6 Eylül 2008

Chp İzmir Subaşı

Önce Ramazanlık Fıkramız

Birgün İzmir vali yardımcılarından biri Gündoğdu Meydanından geçiyormuş. Atatürk’ün at üstünde heykelinin yanından geçerken bir ses duymuş:
şiişşşt vali vekili bi bak” Vali yardımcısı afallamış, etrafa bakmış sabahın körü bir kaç çöpcü dışında kimse yok. onlarda kendi işinde tekrar aynı ses:
şiişşt vali vekili bura bak, bana bak!” vali yardımcısı irkilmiş, ve sesin geldiği yeri anlayınca korku ile karışık saygıyla, Emredersiniz paşam demiş. Gazi,
-Yaver bir ilçe belediye başkanı varmış, geçen gölgemde serinlemek için dinlenen vatandaşlarımdan duydum, benim heykelimin yanına kendininkini kondurmuş. Vali yardımcısı titrek sesle cevaplamış,
- Torbalı Belediye Reisi RAMAZAN İsmail Uygur ‘dan bahsediyorsunuz sanırım Paşam. Mustafa Kemal kaşlarını çatmış,
- Bulun ve hemen bana getirin o adamı..! Hemen Uygur’u bulmuşlar yakapaça huzura çıkarmışlar.
-‘Bu mu yaver? Kendini benim yanıma yakıştıran adam?’ demiş. Gazi Mustafa Kemal Atatürk. RAMAZAN İsmail Uygur hemen söze karışmış,
-‘sizin yanınında durmak şereftir gazi hazretleri’ demiş. Atatürk kaşlarını çatmış,
-‘Efendi efendi destur! Peki sen hiç düşündün mü benim için senin yanında durmak ne demek?” Fıkra Madein CS

Arsenikli su olayını biliyorsunuz İzmir’den 585 km uzakta bulunan bir şehrin belediye başkanı haber vermeseydi, zehirli suyu CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi halkına içiriyor olacaktı. http://cenksarigol.blogspot.com/2008/08/pabuumun-arseniki-halklar.html Önce Aziz Kocaoğlu’ndan CHP milletvekillerine kadar hepsi olayı inkar etti. Eğer Sağlık Bakanlığı yetkilileri İzmir Büyükşehir Belediyesinin kendilerine sudaki arsenik oranını düşürmek için verilen 3 yıllık süreye bir 3 yıl daha isteyen dilekçesini kamuoyu ile paylaşmasaydı, bunlar valilik ve İzmir Sağlık İl Müdürlüğü açıklamalarına rağmen “arsenik yok” tezlerini savunurdu. Belge kendi elleriyle verdikleri olunca kabul etmek zorunda kaldılar. Tipik CHP mantığıdır. Onlar dışında herkes düşman, devlet, millet haini, vatanı satanlar ve emperyalist uşaklardır. Söyledikleri yalandır. Siz önlerine belgede koysanız inanmazlar. hala daha inanmıyorlar. onlara göre bu "arsenik" olayı hükümet partisi AK Partinin CHP'nin kalesi İzmir'i ele geçirmek hatta feth etmek için kurduğu bir komplodur. Kanser oranlarında İzmir'in çevresinde kendisine en yakın ilin 3.5 katı fazla ve ilk sırada olduğu açıklamalarıda böyle değerlendiriliyor. şimdilerde bastırdıkları el buroşürleriyle (fatura göndermiyorlar maliyeti kurtarmıyor diye ama bedava dağıtılan buroşüre para var!) DSİ ve Çevre ve Orman Bakanlığını suçlamayı ihmal etmiyorlar.

Önder SAV ve Deniz Baykal’ın şapSAVlık denilebilecek bir olay sonrası nasıl ülkeyi gerdiklerini, polis ve istihbarat teşkilatlarını, hükümeti haya sınırlarını zorlar şekilde eleştirdiklerini hatırlayın. Ardından Vakit’in haberi Önder SAV’ın açık unuttuğu telefondan derlediğini açıklaması. CHP’den yükselen inkar sesleri... “o kadar salakmıyız?” diyenler bile olmuştu. Türktelekom, Vakit Gazetesinden şu numara (Sav’ın cep nosu) şu tarih ve saatte aranmış ve 42 dk. Görüşülmüş açıklamasını yaptı. Dökümünü sundu. CHP kafası hala inanmadı.( http://cenksarigol.blogspot.com/2008/05/salo-bir-uvallama.html ) Hatta meclis’e “dinleme iddialarının araştırılması” yönünde komisyon kurulması teklifi vereceklerdiki GSM operatörü Turkcell'in açıklamasıyla sessizliğe gömüldüler. Çünkü Önder SAV’ın ayrıntılı faturası olayı doğruluyordu.Aynı şey CHP’li Torbalı Belediyesi için geçerli, susuzluk konusunda yazıyoruz, sorumluluklarını hatırlatıyoruz. Yöneticiler çıkıp,  ‘tek suçlu İZSU ve Büyükşehirdir’ (http://www.buyuktorbali.com/index.php?option=com_content&task=view&id=4517&Itemid=5 ) demekteler. İyide siz geçen yıl su sorunu yaşamayan bir ilçe teslim etmedinizki İZSU bünyesine! Yazıyoruz sizde tedbir alın, fabrika pompaları ve su kaynakları kısıtlansın, arıtma tesisi kurmalarını zorlayın. Bu süyü döngüsel olarak tekrar tekrar kullansınlar, yer altı sularının seviyesini daha derine kaçırmadan muhafaza etmeliyiz. Diyoruz. Hiç ses yok. Yek duyulan ses, “tek suçlu İZSU’dur. Bizi sabote ediyorlar”.

CHP yönetimli Subaşıda meydana gelen elim kazayı ve ardından bizim Subaşı Belediyesinin sorumsuzlularını ve ihmallerini dillendirmemizi hatırlarsınız. Aynı anlayış, “Biz dilekçe verdik, tek suçlu karayollarıdır”( http://www.buyuktorbali.com/index.php?option=com_content&task=view&id=4562&Itemid=5 ). Ben böyle bir dilekçenin varlığına inanmadığımı yazınca Subaşı Belediye Başkanı Erkan Zeylan belediye evraklarından ilgili dilekçeyi çıkartıp, fotokopisini Okan Diril beyle bana göndermiş. Bu arada elinde tuttuğu belgeyi araştıran Diril, bu dilekçenin Karayollarına hiç ulaşmadığını öğreniyor. (http://www.gazetemtorbali.com/haber_detay.asp?haberID=254 )Bir dilekçeden yola çıkarak “TEK SUÇLU KARAYOLLARI” diye bağıranlar. Şimdi size soruyorum! Ortada böyle bir dilekçe olmadığına, başvurunun sözlü yada yazılı yapılmadığının ortaya çıktığına göre tek suçlu kim? İnkar etmeseydiniz bu komik ve halkına yalan söyleyen, hizmet kusuru işleyen yönetici konumuna düşmezdiniz. Hem kendinize hemde halkınıza daha az zarar verirdiniz. Ama olmaz değilmi? İnkar CHP’de bir gelenek sanki...


Cenk SARIGÖL

1 yorum:

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.