20 Haziran 2008

Teyzanam (Teyzeannem)

Teyzanam (Teyzeannem)

Üç Frenk Havası
“...Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için
çünkü mahvına sebeb nihayet bir sinektirama Fanya Kaplan
nasıl öldü diye sorarsak sanırım
işimiz fazlasıyla ciddileşir.
Bize ne başkasının ölümünden demeyiz
çünkü başka insanların ölümüen gizli mesleğidir hepimizin
başka ölümler çeker bizive bazen başkaları
ölümü çeker bizim için.
Ölümle şaka olmaz diyenlerkıyasıya yanıldılar bu çağda...
kurşuni bir kış denizi kadar biletaraf tutmayan ölüm...”
İsmet Özel’in ErbainŞiirleri (Kırk Ambar)
Hani başka şiirinde;
“...Ölüm gelir, ölüm duygusuna karşı umarsız.
ve zeka babacan tavrı ile tiksinti verir.
söz yavan kardeşlik gayetle tıkız,
öç alınmazsa çocuklar bile birden büyüyebilir...” dediği gibi...

Dün yani Cuma günü Teyzana / deyzana yani Teyzeanne’yi kaybettik. Her ölüm gibi beklenmedik oldu. Çocukluğumun bahçesinde oynayarak geçtiği, bana en güzel ve lezzetli pirinç pilavını yapan, üstüne kendi elleriyle o an dövdüğü keskin kokulu karabilerle servis eden deyzanam.

O anneannemlerin en büyüğüydü. Çocuğu olmadı hiç. Olmadı ama 19 yeğeni vardı, 46 da yeğenin çocukları ve hepsinin anası, teyzanasıydı. Meslek sahibiydi. Bir beldede pek görülmeyen şekilde yıllarca kadın terziliği yaptı. “Gençliğimde kardeşlerim güneş altında tütün kırarken beni o emekleri ile Tire’ye kursa gönderdiler” diye terziliği bırakana kadar tüm kardeşlerinin ve ailedeki kızların şalvarlarını, podyalarını, peştemallarını, zıbınlarını bedava dikti. Hiçbir ısrar onu bu vefa ödeme ısrarından vazgeçirmedi. Hatta tüm kardeşleri tarlaya götürmedikleri çocukları onun avlusuna bırakırdı. Eniştem Alemmininde (Ali Emmi) hem muhtarlık hem bakkallık yapıyor olması bu rahatlığı fazlasıyla verirdi ona. Çocuğu olmayan bir anadolu kadının avlulara sığmayan çocuklar büyüttüğü bir hikaye bu anlattığım. Bana “Uysal davın avacında garip guşum” (uysal dağın ağacında garip kuşum) derdi. Daha bir garip oldum be teyzanam!

Hep dularında ettiği gibi “Allah yatırmadan, ele güne muhtaç etmeden 3 gün yatak 4’cü gün toprak, alsın canımı” Yakarışına bir Cuma gecesi cevap verdi Rabbim Azraille...

Üzülüyorum evet çok üzülüyorum. Bir nesil kıymetini bilmeden gidiyor, biz haylaz öğrenciler dizleri dibindeki tedrisattan yeteri kadar yararlanmadan göçüyorlar. Bir dua edenim azaldı! Ardından dua etmek elbet mümkün ama kirli dillerimiz, çarpık ağızlarımızla bizim duamız ne ki onlara? Bir köyde doğmuş, büyümüş, komşuyu gözetmiş, kul hakkından sakınmış, namazını, oruçunu tutmuş insanlara dua etmeyi bırakın daha onlardan şefaat dilemeliyiz biz...

Teyzanam anamın, dayımın, benim, kardeşlerimin hatta mahallanin çocuklarının anası... Bizi gene unutma ne olur, bir gün yanına gelende, hesap dürülende "eyidir, iyidir çocuklarım de..."

Allah taksiratını affetsin, hep bize ettiğin dualarda olduğu gibi, “Rabbim iyilere çattırsın, iyilerle yatırsın, iyilerle kaldırsın

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.