12 Kasım 2007

K.Irak’a Operasyon

K.Irak’a Operasyon


Haftabaşı SETA’nın (Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) davetlisi olarak "Sınır Ötesi Harekat ve Milli Güvenlik Sorunu" konulu katılımcıları sınırlı tutulan bir toplantıya katıldım. Konuşmacılar USAK (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu) Bşk. Dr. Sedat Laçiner ve Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi İsmail Küçükkaya idi. Paneli SETA’nın değerli yöneticilerinden Dr. İbrahim Kalın yönetti. Son günlerde sanki toplumsal bir akıl tutulmuşluk sürecine girmişçesine sivil toplum kuruluşlarından, siyasi partilere, sendika başkanlarından kahve müdavimlerine kadar herkesin “K.Irak’a girip Pkk’yı bitirmeliyiz. Gerekirse ABD ile çatışırız. Barzani’nin defterini dürüp, çatısını başına geçirmeliyiz” türü akla ziyan söylemlere karşı bu toplantıya katılmak fevkalade aydınlatıcı oldu. İlk söz alan Laçiner oldu ve, “Kuzey Irak'a bir operasyon yapılacak olsa dahi bunun bir kasap yaklaşımıyla değil, bir cerrah inceliğiyle yapılması gerektiğini ifade etti. BARZANİ 1990'LARDA PKK İLE KURŞUN KURŞUNA ÇATIŞTI. (çoğu zaman yaralıları bizim askerimiz tarafından Türkiye’ye getirildi tedavileri yapılıp gönderildi).” Uluslararası hukukta "sınırötesi operasyon" gibi bir kavramın bulunmadığını belirten Laçiner "Sıcak takip diye bir kavram var. Bu da açık denizlerle ilgili. Bunda bile başka bir ülkenin sınırına giremezsiniz. Ancak ikili anlaşmanız varsa bu olabilir. Bizim Irak'la böyle bir anlaşmamız yok. 1930'lu yıllarda böyle bir anlaşmamız vardı. Bu anlaşmaya göre 75 km.'lik bir alana kadar girilebiliyordu. Bu anlaşma rejim aleyhtarı faaliyetler için kullanılıyordu. Sonra 1984 yılında Saddam Hüseyin ile bir anlaşma imzalandı. O da PKK'ye yönelikti. Ancak bu anlaşma Saddam Hüseyin'e de Türkiye'ye girme yetkisi veriyordu. Biz bu yetkiyi kullanarak Irak içerisinde operasyonlar yaptık. Ancak Türkiye süre sonunda bu anlaşmayı uzatmak istemedi. Türkiye Kürtleri korumak amacıyla böyle bir anlaşmayı uzatmadı." dedi. Körfez operasyonu sonrasında Kuzey Irak'ın hukuksuz bir alana dönüştüğünün altını çizen Sedat Laçiner "Türkiye'nin Kuzey Irak'a 24 kadar irili ufaklı operasyon yaptı. ABD'nin çoğunlukla bunları anlayışla karşıladı. AB biraz daha sert açıklamalarda bulundu. Türkiye, bu operasyonlarda yerel destek buldu. Barzani bazı yerlerde PKK ile kurşun kurşuna sıcak çatışmaya girdi. Çatışmaya girmediği bölgelerde ise Barzani birlikleri Türkiye'ye istihbarat desteği verdi. Böyleye yerel halk bu operasyonlardan zarar görmedi" dedi.
Daha önce yapılan 24 irili ufaklı operasyonun sonuçlarını değerlendiren Laçiner bu operasyonlara dair rakamların çelişkili olduğunu belirtti. Kimi kaynaklara göre bu rakamın 1500 olduğu kimilerine göre ise 500 olduğunu belirten Laçiner, "Ne kadar randıman alındığı belli değildir" dedi. Operasyonlar sonrasında PKK terörünün azaldığını tespit edemediğini belirten Laçiner "PKK, Öcalan paketlenip bizlere teslim edilince büyük güç kaybetmişti. PKK, Terörist bulamıyor. Kamplarda bıkkınlık var. 13-14 yaşlarındaki çocukların kamplardaki sayısal büyüklüğü fazladır. PJAK'a rağmen PKK'nın Kuzey Irak'taki sayısı 3500'dür. türkiye'den terörist gelmediği için Suriye'nin PKK içindeki etkisi ve dolaysıyla gayri müslim unsurların ağırlığı artmaktadır.”
Önceki operasyon dönemlerine bakıldığında, bu dönemde büyük bir gariplik yaşandığını belirten Laçiner "Tüm dünyayı karşımıza almış gibiyiz. Türkiye operasyon sahfasına biraz garip girdi. Daha önceki operasyonlarda görülen 3-5 aylık hazırlığı bu operasyonda göremiyoruz. Bir sınır hareketliliği var ama bu sınırdan 80-90 km. içeri girecek türden bir hazırlık değildir. Bir diğer nokta önceki operasyonların aksine Türkiye bu dönemde düşman cephesini azaltma yoluna gitmedi. Önce Barzani ve Talabani'ye terörist dedik. Sonra Irak bir şey yapmıyor dedik. Düşman sayısını dörde çıkardık. Türkiye bunlarla da kalmadı. Bazı AB üyelerini suçladı. Ve son olarak da ‘Ben Barzaniye bakmam, onu konuşturana bakarım (ABD)’ diyerek düşman sayısını iyice arttırdık."

PKK STRATEJİ DEĞİŞTİRDİ
Laçiner "14-15 PKK'lının bir arada bulunması Türkiye sınırları içinde bile artık gerçekleşmiyor. Üçerli ve dörderli geziyorlar. Strateji değişlikliği eşeğe yüklenen bombalarla karakola saldırılması veya bir arabaya yüklenen bombaların asker lojmanlarına yöneltilmesinde görülebilmektedir. Kandil ve bir iki kamp dışında 300-500 teröristi Irak'ta bile bir arada bulamazsınız." dedi.
Peki bu sınırötesi operasyon haberlerinin amacı ne şeklindeki soruya ise Laçiner "İç politika tartışmaları hiçbir dönemde bu derece dış politikayı belirlememiştir Bu tür operasyonlarda iç grupların bir araya getirilmesine yönelik çalışmalar yapılır. (tüm ülke insanının milli duygular etrafında kenetlenmesi) ancak bu birlikteliğin şehit cenazelerinde bile sağlanamadı. Şehit cenazelerinde birleşemeyen bir toplum sınır ötesinde zorlanır" dedi.

OPERASYONUN RİSKELERİ
“İlk riskin bağımsız bir Kürt Devletinin kurulmasıdır. Başarısız bir operasyon Kürt Devletine meşruiyet sağlar. İkinci riski ise Kürtçülüğün artmasıdır. Kuzey Irak'da 4-6 milyon Kürt var. Fakir ve ekonomik durumu kötü. Siz bakmayın medyanın buraları Paris'e benzettiğine... Süleymaniye ve Zaho, Diyarbakır'dan kötüdür. Günde bir kaç saat su alabiliyorlar. Benzin ve elektrik dahi Türkiye'den gitmektedir. Kuzey Irak'taki gruplar arasında ülkü birliği yok. Talabani hareketi, Barzani hareketi gibi hareketler bulunuyor. Barzaniyi kutsallaştırma çabaları var ama bu ulus devlet kurmak için yeterli değildir. Onların da dış düşmana ihtiyacı var. Öyle bir düşman olmalıki vurdumu öldürmeyecek türünden... (Türkiye gibi tarihi, ekonomik, askeri olarak kendilerinden kat be kat büyük ama İşte en önemli risk bu operasyonun bölgede Kürt milleti yaratması olacaktır.Barzaninin bu nedenle kontrollü gerilim çıkarıyor. Bu açıklamalara hiç olmaması gereken en sert yanıtları veriyoruz. Böylece insiyatif Barzani'ye geçmektedir" dedi.
BİR ALLAH, BİR PEYGAMBER BİR DE TÜRKLERE GÜVENİYORUZ

Irak'ta birçok kişiden Türkiye'nin 1 Mart tezkeresindeki tavrından dolayı Türkiye'ye büyük bir hayranlık duyduğunu belirten Laçiner "Araplardan bir çoğundan şu lafı duyabilirsiniz. Biz bir Allah'a, bir peygambere bir de Türklere güveniyoruz.” Bu yaklaşım nedeniyle, operasyon yapılacak olsa dahi bunun bir kasap gibi değil bir cerrah inceliği ile yapılması gerekmektedir." Zaman zaman Amerikadaki toplantılara katıldığını belirten Sedat Laçiner, "O toplantıların bazılarında bir kısım Amerikalıların, 30-40 kadar PKK'lının yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesinin yaratacağı sonuçları konuştuğunu ancak bazı Türklerin 'Aman teslim etmeyin. Eğer teslim ederseniz AK Parti güçlenir' dediğini" ifade etti.

GENELKURMAY OPERASYON İSTEMİYOR
Toplantıya katılan Akşam gazetesi Ankara temsilcisi İsmail Küçükkaya ise medyanın yansıttığının aksine askerlerin de operasyon istemediğinin altını çizdi. Geçtiğimiz haftalarda yapılan bir toplantıda Genelkurmay başkanı Büyükanıt'ın bir gazetenin genel yayın yönetmenine "Sürekli sınırda yığınak haberleri veriyorsunuz. Bu yanlış" dediğini aktaran Küçükkaya, İlker Başbuğ paşanın da "Halkta böyle bir beklenti oluşturmak yanlış" dediğini ifade etti.
Kuzey Irak'a operasyon yapalım mı yapmayalım tartışmasının Türkiye'de kimin iş başında olacağını belirlemek isteyen dış güçlerin işi olduğunu vurgulayan Küçükkaya "Makroekonomik dengelere bakıldığında AKP başarılı görünmektedir. AKP hanesine yazılacak tek dezavantaj terörle mücadeledir imajı oluşturulmaya çalışılmaktadır" dedi.
Akşam gazetesi Ankara temsilcisi, işi gereği Ankara'da bürokratından siyasetçisine askerinden diplomatına kadar her kesimle görüştüğünü ancak Ankara'da sınır ötesi operasyon isteyen kimseye rastlamadığını belirtti.
Fakat Küçükkaya benim gazetemiz adına yönelttiğim: “kimse operasyon istemiyor diyorsunuz ama medyamız operasyon kışkırtıcılığından geçilmiyor. Anlaşamadıklarını bildiğimiz Karamehmetler ve Doğan gurupları bile bu konuda ortak hareket ediyor. o zaman Türkiye de ki bu K.Irak’a operasyon kışkırtıcılığında medyaya düşen gizli görev ne?” soruma tatmin edici bir cevap veremedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.