31 Ekim 2008

Torbalı Küçükmenderes


Torbalı Küçükmenderes

23 Ekim 2008 Perşembe günü Mustafa Yetkil Hocam çok güzel bir konu işledi. Tarımsal alanlarımızın yok olması ve kent kimliği üzerine,
“Torbalı bir tarım kenti mi? Evet 18 bin dekar tarım alanının ortasında ‘Adam diksen biter!’ Denilen bu topraklarda beton yığınları yükseliyor, kent bitiyor. Oysa bağlık, bahçelik binlerce dönüm bitek arazi imara açılmayıp tarımsal üretimde kullanılabilirdi. Kıraç yerlere; Özbey, Gurgur dağı yamaçlarına ya da Kabacakırına uydu kent-ler kurulabilir, yerel hizmetler götürülebilirdi. Belki de Çelvik ve Fetrek çayları bu kadar çabuk kirlenip kurumaz az da olsa akardı. Sularımız kirlenmezdi. Biz verimli top-rakları yok ettik. Oysa toprağın oluşumu bir milyon yıl gerektiriyor...” Toprak bulaşıklığı herkeste Adem Babamızın mayasından beri var. O(cc) insanı balçık ve kan pıltısından yarattı. Lakin Mustafa Yetkil, Ertan Ünver ve bizde sanırım bulaşıklıktan fazla olarak toprakla oynaşlığımızında olması hassasiyetimizi arttırıyor.
Zamanın başbakanı sayın Süleyman Demirel’e atfedilen bir olay duymuştum. 8 Ağustos 1990'da İzmir Torbalı'da Philip Morris - Sabancı Holding birlikteliğiyle kurulan sigara fabrikası açılışında yanındaki yabancı heyete döner ve hemen karşıdaki Opel Otomobil fabrikasınıda göstererek, “Artık patates tarlalarında araba üreten bir ülkeyiz” der. Yabancı heyet içinde bulunan Japon Mühendis Demirel’e “Yakın bir gelecekte fabrika bahçelerinde patates üretmek zorunda kalabilirsiniz” cevabını verir!
Dünyada olduğu gibi ülkemizdede Allah vergisi tarım alanları vardır. Anadoluda Çukurova ile Küçük ve Büyük Menderes Ovaları bunlardandır. En büyük özellikleri, dağların denize paralel değil, dik olarak dizilmeleri ve denizden gelen nemli ılıman havanın iç kesimlere kadar yayılması yanında ovaların zengin alüvyon taşıyan nehir ve çaylarla beslenmesidir. Torbalı Küçükmenderes Ovası ve nehrinin havzasında yer alır. Tarihe baktığımızda medeniyet hep bu verimli topraklar üzerinde gelişmiş,en büyük savaşlar bu toprakların ele geçirilmesi için yapılmıştır.
Dünyada böyle belli başlı medeniyet alanlarını incelersek bu gerçek daha çok belirginleşir. Mısır / Nil Nehri ve çevresi, Hindistanda / Ganj, İtalya / Arno (Po Ovası), Fransa / Sen, Danube/ Almanya, Balkanlarda / Tuna ve Meriç, Ortadoğuda / Fırat ve Dicle, Ortaasya / Amuderya (Ceyhun), Congo / Orta Afrika, Darling / Avustralya, Yangtze / Çin, Volga / Rusya vb. Amerika keşfedildiğindede farklı olmadığı görülmüş ve farklı olmamıştır, eski kıta sakinleri Astekler nasıl zengin nehir yatakları (Amazon ve Mississippi) ve çevresinde medeniyetlerini şekillendirdiyse, yeni gelen İspanyol, Portekiz ve Angro Saksonlarda farklı davranmamışlardır.
Özelde Torbalı ve çevresel Küçükmenderes Ovasına baktığımızda bize bahşedilen bu güzelim ve sınırlı zengi tarım alanlarını nasıl tarumar ettiğimizi görebiliriz. Ovanıza ismini veren nehir kurumadan önce onu besleyen yüzlerse çay ve küçük derenin kuruduğunu gördük. Uzak bir geçmiş değil bu... Ben yüzmeyi Aslanlar Köyü’nün İkili Deresinde, o zaman faal olan su değirmenin su havzasında öğrenip, Moskof Çayı (Çevlik Çayı)’nda pekiştirdim. Aslanlar ve Taşkesik Balık Dağı mevkii kanallarının bentlerinde hem yüzer hem balık avlardık. 20 senede herşey tarih oldu! Sebeplerini düşünmeden ve fütursuzca sanayileşme ve kentleşmeye devam edersek, sularımızı kaybettiğimiz gibi soluduğumuz havayı kaybedeceğimizde korkuyorum.
Tarımsal değerlerimizin farkına varmazsak yazık oldu ve dahada olacak. Ovamıza artık sanayi kurulmamalıdır! Tarıma dayalı sanayi dışında fabrikasyona izin verilmemeli... Onlarda tarım arazilerinden çok, tarıma elverişli olmayan dağlık alanlara kaydırılmalıdır. Hatta köy ve beldelerimizde yeni konut iznini gözden geçirmek gibi radikal kararlar alınsa yeridir. Köy ve belde yerleşimleri genişlemekten çok yükselmeli. Yani 2-3 katlı evler tercih edilmelidir. Gıda ve su geleceğin en büyük problemi olacak. Tüm bilimsel göstergeler, öngörüler bunu işaret ediyor.
Torbalı için Kabaçakırı bu yüzden bir kırılma noktasıdır. Ya bu gidişi arsızca devam ettirip, bize bahşedilenleri hoyratca tüketeceğiz yada kıymet bilen, gelecek neslini düşünen vatandaşlar olacağız. İşsizlik çok kötü. İyi bilirim. Fakat sanılmasın ki Kabaçakırına kurulacak OSB ile binlerce Torbalılı işsizlikten kurtulacak... Bunca fabrikaya rağmen nasıl işsizlik bitmediyse gene devam edecek! Yeniköy ve Özbeyden en fazla 7-8 kişi ağır işçi olarak çalışma imkanı bulabilir. Eh onunada bugüne kadar olduğu gibi bizim köylümüz razı olmaz. Ele hamal olacağına kendi tarlasına maraba olur!
Yetkili ve etkililerimiz eğer Osb’yi gerçekten işsizliğe merhem olacak, azaltacak diye istiyorsa Kabaçakırı arazisini Ahmetli, Yeniköy ve Özbeyli topraksız çiftçiye versinler veya çok düşük icarla kiralasınlar. İnanın OSB ile gelecek istihdamdan çok daha fazlası gerçekleşir.

Cenk SARIGÖL

1 yorum:

  1. çok doğru tespitler dünyanın en verimli ovasını beton yığınlarıyla doldurduk.

    YanıtlaSil

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.