1 Temmuz 2008

Su Üzerinde Siyaset

Su Üzerinde Siyaset

Torbalı’ya İzmir ve Ankara üzerinden nazar edelim. Geçen yıl Ankara çok büyük su sıkıntısı çekti. O kadar ki, insanlar kullanma suyu olarak, artık geceleri süs havuzlarından su taşıdılar. Mikrop yuvası 2-3 aydır devinen suyu en azından çamaşırda, tuvalete dökmede kullanmak için. Ank. B.şehir Bld. Bşk. Melih Gökçek Kızılırmak suyunu yaz sezonuna yetiştirmesi önemli bir olay oldu. Geçen yıl kendisini kıyasıya eleştirmiştim. Hem yazılarımda hemde ASKİ ve belediye sitesinde... Hatta basın danışmanı Mustafa Özçelik’e kesintilerden sonra büyük patlaklar olabileceğini öngörmüştüm. Gerçektende sel baskını gibi ana artellerde patlaklar olunca aramış ve nasıl bildiğimi sormuştu. Cevap basitti; “Eğimi aşağı, yukarı doğru fazla olan yerlerde alçak kesimde su, yüksek rakımda hava kalır. Siz suyu bırakınca arada kalan su zayıf noktaları patlatır. Pamuk suyundan biliyorum” dedim. Çiftçi zayıf hortumların patlamaması için, suyu bırakmadan önce ya içindeki suyu boşaltırsın yada azar azar verirsin ki havayı sıkıştırmadan dışarı atsın."

Kızılırmak suyu geldi ama çözüm üretmekten çok su bulandırmayı seven CHP’liler normal akış suyu tahlilleri ile Kızılırmak suyunun arsenik miktarının fazlalığını gündeme getirdiler. Oysa bu su direkt şebekeye verilmiyordu. Önce rafine ediliyor sonra şebekeye veriliyordu ve analiz yapılması gereken su örnekleri rafineri girişinden alınmalıydı. Sonuçta diğer kaynak suları ile karıştığından kullanılan suyun meleküler yapısının uygunluğu böyle anlaşılabilirdi. Her zamanki CHP mantığı buradada işledi, vatandaşı ürkütmeleri ve korku senaryoları ile çeşmelere düşman gibi bakar olmuştuk. Melih Gökçek aynı saldırgan tavrıyla ve en iyi savunma saldırıdır prensibi ile İzmir’i gündeme getirdi. Ben eminim ki, suyunda Ankara’dan fazla arsenik barındıran CHP’li belediyeyi bulmak için tüm CHP yönetimli belediyelerin suyunu analiz ettirmiştir. O yüzden İzmir dışındaki CHP yönetimli belediyeler korkmasın!

Gökçek’in İzmir’i işaret etmesinden sonra İzmir Valisi, Bu çerçevede İl Sağlık Müdürlüğünce yaptırılan tahliller sonucu bazı bölgelerdeki içme suyu numunelerinde arsenik değerlerinin yüksek olduğunun tespit edilmesi üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığından su dağıtım şebeke haritası istendi. Ayrıca Vali Cahit Kıraç şu açıklamayı yapmış üç gün önce;
"Sağlık Bakanlığınca ilimizdeki tüm belediyelere gönderilen İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik gereği, ilimizdeki belediyelerden içme ve kullanma sularının kimyasal ve fiziksel analizi olarak 21 parametreden oluşan ölçüm değerleri istenmiştir. Yönetmeliğin 17 Şubat 2005 tarihinden itibaren 3 yıl yürürlükte olacağı ifade edilerek, arsenik değerlerini içeren tahlil sonuçları talep edilmiştir. Yönetmelikte tanınan süre olan 17 Şubat 2008 tarihine kadar arsenik değerlerinin yüksek olduğuna dair bildirim olmadığı gibi süre uzatma talebi de Valiliğimize ulaşmamıştır."

Niye göndermiyorsun ey İzmir B.şehir belediyesi dökümanları? Biz senin açıkladığın rakamlara inanmak zorundamıyız? İnanmamakta da haklıyız. Çünkü, İzmir Büyükşehir Belediyesi ‘arsenik oranının yüksekliği nedeniyle’ 100 su kuyusundan 29’unu kapattı. Ve Başkan Aziz Kocaoğlu, “şebeke suyunu için diyemem” dedi. Valilikte Karşıyaka, Bayraklı ve bazı yerlerde 9 kuyuyu mühürletmiş!

İzmirde durum buyken Torbalıda ne acaba? Bağımsız dernek ve sivil toplum örgütlerimiz bu konuda çalışma yapmalıdır. Artezyen kuyularından renkli su çıkan ilçemizde vahametin buyutlarını düşünmek bile beni ürkütüyor. Hatta susuzluktan kıvranan vatandaşlarımıza;
belki böylesi daha hayırlıdır. Size zehirli su vermektense hiç vermemeyi yeğliyorlar. Sizin iyiliğinizi düşünüyorlar haberiniz yok” diyesim geliyor. Torbalı Belediyesine su konusunda bir şey söylemeye hakkımız yok! Zaten onlarda üstüne almazlar ve büyükşehirde CHP patentli değil! Geçen yılda su sorunu yaşamamıştık, bunları yazmamıştık ve Torbalı Belediyesi su işlerini Büyükşehire devredeli 10 yıldan (1 yıl kadar oldu ve en son devreden belediyedir) fazla oldu! Yani Ramazan İsmail Uygur ve ekibinin burada zerre sorumluluğu yoktur!

Torbalıda kullanılan içme suyu şebekesinin %40’a yakını 1950’den kalma pik borularla sağlanır. Daha önce %90 olan bu oran Haluk Alpsü ve Ertan Ünver tarafından yarısı yenilenerek reforme etmişlerdi. Zaten “iyi belediye başkanı alt yapıya önem vern kaynak ayırandır. Fakat alt yapıya para kaçıran belediye başkanı iyi siyasetçi değildir.” Alta gömdüğün boruyu, şebekeyi kimse görmez. Üstelik, “yollarımızı kazdı, bizi toz toprak, çamur derya içinde bıraktı” diye seçmen yakınmaları tekrar seçim kazanmalarını zorlaştırırlar.

Size bir matematik sorusu;
Alpsü ve Ünver, su şebekesinin yarısını yenilediğine ve şuan kullanılan şebekenin %38’i 1950 ve öncesi tarihliyse, bugüne kadar (Ünver 1994 de seçimi kaybetti. mevcut su şebekesinin 126800 metresini yeniledi) geçen 14 yılda ne kadarı yenilenmiştir?” Bilenlere ödül olarak içme sularını kaynatmadan kullanmaları tavsiyemdir.

Su şebekesinin geçen yüzyıldan kalması biz gariban vatandaşa nasıl yansıyor değerlendirelim;
1-Su pompasından çıkan su miktarının hatırı sayılır oranda bir kısmı yer altından çeşmenize ulaşmadan toprağa ve kanalizasyona karışır. (bu oranın %60’ı bulduğunu düşünüyorum. Siz genede şaşırmayın)
2-Sular kesildiğinde tersi durum yaşanır ki, bu fizik kuralıdır. Kanalizasyondan içmesuyu destek alır. (direkt rafinesiz su diyebilirsiniz)
3-Drenaj hızının azaldığı durumlarda eski şebeke içeri hava alır. Sonra gelen su bu havayı su sayaçınıza kadar sürükler ve sayaçınızın havayla hızlı dönmesine yardımcı olur. Faturada, içme suyu, kanalizasyon parası, çöp parası, sinekle mücadele kalemlerinin yanına yazılmasada yekün ödemenizi arttırır.
4-Şebekeye güvenemediğinden yetkililer suyu basınçla değil, oluruyla yüksek kesim ve katlara çıkmasını bekler (yoksa yeni parkelenmiş yolların altından yeni kaynak sularımız dışarı fışkırır). Bu durumda yüksek katlı binaların üst katları bol bol çeşmelerini açtıklarında TISS sesi ve hava alır. Bu durumdaki mağdur vatandaşlarımıza tavsiyem su sayaçlarını sıkıca kapatmalarıdır. Yoksa duyduğunuz TISS sayaçınızı döndürmeye devam etmektedir. Ve siz fatıra elinize geldiğinde akçayan çeşmeye gelen su faturasını ağzınız açık incelersiniz.
5-İlçemizde iki ayaklı 500 tonluk depo var. Bunlara 4 pompa su basıyor. 1 tanede yine Ünver döneminde yapılan 2 havuzlu, 3000 tonluk GÖMME depo mevcut. Bunların dışında benim bildiğim en az 6 tane daha 4’lük pompa var (Torbalı Giriş, Otağ Yapı, Erenler Mah., İtfaye, 7 Eylül İlkokulu, Koruluk). Depoları olmadığına göre bunlar şebekeye nasıl su veriyordur sizce? Uzmanlık sorusu değil canım. Bu yazıyı okuma beceriniz varsa cevabı bilmeniz lazım!
6-Depo olmadan direkt şebekeye su basan düzeneklerde klorlama yapılsada sağlıklı olmamaktadır. Üstelik depo ve su havuzlarında çökerek şebekeye akan su burada yer aldından emildiği orjinal haliyle yani toprak ve kumla şebekeye dahil olur. Bu kum daha sonra şebekenin alcak olan yerlerinde çöküntülerle çamur olur ve borularda su akışkanlığını yavaşlatır.

Daha devam etmek isterdim ama yerim kalmadı! Bu konuya hem küresel ısınma; http://cenksarigol.blogspot.com/2007/06/kresel-sulama.html hemde Sular Değişti http://cenksarigol.blogspot.com/2008/05/sular-deiti.html isimli yazılarımızda değinmiştik. Bir sonraki yazıya belki, bir sonraki yaz mevsimi muhakkak bu konuya tekrar döneceğiz. Ben her zaman söylerin İsmail Uygur’u bir siyasetçi olarak takdir etmemek İMKANSIZ!
Bu arada Küresel Isınma ve suyu israf etmeden kullanma üzerine bazı tavsiyelerimizi daha önce yazmıştık http://cenksarigol.blogspot.com/2007/06/kresel-isnma-ve-yapabileceklerimiz.html küçük önlemlerle su israfının bir miktar önüne geçebiliriz.

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.