11 Ekim 2008

Değerli İzmirliler!

Değerli İzmirliler!

Sizi bugüne kadar zehirlemiş, çoluk çocuk bile bile kansere yol açan su içirmiş birileri var. Üstelik bunu size hiç söylememişler, uyarmamışalar. Hiç alakasız, tanısanızda hazetmediğiniz birisi (Melih Gökçek) kalkmış “bunlar sizi zehirliyor naber?” demiş. ( http://cenksarigol.blogspot.com/2008/08/pabuumun-arseniki-halklar.html ) Ardından o güvendiğiniz. Baştacı ettiğiniz, adamlar (CHP ve Aziz Kocaoğlu) “bizim zaten bundan önceden haberimiz vardı” demiş. Nasıl bir durum bu? Dumur.

Ne yazıkki yapılan budur? İzmir halkına bile bile arsenik zehiri içirtenler “Değerli İzmirliler” başlıkları atarak buroşüre bastırmış dağıtıyor. Sağlık Bakanlığı İzmir Büyükşehir Belediyesine su faturaları üzerine “sağlığa zararlıdır. İçilemez” uyarısı yazmalarını zorunlu kılınca... Fatura utancı yaşamamak için fatura göndermemeye yol arayan büyükşehir sonunda çareyi su fiyatını 13 tona kadar 10 ykrş.‘a indirdi.  Böylece fatura tutarı fatura maliyetine yakın olacağından fatura gönderme şartı ortadan kalkacaktı. Bu arada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu,  gazete ve televizyonlara, "İzmirlilere musluklarından akan suyu! için diyemem" açıklaması yaptı. Ehbe Başkan madem böyle bir durum var neden milleti bile bile zehirledin? neden Sağlık Bakanlığı ve İzmir Valiliğinin müdahalesini bekledin?

http://cenksarigol.blogspot.com/2008/09/edi-ile-bd-izmir-ve-torbal.html Arıtma tesislerinin açılışına yada yağmurun geliş zamanına kadar 4 ay fatura göndermeme kararı aldılar. Yağmurların sulara karışması ile içme suyundaki arsenik miktarı düşecek, bunlarda su faturalarınınüzerine “sağlıga zararlı arsenik içermektedir, içilemez” yazmadan 4 aylık birikmiş fatura gönderecekler.

CHP bu ne yapsa doğrudur! Vardır bir bildikleri... Benimse asıl üzerinde durmak istediğim. Başında “Değerli İzmirliler!” yazan buroşür. Fatura maliyetini kurtarmadığı için abonelerine fatura göndermeyen Büyükşehir Belediyesi maaşallah çarşaf çarşaf buröşür dağıtıyor. O maliyeti kurtarıyor belliki..! içindeki yalan ve yanlış yönlendirmelere daha sonra değineceğiz. Projesiz buröşürle DSİ yardımı istemelerini, susuzluğu gene Küresel Isınma ile açıklamaya çalışmalarını. komik buluyorum. Küresel Isınma, bu yaz başlamadı ki,geçen yılda vardı. ondan önceki senede vardı. Bu savunmanın yetmeyeceğini gören İzmir büyükşehir ve İZSU bu sefer Çevre ve Orman Bakanlığını, Bakan Veysel Eroğlu ve DSİ (Veysel Eroğlu Bakanlığından önce DSİ Genel Md. idi) yönetimini suçladılar. Veysel Eroğlu'ndan ise ağır cevaplar geldi.

Bir kere DSİ, Belediye mücavir alanlarında izin almadan çalışma yapamaz. Üstelik yapılan çalışma bir protokol ile kurumlar arası anlaşmaya dönüştürülür. Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, İzmir Belediye yetkililerinin DSi ve Bakanlığını suçlayan açıklamalarına cevap vermekte geçikmedi.

Bakan Veysel Eroğlu, "Biz kendisine ‘ne zaman istersen ara yardımcı olalım’ dedik. Kendisi, İZSU ve genel müdürleriyle birlikte makamıma geldi. İzmir’deki tüm barajlar DSİ tarafından yapıldı. Gördes Barajı 2011 yılında bitecekti, 2008’de su tutulmaya başlandı bizim çabalarımızla.. Bunun hemen projesinin bitirilmesi gerekiyor. Biz İstanbul’da 7 bin 500 kilometrelik isale hattı döşedik. Bu iş bizim için çocuk oyuncağı. İzmir, bizim canımız ciğerimiz. Belediye başkanı ‘yapamıyoruz, beceremiyoruz’ desin, biz yapalım. Kendisi yapamayınca başkasını suçlamak yanlış. Çamlı Barajı için de müracaat ettiler, ‘biz yapalım’ dediler. Onu da bitiremediler. Sonra ‘biz yapamıyoruz’ diye başvurdular. Dalga mı geçiyorlar. Zaten çalışma çevre düzeni planına işlenmiş. Ancak aradan yıllar geçtiği için bu planının da yenilenmesi gerekiyor. Arsenikle ilgili de gelsin söylesin yardımcı olalım. İzmir Ege’nin yıldızı, orayı susuz bırakmayız. Yapamıyorsa bize müracaat etsin. İsale hattı projesini İZSU yapıyor. Keşke biz yapsaydık. Ama buna rağmen biz yardıma hazırız. Gördes Barajı çalışmalarına bir sürü para gidiyor. DSİ, biliyorsunuz kent içi çalışmalara müdahale edemiyor. Belediyenin 1053 sayılı kanun çerçevesinde bize başvurması ve protokol yapılması gerekiyor." Demekki beceriksizlik, yeni değil...

Bazı gerzek sallama ve dallamaların bundan haberi olmadığından yalan yanlış şeyler ortaya çıkıyor. Bu kurumlar arası resmi sözleşme yada protokol ile Belediyeler DSİ’ye yaptığı çalışma ve hizmetlerin geri ödemesini takvime bağlar. Yani DSİ hiçbir belediyeye babasının hayrına kuyu açmaz, baraj yapmaz, şebeke, ana arter döşemez. Geri ödeme takvimi ve tahaüdü olmadan bir çalışmada yapmaz. İzmir Büyükşehir böyle bir protokol yapmamış, daha önceden görüşmelerde bulunup, karşılıklı mutabakat aramamış kalkıp, "DSİ biran evvel yapsın. ÇED Raporlarını onaylasın" deme hakkı var mı? Aynı şekilde DSİ, Belediye mücavir alanlarında izinsiz çalışma yapamadığı gibi, Belediyelerde kendi mücavire alanları dışındaki yerlerde yapacağı çalışmalarda (baraj, su kanalı, gölet, kuyu açma vb) DSİ veya ilgili kurumlardan izin alır protokol yapar. Bu yerine göre Köy Hizmetleri, Karayolları, Demiryolları, DSİ, Orman Müdürlüğü vb. olabilir.

Bu sebeplerden yani bürokratik işlemlerin sürüncemesini göz önüne alarak, belediye yönetimleri gerekli tedbirleri önceden alma yoluna gitmelidir. Siz bir sene önceki yağış miktarını biliyorsunuz, barajlardaki su düzeyindan haberdarsınız! Tüm verilere rağmen Şubat, Mart aylarında düşen yağış miktarının yetersizliğini tespit edemediniz mi? Neden yazın ortasını beklediniz. Sorun sadece “Arsenikli Su” değil. Gördükki, arsenik miktarı yüksek diye valilik kararı ile kapatılan kuyulardan öncede sonrada su kesintileri devam etti. Hatta kesintiler dayanılmaz hal alınca arsenikli olduğu için kapatılan kuyular valilik kararıyla duyuru şartına bağlanarak, tekrar açılmasına rağmen su kesintileri bitmedi.

Eğer yönettiğiniz şehire bigane ve 6-7 ay öncesini göremiyorsanız bu sizin çuvallamanız ve kabahatinizdir başkasının değil. Ülkemizde Van, Samsun, Niğde gibi daha başka illerdede arsenik miktarları yüksek yerler çıktı. Kuyular kapatıldı. Dolayısı ile uygulama sadece İzmir’e özel ve husumetten kaynaklanan bir durum değil. Tüm bunlara rağmen İzmir içme suyunda bulunan arsenik zehiri mikrogram olarak en yüksek oranlardadır.

Kanser Vakıalarındaki çok yüksek oranların bu sebepten kaynaklandığını öne sürenler var. İzmir kanser bakımından kendisine en yakın Ege iline (Afyon) 3.5 kat fazla illete yakalanmış. Şimdi safça “Afyon ve İzmir’in nüfuzu bir değil” yalaması yapacaklara baştan söyleyeyim; bu oran yüzdelik hesabına göre yapılmış.

Bastırdığın broşürlere "Değerli İzmirliler" yazdırmakla olmuyor. Çok değer veriyorsanız yaşadığınız şehrin musluklarından parasını aldığınız suyu akıtacaksınız. Gerçi bunun CHP zihniyeti ile başarılmasını zor ihtimal... "Sudaki arsenik miktarını AB Standartları seviyesine (10 mikrogram) indirin" çağrısı yapmak, http://cenksarigol.blogspot.com/2008/07/su-zerinde-siyaset.html talepte bulunmak abesle iştigal olur! Adamlar daha çeşmeden düzenli su akıtamıyorki arseniğini düşürsünler. Arsenikli suyu şebekeye vererek bile su kesintilerini ortadan kaldıramadılar. Biz kalkmış, sudaki arsenik oranını kabul edilebilir seviyelere indirin diyebilelim. lafla peynir gemisi yürüyorsa devam edin bakalım Değerli İzmirliler göz boyacılığına... Hem zehirle, hemde değerli sıfatı ver. sanki bunların değerli olana düşmanlığı var! Daha ne diyeyim?

 

Fıkra: İzmir- Torbalı Fıkraları http://fikralarlatorbali.blogspot.com/ 

 Tedavi Merkezi


İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun evinden çıktığını gören acar gazeteci, hemen yanında biter.
-“Başkanım bir sonraki EXPO için çalışmalarınız varmı?” Kocaoğlu uzun uzun yaptıkarını anlatır. Acar muhabir ikinci sorusunu Konak Meydanı çevre düzenlemesi üzerine sorar, gene uzun uzun cevap veren Kocaoğlu iyice alışmıştır kayıt cihazına! Acar muhabirimiz kıvama geldiğini düşündüğü başkana asıl sorusunu yöneltir;
-“Sayın Başkan içme suyunda bulunan arsenik miktarını niçin İzmirlilerden sakladınız? Arseniğin zararları konusunda uyarmadınız?” Soru hoşuna gitmeyince oradan uzaklaşmayı yeğleyen Kocaoğlu,
-“Hükümet bize çamur atıyor. Bunlar iftiradır. Kusura bakma benim şimdi acil çıkmam lazım. Bir açılışa yetişmem gerekiyor” muhabirin Aziz Kocaoğlu’nun peşini bırakmaya niyeti yoktur;
-"Başkanım ben bu günkü programınıza gözatmıştım. Pöyle bir açılış göremedim Ne açılışı bu?" Biran evvel muhabirden uzaklaşmak isteyen Kocaoğlu resmi araçına binerken cevaplar;
-"Chp’li bir belediye meclis üyemizin yaptırdığı ‘Özel Kanser Tedavi Merkezi


Cenk SARIGÖL

1 yorum:

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.