31 Ocak 2008

Ayıptan Öte Şey

Ayıptan Öte Şey

Demokrasinin günümüzde geldiği nokta insanlara kendilerini tanımlama hakkı vermiştir. Kişinin kendini tanımlaması aksi ispatlanmadığı sürece kabul edilir. Bu hukuk içinde böyledir. Bir mahkemede şahitler, “efendim biz bu adamı biliyoruz. Filanca kişiyi öldürecekti” diye ifade veremezler. İfadelerinde ısraretmeleri durumunda iyi bir azar işitirler hakimden! Eğer şahitseniz somut verilerle yola çıkmalısınız ve anlatmalısınız. Örneğin, “ben bu şahsı gece saat 00:50 civarlarında elinde silahla maktulün oturduğu semtte gördüm. Telaşlı telaşlı yürüyordu...” bu geçerli bir ifade olacaktır.“Başaörtüsü siyasi simgedir” diyenler hem bu ülkenin ekserisine hakaret ederek, haklarını hiçe sayıyor hemde aşağılayıcı bir haksızlığa imza atıyorlar. Başbakanın İspanya da “Velevki siyasi simgedir... simgeler yasak mı?” çıkışı üzerine tartışmalar yine alevlendi. Azgın, yobaz, saygısız aşırı laikler yine hakaretlerini sıralamaya koyuldular. Yok başörtüsü ve türban farklı şeylermiş, birisi 30 yıllık bir mevzu ve siyasi simge diğeri geleneksel değerimizmiş! Bu ülkede başını örtenler hiç “siyasi simge olarak örtündük” demiyorsa ve siz hala niyet okuyuculuk yaparak, “bunlar siyasi simge olduğu için örtünüyorsunuz” diye ısrar ediyorsanız bu terbiyesizliktir!

"Türbana karşıyım, başörtüsü anneminde başında vardı geleneksel olarak buna bir şey dediğimiz yok." Beyanlarında bulunan kişilere hemen ikinci soruyu sormak lazım." Aynen Şöyle: 'O takdirde siz, başörtüsü takanların üviversiteye devam etmesine, öğretmenlik yapmasına, kamu görevinde bulunmasına karşı değilsiniz?” bakın nasıl kem küm diye kıvıracaklar! “ama, fakat, lakin vb.” İle başlayan cümleler kuracaklar. Elbette aynı şey “çarşaf” giyen insanlar içinde uygulanabilir! Öyle ya türban siyasal simge ama çarşaf binlerce yıllık geleneksel bir giyinme biçimi, Ferace de öyle...Başörtüsü yada türban hangi siyasal görüşü simgeliyor? Bırakın AKP, MHP, BBP, DP, Anavatan, SP gibi sağ partileri, sol partilerin bile binlerce türbanlı üyesi var. Ben üniversiteden biliyorum, marjinal sol ve uç görüşlerin 6 ayda bir çıkan dergisini hergün elindeki kitapların en önüne koyup, afişe ederek 6-7 ay kampüse gidip- gelenler vardı. Eğer bunu sembol olarak kullanmıyorlarsa şöyle bir akıl yürütme doğru olabilir: “marjinal sol örgüt mensupları o kadar aptaldır ki bir dergiyi tam 6 ayda okuyamazlar” yada “hamallık ruhlarına işlemiş”...Başörtüsü yada türban artık bu işten, konuşmaktan gına geldi.

Sosyolojik olarak, Türban’ın kentli örtünme biçimi olduğu bilimsel olarak ortaya konuldu. ‘Türban’ kelime olarak Türkçeye Fransızcadan YÖK Başkanlığı yaptığı dönemde Prof. İhsan Doğramacı tarafından hediye edildi. Fransızcaya ise Farsçadan ‘tülbent’ kelimesinden geçmiş. Oysa orjinal olarak ‘tülbent’ bize farsçadan yüzyıllar önce geçmiş ve kullanılan bir kelimedir. Ülkede başını örtenler konusunda yapılan tüm anket ve araştırmalarda, örtünenler, “bunu nasıl tanımlıyorsunuz?” sorusuna ‘başörtüsü’ cevabı vermiş. “niçin örtünüyorsunuz?” sorusuna ise ‘inandığım için’ demişler. Hemde %95 gibi oranlarla.

Ali Bulaç’ın Zaman Gazetesinde 28 Ocak ta kaleme aldığı makalesinin son parağrafı şöyleydi: “Bir başkasını keyfî olarak tanımlamak, reddettiği bir isimlendirmeyi ona yakıştırmak, ona saygısızlıktır, hak ve hukukuna tecavüzdür. Başını örten hanımlar eğer, 'biz siyasi bir simge taşımıyoruz, sadece dinimizin bir vecibesini yerine getiriyoruz' diyorlarsa, bu vecibeye inanmayan veya inanıp yerine getirmeyen herkese düşen görev, onları beyan ettikleriyle kabul etmek, kendi beyan ve tanımlarına saygı duymak, hak ve hukuklarına riayet etmek olmalıdır. Maalesef bizim laikçilerimiz bu yüksek seviyedeki ahlakî ve hukukî hassasiyetten pek uzak görünüyorlar. Tanımlıyorlar, niyet isnat ediyorlar, sonra bu haksız tanımlama ve niyet isnadına göre hüküm veriyorlar.” İşte böyle bir başkasını kendi isteğine ve beyanına rağmen kategorize etmek, tanımlşamak, sıfatlar iliştirmek ve üstüne yargısız infaz yapmak ayıptanda öte birşeydir.

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.