27 Ağustos 2007

C.başı Veda Ederken, Başbakan ve Bekir Coşkun

C.başı Veda Ederken, Başbakan ve Bekir Coşkun


Hürriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun köşesinde birkaç kez, “ben Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığını tanımıyorum. O benim cumhurbaşkanım olamaz. Hiçbir zamanda olmayacak. Ne yapalım 7 yıllı böyle geçireceğiz” ana merkezli ve cümleler kullanarak yazılar kaleme aldı. Başbakan ise bence çok yanlış bir şekilde “Tanımayan çeksin gitsin. Kendi cumhurbaşkanını seçebileceği bir yere iltica etsin” dedi. Hızla tirajları düşen Hürriyet ve Doğan Grubuna bağlı gazeteler olayın üzerine atlayıp, başbakanın sözlerini “artık kendisini ve ekibinden birilerini sevmeyenleri ülkeden kovmaya başladılar. Bunlarda hoşgörü, uzlaşma, eleştiriye tahammül yok” türü yazılarla kendilerince karşı saldırıya başladılar.Bir kere başbakan R.T. Erdoğan’ın yaptığı açıklama yanlış hatta stratejik olarak Bekir Coşkun gibi bir adamı muhatap alarak siyasetende iki kat yanlış. Fakat başbakanın ruh halinin parti içi dengelerden sıkıntıda olduğunu ve bu açıklamasının bunun yansıması olduğunu söyleyebilirim (daha fazla bu konuya girersem yukarıdaki sözümü yemiş olurum ki bu bize yakışmaz). Başbakan sevmeyen değil, tanımayan dedi. Çünkü Uğur Dündar’ın sunduğu programı sonuna kadar izledim. Söz gelimi ben de görev süresi epey zaman önce dolan uzatmalı C.başı Sayın A.N. Sezer’i ilk başlardaki demokratik ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapan açıklamaları hariç sevmedim. Sevemedim. Bunda bir partinin yanlısı görünümü belki etkili olmuştur ama sevmedim işte, tüm benliğimle sevmedim. Ama ona ve işgal ettiği makama saygımı korudum. Hep “C.başkanımız” dedim.Şimdi Bekir Coşkun sevmek değil, tanımamaktan bahsediyor. Bu tanımanın sınırı ne olacak? Abdullah Gül’ün davetlerine, resepsiyonlarına katılmayabilirsin. Ödül verse ret edersin. Peki, tanımadığın makamın onayladığı kanunlara, yönetmeliklere karşı isyan mı edeceksin? Cumhurbaşkanı aynı zamanda Ordunun en üst rütbeli komutanıdır. Seferberlik ilan ederse askerden mi kaçacaksın? Doğan Medyası bunları görmezden geliyor. AKP’ye oy veren hatta CHP’ye oy vermeyenleri de katabiliriz. “göbeğini kaşıyan adamlar, bidon kafalılar” diye tanımlayan bu insan değil miydi? Seçiminde 367 şartı aranmadığı için bence şaibeli eski C.başı Süleyman Demirel, “başörtülüler bu şekilde okumak istiyorsa başka ülkeye gitsin. Suudi Arabistan’a gitsinler, İran’a gitsinler mesela” dediğinde, Bekir efendi Demirel’e “onlara şimdi oralara gitmek için deve lazım” diye yazmıştı. O zaman Demirel’e “ya sen nasıl bunları söylersin bu insanlar bizim insanımız. Sen böyle bir yetkiyi nereden alıyorsun?” diye sormadı – sorgulamadı. Başbakan yanlış yaptı. Ama şuan linç kampanyası şeklinde hınçla başbakanı eleştirenler zaten yanlışlarını hiç kabul etmediler. Ne o gün nede bugün. İşte adalet böyle bir şey bir gün herkese lazım oluyor.


Ben Bilmem
“22 Temmuz 2007 Genel Seçimler öncesi siyasi yazılarımız sık sık önünüze geliyordu. Sonrasında bıçak gibi kesildi. Sizde bir seçim değerlendirmesini okumak için bekledim. Cumhurbaşkanlığı sürecini sık sık yazdınız ama yine aynı aktörler aynı tutumlarını sürdürürken bir yazınızı bekledim ama yazmadınız. Sanki kaçak güreşiyorsunuz. Niçin yazmıyorsunuz?” diye sormuş. Hamit Gümüş ve buna benzer e-postalarda Cafer Deliçay, Ali İşler, Hayati Söylemez, Mehmet Kaya, Murat Yeke, Bayram Can, Ahmet Çoban, Serkan Mahmutoğlu, Hüseyin Yıldırım, Atahan Özhan, Adnan Kartal, Salim Aykut eksik olmasınlar. Tespitleri doğru, genel seçimlerden sonra ne bir değerlendirme yazdım nede bu konulara girmek üzere kendimi yordum!
Sebebi ise seçim öncesi özellikle “AKP mevcut oyunu korumayı bırakın 3/1 artıracak…” yazmam üzerine bana gönderilen içi küfürlü postalar. Çoğu da özellikle bana e-posta atmak için uyduruk mail adreslerinden. Kafamı kırmak isteyenden, ayaklarımdan sallandırmayı arzu edene oradan yakası açılmadık küfürler savuranlara kadar. Kısaca AKP %34 2002 Genel Seçimlerdeki oyunu 3/1 arttırır demişim diye ne satılmışlığımız ne dönekliğimiz kalmış. Sonuçta 3/1 oy artırımı ile AKP’yi % 45.5 öngörmüşüm. MHP ise lok diye oturdu dediğim rakama, CHP de yanılmışım zira ben %23 -25 arası bekliyordum. Peki seçim sonuçlandıktan sonra arayan tebrik eden olmadı mı? Elbette oldu. Mesela ilk görüştüğüm Cumhur Eren’di ve “iyi tespit etmişsin kardeşim. Tam dediğin gibi oldu (MHP oy oranını kastederek)” dedi. Sonra Ömer Günaydın ve Bekir Çevik de aradılar. Yeter mi ben yetmeyeceğini düşündüğümden küfürlü mail sayısını takdir edici mail sayısı geçmediği sürece geri adım atmayacağım. En azından bu gazetede… Seçim değerlendirmeleri yaptım ama internette yazdığım sitelerde.
Bunca hakaret ve küfrü edenlerin yüzü azıcık kızarmış mıdır? Seçim sonuçlarından sonra bilmem! BENİM ONLAR ADINA BİLE ÜZÜLDÜĞÜMÜ BİLMELERİNİ İSTERİM. Yani işin aslı bu sevgili ve ilgili okurlar.


Köşede ki Resmim
Bazı okurlarda maillerinde özellikle beni uzaktan da olsa tanıyanlar resmimi niye değiştirmediğimi soruyorlar. Çok genç fotoğrafımı koymamın sebebini soruyorlar. Aslında çok genç bir fotoğrafım değil bu. 2004 sonlarında nikah için çektirdiğim fotoğraf yani daha 3 yıllık. Elbette insan değişiyor. Fakat beni fotoğrafıma bakarak, okuyan varsa “okumayın kardeşim” gidin ‘Hülyaca Dergisi’ alın Avşar kızına baka baka onu okuyun. Benim okuyucuya sunduğum fikirlerim, görüşlerim yoksa fiziki durumum değil.
Devlet Kafa Kâğıdın da bile 10 yılda bir fotoğrafın değiştirilmesini zorunlu kılıyor. Evlilikle birlikte değiştirdiğim Kafa Kâğıdı fotoğrafımı değiştirme zamanında söz bunu da değiştireceğim. Kaldı ki Hasan Cemal’den Engin Ardıç’a birçok yazar 10 yıllardır aynı fotoğraflarını kullanır. Biz haber yazmıyoruz ki her gün değişik fotoğraf koyalım köşemize. Köşede aslolan fikirdir. Onun için bu fotoğrafa uzun süre katlanmak gerekecek. Ben böyle tipsiz bir adamı okumam diyenler zaten hiç okumasın ama okumadan da edemeyenler varsa elleriyle fotoğrafı kapatarak okuyabilirler. Tabii bu seçeneklerden sadece birisidir.


Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.