20 Ağustos 2007

Olmadı SMS Çekeriz!

Olmadı SMS Çekeriz!
Ülkemizde kullanılabilir su kaynaklarının %10’u Kentsel tüketimde yani içme ve kullanma suyu olarak, %18’i Sanayi sektöründe kullanılır. Geriye kalan %72’i ise Tarımsal Sulamada kullanılır. Küresel ısınmanın getireceği zorluklar uzun yıllardır tartışılıyor, eskiler çoğunlukla “mevsimler dönüyor” dediler küçük değişiklere ama bu yıl köylüden kentlisine herkes bu küresel ısınmanın etkilerini kılcal damarlarından fışkıran terlere kadar hissetti.
Bu arada başkentte siyasi zaferlere imza atan, % 65 gibi bir oy çokluğu ile seçilen Melih Gökçek gibi belediye başkanlarının çuvalladıkları görüldü. “ALLAH su vermedi, biz ne yapalım? Başkan ne yapsın?” türü komik gerekçeler ileri süren zerzevat takımına, sadece “ALLAH akıl vermiş ama sen ne yapıyorsun?” demekten başka cevap bulamıyorum. Bereket bahşedilen aklı mazeret üretmek için kullanıyorlar da paslanmıyor! Mayıs ayında yazdığım bir internet sitesinde “Ağustos başında susuzluktan kavrulacağız. Mevcut başkanlar tv programlarında halka barajlarda şu kadar suyumuz var, günlük tüketimimiz bu kadar, bölersek kışa kadar su sıkıntımız yok diyor. Oysa hiçbirisi sözü edilen aşırı sıcakların buharlaşma oranlarına etkisini, aşırı sıcaklarda artacak su tüketiminin arttıracağı günlük tüketimi istatistiklerine yansıtmamış. Dolayısı ile susuz yaz’a hazır olun” demişim. Keşke haklı çıkmasaydık…
Bu arada garip kampanyalar ve öneriler geldi etkili ve yetkili çevrelerden. En zıvanadan çıkmışı Gökçek’in, “tatile çıkın, siz çıkmıyorsanız ailenizi gönderin. Memleketinize ana-babanızı ziyarete gidin. Büyükleri ziyaret kültürümüzde, dinimizde çok önemlidir” manasındaki garabetleriydi. ‘Suyumuzu Tasarruflu Kullanalım’ kampanyaları başlatsan resmi ve sivil toplum örgütleri ise ne kadar komik olduklarının farkında bile değiller. Garibi halkımızda bu komikliğe safça kananlarda var. Tasarruf önerileri ilginç, bazıları şunlar:
- Traş olurken, diş fırçalarken muslukları açık bırakmayın,
- Banyo için suyu az tüketen sifonlar kullanın,
- Tuvalet rezervuarlarının içindeki şamandıraya pet şişe geçirin daha az su harcansın,
- Musluk suyu ile araba, halı yıkamayın,
- Çamaşırları ve bulaşıkları ılık suda yıkatın, yeterli çamaşır ve bulaşık birikmeyince makineyi çalıştırmayın vb.
Neresinden tutarsın bunları? Düzenli diş fırçalama ortalaması en eğitimlilerinde bile % 35’i bulmayan, kirli sakalla dolaşmayı delikanlılıktan sayan, banyo adeti pek olmayan, parfümü ter kokusunu bastırmak için kullanılan bir şey bilen, tuvaletleri genelde nasıl bulurlarsa bulsunlar ettikleri gibi bırakmak gibi bir adet edinen aziz milletime siz musluk suyundan başka bir halı ve araba yıkayacakları su kaynağı gösterdiniz mi ki? Çamaşır ve bulaşık makinelerinin yurdumun doğusunda kullanım oranı nedir? Böyle bir çağrı yaparken bu makineleri üretenleri, onların AR-GE bölümlerini hesaba katmak daha doğru olmaz mı? Sorularını sormayalım kafalar karışır. Lakin bu komik önerileri üretenler hakikaten bu halkı tanımaktan aciz olduklarından tasarruf beklentileri hoş bir seda olarak kalacaktır. Yoksa zaten haftada en fazla 2 kez traş olan ve yıkanan, tuvaletten çıkarken sifon ve fırça kullanmayı gerekli görmeyen bir millete bunlardan ‘su tasarruf et’ demek, “saç-sakal birbirine karışmadan kesme, 5 metre ötendeki ter kokunu duymuyorsa yıkanmana gerek yok, pislik hela kapının altından sızmadığı sürece su dökmene gerek yok” demek değil midir?
Gelelim işin can alıcı yanına: sadece tarımsal sulamada kullanılan suyun % 50’sinde damlama sulama yöntemine geçilmesi, genelde %10 tasarruf sağlar. Elbette Konya Ovasında kullanılan suyun kentsel tüketime yansıması uzun olacaktır. Gayretkeş ve çalışkan belediye başkanlarımız ve onların gözdeleri garip öneriler getireceklerine neredeyse içme ve kullanma suyu olarak evlerimizde akan sularla aynı kaynakları tüketen sanayide kullanılan suyu yani toplamın %18’ini ve evsel kullanımın yani toplamın %10’unu arıtma tesislerinde toplayıp tekrar kullanılabilir hale getirirse en hızlı çözüme kavuşuruz. Elbette bu sorumluluğu almak zor olduğundan sayın yöneticilerimizin yellemeleri vatandaşa ‘tasarruf yapın’ demeye yetecek kadar sıkıyor.
Kısa ve acil çözüm aslında basit: evsel kullanılan %10 + sanayide kullanılan %18 = %28 eder. Bunun sadece yarısını rafine edip tekrar kullanılabilir hale getirmek, %14’lük bir tasarruf sağlar. Ama ne gerek var değil mi? Siz vatandaşın üstüne atın topu, oysa %10’dan %20’lik bir tasarruf sağlasanız bu toplamda %2 eder. Nerde %14, nerde %2? Gel de anlat bunu… Aslında bu halkımızın çok da umurunda değil! Hatta Avrupada günlük kişi başına düşen su tüketimi 450 lt. ike bu ülkemizde 210 lt.’dir. Yani gelişmişlik birazda kullandığınız su miktarı ile ölçülür. Gerçi bunları bilmeye, dert etmeye ne gerek var siz YAĞMUR’a bir SMS çekin olsun bitsin. Nasılsa dua etmek çağdışı, hatta sorumluluktan kaçmak için halka sunulan bir mama… sizde Yağmur’a bir Armağan SMS gönderin. Oysa babası PTT müdürü neden sms ister anlamadım. Bir PTT müdürüne yakıştıramadım. PTT Müdürü dediğin fax, telgraf çeker, mektup, kartpostal atar, hadi olmadı telefon açar ama SMS de nereden çıktı şimdi? SMS ile Yağmur Dua’sımı olurmuş. Allah ‘Yağmur’ yazıp bilmem kaça gönderene su mu verirmiş! Aklım karıştı ya… galiba Torbalı SMS çekmekten düşünmeye vakit bulamayacak…
Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.