8 Ağustos 2007

Yeni Yine Yeniden

Yeni Yine Yeniden
17 ve 18 Mayıs 2006 da yazdığım bir yazıyı tekrar önünüze sunmak isterim. Dikkat şimdi okuyacağınız cümleler bundan 1 yıl 3 ay önce yayımlandı:
Daha önce yazmıştım. Takriben bundan 2-3 ay önce Büyük Torbalı Gazetesinde ‘cumhurbaşkanını bu meclise seçtirmeyecekler’ diye… Üzülerek belirtmeliyim ki senaryolar tek tek devreye sokulmaya başlandı. Cumhurbaşkanlığı Türkiye de yetkileri çok fazla ama sorumluluğu çok az bir makam. Neredeyse yarı başkanlık sistemlerinde olduğu kadar yetkileri var fakat buna karşı önerdiği ya da geri çevirdiği yasaların uygulanamaması-uygulanmasından bir sorumluluk taşımıyor. Emperyalist güçler bu meclisin cumhurbaşkanını belirlemesine müsaade etmeyecekler. Zira şimdi görevde ki milletvekilleri CHP ve Ak Parti olarak 1 Mart teskeresine “hayır” dedi. Öyleyse bunların seçeceği ve içlerinden çıkaracağı bir cumhurbaşkanı emperyalistlere bir hayır getirmez!
Olası bir İran-Suriye-K.Irak harekâtı üstünde düşünürseniz cumhurbaşkanı seçimi çok önemli çünkü cumhurun başı aynı zamanda ordunun yani genelkurmayın başıdır. Artık bu meclisin cumhurbaşkanını belirlememesi için erken seçim, cumhurbaşkanının istifası, muhalefetin istifası ile cumhurbaşkanını bu meclisin seçmesi önlenmeye çalışılacaktır.
Muhalefetin telaşını anlamak mümkün değil. Anayasaya göre cumhurbaşkanını nasıl seçileceği belli… Yok “genel seçime 6 ay kala seçilecek cumhurbaşkanı meşru olmaz” yok, “% 34 oyla iktidar olan bir partinin seçtiği yasal olmaz” ne garabet şey bunlar. Ne yani cumhurbaşkanının kim olacağına % 20’lerin altına düşmeye devam eden bir parti mi karar verecek? % 34 Türkiye de bir iktidar partisi için çok yüksek bir oy oranıdır ve seçmeye yetiyorsa cumhurbaşkanını da seçer. İleri de Hikmet Çetin’in Cumhurbaşkanlığını gündeme getirecekler. Siz Afganistan da ki görevinin niçin uzatıldığını ve durmadan bir ödül verilmesinin sebebini ne sanıyorsunuz? Hele bir seçim yaklaşsın görevinden ayrılırken ne şaşalı törenler yapılacak ve televizyonlarda-gazetelerde günlerce gündem olacak göreceksiniz.
Eğer Hikmet Çetin olmazsa Ak Parti içinde muteber statüsü verilen Abdullatif Şener, Vecdi Gönül, Nevzat Yaltıntaş üzerinden umutlar sürdürülecek ama R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül, gibi isimlere kesinlikle yol verilmemeye çalışılacak. ”

Dikkat edin bunları 1 yıl 3 ay önce yazmışım. Yani daha ortada c.başı tartışmaları yok! Öngörülerimin çıkmasını yazmaya kalksam yerimde saymam gerekecek! Çünkü hep onları ele almaktan yeni yazmaya fırsatım olmayacak bu yüzden güncel konuları yorumlamaktan bigane kalacağız! Fakat insan yinede en azından okuyucusundan bunları fark etmesini, bunları ifade ettiği tanıdık ve çevresinden “ya kardeş sen söylemiştin” türü okşayıcı sözler beklemiyor değil! En azından gazetenin arşivi var.
Evet bu 22 Temmuz genel seçimleri ile eski olan meclise C.başını seçtirmediler. Tayip Erdoğan’a kafadan karşı çıktılar, Bülent Arınç’ı ise zaten kara listeye aldıklarını çok önceden söylemişlerdi. A.Latif Şener için önce ‘olur’ sonra ‘olmaz’ dediler. Vecdi Gönül’e ise hep hasır altında ‘çıkarında bir düşünelim, bizim için ehven-i şer’ gözüyle baktılar.
Hikmet Çetin bizim daha Afganistan da NATO Koordinatörü olarak görevliyken dile getirdiğimiz, ‘c.başı seçim sürecinde derin devletin adayı olacak’ sözümüzü doğrular nitelikte kamuoyuna sunuldu. Hakkında anketler yapıldı. Köşe yazarları gündeme getirdi. Ben o yazılarımda ‘derin devletin adayı olacak’ demiştim ama seçileceğini kesinlikle söylemedim. Bazı kendini hala solcu sanan halktan kopmuş burjuvalar (aslında en güzel tabir Levent Solbaş’ındır: ‘tatlı su sosyalistleri’) Hikmet Çetin isminin üstüne abandı. Zaten daha önceden ‘c.başı meclis dışından olsun’ diyorlardı. Neymiş A.Necdet Sezer gibi tarafsız bir c.başı olurmuş! Ya bu hükümet Sezer’in taraflılığı konusunu gündemine almıyorsa devlet yönetme sorumluluğundandır. Açtırmayın kutuyu söyletmeyin kötüyü…
Bir de Türk siyasetinin yaşayan en silik genel başkanı var. O da ‘uzlaşı’ istiyormuş. Bahsettiğim ikinci Sezer yani DSP Genel bşk. da kendince fikirdaşı solcu Eskişehir Belediye Bşk. Yılmaz Büyükerşen’i aday göstermekten bahsediyor. Bu ülkede nedense üzerinde uzlaşılacak makul isimler hep tescilli solcu olursa makbul! Hikmet Çetin hayatı boyunca sol çizgide kalmış, SHP, CHP’de üst düzey yönetici, bakanlıklar yapmış ama tarafsız! A.Gül taraflı! Yesinler sizin öngörülerinizi… Daha elhemi ise Abdullah Gül için Amerikancı (haşa ABDullah) suçlamalarında bulunanlar iş Hikmet Çetin'e gelince 'tarafsız, milli, Hikmet abi' gibi bizden tabirler kullanıyor. Demek A.GÜL Amerikancı ama yıllarca Afganistan da NATO ve ABD güçlerinin Koordinatörlüğünü yapan Hikmet Çetin değil ha? ha ha hah vallahi ağzımla gülüyorum.
Silik genel başkan hadi Büyükerşen’i 13 vekilinizle aday gösterinde göreyim. C.başı seçiminde asıl olan adayın meclis içinden çıkmasıdır. O yüzden bir milletvekilini aday göstermek için 20, dışardan birisinin aday olabilmesi için 110 milletvekilinin imzalı önerisi gerekir. Sezer soy isminde ki sıfatı taşımıyor! Adındakini de size bırakıyorum. Baksanıza 13 vekille meclis dışından birini c.başı adayı gösterecekmiş!
Dün ‘uzlaşı’ isteyenler gene aynı yerde, demokraside en büyük uzlaşı seçimdir. Halk size şaplak felan atmadı kocaman bir Osmanlı Tokadı yediniz. Hala aklınız başınıza gelmediyse bence boşuna uğraşmayın, bu tokat onu öyle dağıtmıştır ki artık toplayamazsınız. En iyisi biz sizi bu halinizle kabul edip, uzlaşalım gitsin.
Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.