29 Mart 2008

Merkez Medya ve MHP

Her ne kadar milleti büsbütün balık hafızalı zanneden DOĞAN Grubu dışı kalemşörlere ve Emin Çölaşan’a göre Aydın Doğan sahipli medya AKP iktidarına her daim ve fırsatta desteklediği yalanı söylensede durum öyle değildir. Bazı özelleştirme ihaleleri öncesi müthiş övgüler ve bazı ihaleler sonrası yersiz yermeleri saymazsak kazın ayağı öyle değil. 22 Temmuz Genel Seçimleri öncesi DYP+Anap ve CHP+DSP seçim ittifakı yada birleşmesi yönünde nasıl baskı yapıldığı, yapay gündemler oluşturulduğunu biliyoruz. Merkez sağ da umduğunu bulamayan derin medya, merkez solda en azından seçim ittifakında başarılı oldu. Merkez sağdaki yokoluş karşısında hemen devreye B planı sokuldu! “sağcıysan MHP’ye solcu isen CHP’ye oy ver” nerdeyse tüm seçmene ezberletilerek, yönlendirilmeye çalışıldı.

Erzurum’da ip atma hadisesi ve şehit cenazelerinde çıkarılan siyasi bulaşıklık olmasa MHP’nin daha fazla oy alacağını düşünüyorum. Ne yazıkki şehit cenazelerinde yapılan taşkınlıklar tamamen MHP Gençliğine yamanmaya çalışıldı. Örneğin: Manisa’da bir şehit cenazesinde protestoyu meclis başkanı Bülent Arınç’a hakarete vardıran kitlenin, polis kamera görüntüleriyle tespit edilip, mahkemeye çıkarıldıklarında görüldüki bunlar İzmir CHP Gençlik Kolları mensuplarıydı. Üstelik şehidin cenaze törenine İzmir Büyükşehir Bld. Araçları ile getirilmişlerdi. O günlerde İlhan Selçuk ve Hıncal Uluç gibi kişiler için MHP köşelerine sığmıyordu. MHP’yi medya ve köşe yazıları ile kategorize, kanileze edeceklerini sandılar. Devlet Bahçeli’yi Ortadoğu Gazetesinden takip edenler bilir, genel seçim öncesi Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tutumlarından dolayı CHP ve o zamanın merkez sağ partileri DYP ve Anap’a ağır eleştiriler yöneltmişti.

2007 Genel Seçimleri sonrası gerek Cumhurbaşkanlığı meselesinin aşılmasında, gerekse ülkenin hukuksuzluğa kaymasını önlemek adına sorumlu, devlet ahlakına yakışan bir tutumla, bence kendi hatasını (A. N. Sezer’in seçilmesi) telafi etti. Zaten siyaset aklının gereği buydu. Yapılan anketler AKP seçmeninin %25’lik kesiminin ikinci tercihinin MHP olacağı yönünde sonuçlar vermiş. Başörtüsü krizi bir turnaSOL kağıdı gibi işlevi gördü. AKP ile çatıştırılarak ortaya çıkacak durumdan nemalanmayı, umanlar yanıldı. MHP bu oyuna gelmedi. Şimdi bir iddiam var: “Bugün seçim olsa Milliyetçi Hareket Partisi ana muhalefettir.

CHP delege ve üyeleri tarafından, kendi memleketinde “Faşist Baykal” diye yuhalanan, ana muhalefet lideri ve partisinin oyunu arttırdığını düşünen varsa beri gelsin! Merhum Bülent Ecevit tarafından sık sık dile getirilen NATO hediyesi Kontra-Gerilla diğer ismi ile Gladio çökertiliyor ama ana muhalefette hiç tık yok. Varsa yoksa başörtüsü... Çankayada Türban olurmuymuş? Ya kardeşim bırakın başörtüsü, Türbanı Çankaya ve Cumhurbaşkanlığı makamında çarşaf vardı. Hemde üzerine atarak, yasaklamaya çalıştığınız Gazi Mustafa Kemal ve zevceleri ...

Hınçal Uluç ve İlhan Selçuk MHP’ye desteklerini çekmişler, şimdilerde hakaret olarak algılanabilecek şeyler yazıyorlar. Hani bizim kamyoncular karasörlerin arkalarına özlü sözler yazarlar. Geçende denk geldi aynen şöyleydi: “Duanla yaşamıyorum ki, bedduanla öleyim!Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD), üniversitelerde türbanın serbest bırakılması konusunda Ak Parti ile birlikte hareket eden MHP’yi protesto etmek için MHP Genel Merkezi’nin önüne siyah çelenk bırakıp MHP’yi kınayan bir bildiri dağıtmak isteyince partililer, emekli paşalara “Sayın komutanlarımız bu çelengin yeri burası değil, DTP ve PKK olmalıydı. Meraklanmayın biz cumhuriyete sahip çıkarız” diye tepki göstermişti. Haberde bu olay ana hatlarıyla böyle verilmiş. Ancak manşet ve haberde kullanılan fotoğraf, haberin bu anlatımından oldukça farklı ve manipüle ediciydi. İlk sayfada verilen algı, azgın ve kavgacı milliyetçilerin askerlere saldırdığı yönünde. Haberin sunum sekli, amacını da ele veriyor. Zira haberin ilk cümlesi “Türban, MHP’nin askerle arasını açtı...” şeklinde.

Haberde MHP’nin askerle çatışma psikolojisi oluşturarak, MHP’nin ordu içinde “ötelenen” bir parti konumuna düştüğü yansıtılmaya çalışılıyordu. Birkaç gün sonra TESUD bir açıklama yaptı. Fakat bu bildiri “Ülkücüler Paşa Kovaladı” yalanı kadar yankı uyandırmadı. TESUD, MHP Genel Merkezi önünde hiçbir mensuplarının sözlü ya da fiziksel saldırıya uğramadığını, sadece koydukları siyah çelengin parçalandığı belirtilmesine rağmen, kamuoyunun aklında “türban için askere bile kafa tutan saldırgan ülkücüler” imajı bırakıldı.

İşin en ilginç tarafı, olaylardan çok değil iki üç gün önce MHP lideri Bahçeli, başörtü desteğinin halka anlatılmasını ve emekli ordu mensuplarını kastederek, milliyetçiler üzerinden populizmyapmalarına müsaade edilmemesini isteyen, genelge ile uyarıda bulunmuştu. Bahçeli, adeta TESUD olayını önceden görmüş gibi provokasyonlara karşı partililerin ve kamuoyunun dikkatini çekmişti.

MHP’de Türban İstifaları”: Şok... Şok... Şok... Flaş... Flaş... Flaş... anonslarıyla verilen haberin de tümüyle yalandan müteşekkil olduğu hemen ortaya çıktı. Zira haberde MHP İzmir - Narlıdere İlçe Bşk. Ahmet Kara’nın ve bazı partililerin istifa ettiği söyleniyordu, oysa MHP İzmir il bşk. Müsavvat Dervişoğlu yaptığı açıklamadaBizim Narlıdere'de ilçe başkanımız, ilçe yönetim kurulumuz ve hatta ilçe başkanlığı binamız bile yoktur.” diyor ve ekliyordu: “Bazı merkezlerden aldıkları talimatlarla MHP’de zaafiyet yaratacaklarını düşünenlere gülmekten başka bir şey yapamayız.” Üstelik, bu haberlerin yalan olduğuna dair açıklamaların bile sümen altı edilmesi, MHP üzerinden yürütülen psikolojik harekatın boyutları hakkında bir fikir verebilir.

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.