı tartışıldı. Hatta bazı gazetelerde genelkurmayın açıklamalarını yalanlayan belgeler! Ortaya döküldü ve bunlara cevap verilmedi... her iki saldırıda ülke dışından sızan terör unsurları tarafından gerçekleştirildi. Dağlıca Baskını çok daha dramatik ve bence idari zaaflar içeriyordu. Zira saldırıya uğrayan tabur muharip gücü yüksek ve saldırı potansiyeli kuvvetli, intikal halinde bir birlikti. Böyle bir mekanize destekli kuvvetin bırakın büyük kayıp vermesini, saldırıya uğraması bile haklı sorgulamalara neden oldu. Baskın sonrası Türkiye sınıor ötesi harekat dahil, uluslar arası diplomatik sert çıkışlar yaptı. Tahminimce Irak işgali devam eden ABD ve İttifak Güçlerine “bu durum devam ederse sizin Irak cehenneminizi bir kat daha aşağpıya çekebilirim” yönlü alt diplomatik göndermelerde bile bulunuldu.
Sonuç alındı ve ABD ile yapılan bir dizi görüşme sonuçunda “tam İstihbarat işbirliğine varıldı” açıklaması yapıldı. Öyleki eski G.Kurmay Bşk. Yaşar Büyükanıtbölge artık bizim için BBG (biri bizi gözetliyor) Evinden farksız” dedi. Son baskından sonrada istihbarat paylaşımının devam ettiği önemle vurgulandı. Genelkurmay sözcüsünün açıklamasına göre teröristler küçük gruplar halinde içeri sızmışlar ve birleşerek Aktütün Karakoluna baskını düzenlemişlerdi. Baskından önce bazı hareketleri tespit eden karakol komutası destek istemiş ve bir Özel Harekat Timi karakola hakim bir mevkide konuçlanmıştı. Bildiğiniz gibi terör örgütünün en çekindiği birlikler bu Özel Harekat Birlikleridir. Profesyonel Orduya geçişte en önemli ivmeyi bu birlikler üstlenmnektedir. Tamamen subay, astsubaylardan oluşan bu tim mensupları her türlü silahı kullanabilecek, teme patlayıcı ve ilk yardım eğitimi almış seçkin askerlerdir. Verilen şehitler içinde rütbeli oranıda saldıraya ilk karşı koyanın bu tim olduğunu doğruluyor. Bu özel harekat timi 6 şehit vermiş.
Korkarım bu tim burada konuşlanmamış olsaydı karakol tamamen bombalandığı gibi şehit sayımızda çok fazla olurdu. Karakolun konumu zaten bu tip bir saldırıyı karşılayamacak bir yerdedir.

Aktütün Karakolu zamanında sınır kaçakçılığını önlemek için yol kıyılarına kurulmuş böyle 14 konum itibari ile zaafiyet içinde karakolumuz olduğu biliniyor. ismini hemen aşağısında bulunen köyden alıyor. sınır güvenliği işlevini yitirmesinden sonra kaldırılmamasını yada taşınmamasını ben, bügüne kadar hep güvenlik güçlerine destek vermiş ve devletin yanında olmuş köy halkına bir vefa gösterisi ve köyün açık hedef olmasının önüne geçmek olarak açıklıyorum. 04 ekim Pazar günü toplanan 5 Ekim toplanan MGK toplantısında bu karakollardan en kritik konumda olanların yarısının tasfiye edileceği gündeme geldi. Başbakan Erdoğan ise karakollarımızın güçlendirileceğini ve daha güvenli bir yapıya dönüştürüleceğini söyledi.
SİNEK, BALYOZLA AVLANMAZ. BATAKLIK KURUTULMADAN SİNEK BİRMEZ” bakın: http://cenksarigol.blogspot.com/2008/10/terrizm-akttn.html zaten bu tip elverişsiz ve güvenliksiz konumları olan küçük korakolların terörü önlemeden çok, nokta hedefi olduklarını görüyoruz. Aynı şekilde ağır silahlı, yeterli eğitimden yoksun personelde takip, imha, iz sürmede başarısız oluyor. Gerilla taktiği ile vur-kaç metotları kullanan terör örgütleri elamanları ancak özel yetişmiş kuvvetlerle imha ediliyor.

Balkan Savaşlarında Osmanlı bu tecrübeyi sınamış ve zamanla isyancı çetelere karşı “Avcı Taburları” kurularak üstünlük sağlanmıştı. Bu Avcı Taburları tıpkı şimdinin özel harekat birlikleri gibi seçkin askerlerden eğitilerek oluşturuluyordu. Bu Avcı Taburları küçük timler halinde ve sürekli hareket halinde dolaşıyordu. Giyecek ve yiyecek imkanlarını kendileri sağlıyorlar ve bu onlara hem kamuflaj hemde daha az görünürlük sağlıyordu.
Ortada yaşanan en büyük çarpıklıklardan birisi budur. Gerilla yöntemiyle teörö eylemi yapan unsurlara karşı düzenli ordu birlikleri ile mücadele etmenin başarı şansı yoktur. Türkiye hızla Profesyonel Orduya geçmelidir. Mümkün olan en hareketli, mekanize, hareket kabiliyeti üst seviyede. Nokta operasyonlar ve takip güçü yüksek uzaman askerlerden oluşan bir silahlı kuvvetler. Mevcut durum hem milletimizin moral motivasyonunu hemde ateş gücünü düşürmektedir. 2.5 aylık acemi eğitimi ve 9 mermiyi durağan hedefe sıkarak memleket çocukları, 10-15 senedir dağda dolaşan teröristin karşısına çıkarılmamalıdır... bir tarafta şehir merkezinden dışarı çıkmamış, dalgan otunu bile kırda tuvalet temizliğinde kullanmaya kalkan, doğa şartlarından alabildiğine uzak 16 ay askerlik yapan mehmetçik varken, diğer yanda doğa şartlarını kamuflajı, barınağı, gerektiğinde açlığını gidermek ve tedavi amaçlı kullanabilen teröristler var. Biri bırakın gece yürüyüşü yapmayı ve yolunu bulmayı karanlıktan korkuyor, diğeri karanlığı baskın ve kaçmak için kullanabilen, bölgeyi tanıyan, hedef gözetmeyecek kadar cani bir terörün kolları.
Türkiyede devlet uzun süre zorunlu askerliği vatandaşına son şeklini verdiği zorunlu alan olarak gördü. Eğer “devlet mentalitasi kolay değişmez” denilerek yola çıkarsak bile askerlik yükümlülüğünü yerine getirmek için askerlik yapan Mehmetçik daha çok statik koruma bölgelerinde, geri hizmet desteği verecek şekilde görevlendirilerek Profesyonel Orduya geçiş yapılabilir. Hatta sınır karakolları güçlendirilerek ve atış mesafeleri ve yardımlaşmaları gözetilerek sıklaştırılarak normal askeri güçlerimiz buralarda görevlendirilmelidir. Türk ordusu dünyanın 7. NATO’nun 2. En büyük ordusuna sahiptir. Fakat terör karşısında ve gerilla saldırılarına karşı düzenli orduların büyüklüğü pek başarıyı getirmiyor. 750 bin civarındaki bu ordu aslında aynı zamanda hareket kabiliyeti kısıtlı bir yapıyı beraberişnde getiriyor. Oysa en azından terör yoğun bölgelerde 50 bin kişilik ve 1 saat içinde hedef konulan bölgeye intikal edebilecek ve hemen ateş gücü kabiliyetini kullanabilecek tabura ihtiyacımız var. Aynı zamanda tarihi tecrübeyle sahiptirki (Osm. Ordusu ve Balkanlar), ateş gücü yüksek, deneyimli birlikler, gerilla taktiği uygulayan yapıların terör elamanlarını her zaman tedirgin ederek, eylem kabiliyiteni yoketmektedir. Sürekli kaçmak ve hareket etmek zorunda kalan teröristler organizasyon, toplanma, eylem planı yapma ve lojistik sağlama yeteneklerini kaybetmektedir. Profosyonel ordu ve birlikleri bu sayede terör örgütünün atkisini kıracak ve silahlı kanadını eylemsizliğe itecekitir.
Yani askeri konumuzun en azından bir bölümünü yığma birlikler yerine mevcut saldırıları daha eylem için toplanmalarına fırsat vermeyecek şekilde yapılandırmalıyız. peki tüm bunlar terörü bitirecekmi? Elbette bitirmeyecektir. Ama askeri kayıplarımızı azaltacağı muhakkaktır. Terörün bölgenini siyasi ve ekonomik durumu değişmeden bitmesi çok zor. Hatta imkansızdır. özellikle Dağlıca, Aktütün karakolu ve diğer pkk eylemlerini incelediğimizde bu gerçek daha çarğıcı olarak önümüze çıkar. Neden diyorsanız bu konuyu bir sonraki yazıda geniş olarak ele alalım.

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.