31 Aralık 2007

Aracı Demokrat

Aracı Demokrat



Bir mizah, bayram öncesi okuyucuların yüzünce tebessüm oluşturmak adına 9 soruluk testimizi ( http://cenksarigol.blogspot.com/2007/11/doru-cevaplar-bilen-herkese-hediye-vard.html  Ramazan arifesinde burada yayınladık.

Ardından Sayın Mehmet Alpsü'nun eleştirel hatta ağır tenkitler (mesleki olarak hakaret olarak algılanabilir) içeren cevabını http://www.buyuktorbali.com/index.php?option=com_content&task=view&id=1903&Itemid=5 çekinmeden yayınladık. Mizah'ın bir toplumu var eden kodlarda nasıl bir yere sahip olduğunu az çok okumuş herkes bilir. Biz “Kara Mizah” yapmaya çalıştık. Tıpkı Ertan Ünver ve Mustafa Yetkil'in kullandıkları üslup gibi. Kara Mizah birazda tersten okumak ve ya yazmak demektir. Sözlüklerde, “Umutsuz durumlara, ağlamak yerine gülmeyi seçmek. Bütün kavramlar, kişiler, kurumlar eleştirilir, sorgulanır. İnsanoglunun benliği, hedef alınır. Bilinci açar.. Gülsem mi ağlasam mı dedirten esprilerle bezenmiş sanat..” benzeri karşılıklar bulur. Okumayan varsa ve derin bir örnek görmek isterse Aziz Nesin'in “Nötron Bombası Uygarlığı Kurtaracak” diye güzel bir de yazısı vardır.

Başlıkla alakasız görülebilir ama bu yazı Genel Yayın Yönetmenimiz V. Olgun'a ithaf olunur! Şöyle demişti Olgun, bizi yerdiği ve gazetenin demokratlığından dem vurduğu yazısında: “Ünver'in belirttiği gibi bu gazetede demokrasi vardır. Gazetenin yazarları birbiri ile aynı düşüncede olmak zorunda değildir. Sevgili Cenk Sarıgöl'ün Torbalı'nın son dört belediye başkanını kapsayan yazısı, Haluk Alpsü'den dolayı polemiğe dönüştü. Bence gereksiz bir polemikti. Şahsen Cenk'in Alpsü ve Karatoklu ile ilgi yazdıklarını beğenmedim. Ama yazdıklarını beğenmemem yazı yazma özgürlüğünü elinden almamı gerektirmez. Bu köşede Rahmetli Haluk Alpsü'den her bahsettiğimde isminin başına 'efsane' sıfatını iliştiririm. Yazılı basında Torbalı'da bu sıfatı kullanan ilk isim de herhalde benimdir. Hem Alpsü, hem de Karatoklu bence efsanedir. Bu konuda yanlış da düşünüyor olabilirim. Ama benim düşüncem bu. Başkaları düşünceme saygı göstermeli.Ama Rahmetli Alpsü'nün daima halk için de olduğunu büyüklerimizden dinleyerek büyüdük. Ayrıca ebediyete intikal etmiş insanlardan bahsederken kullanacağımız kelimeleri çok iyi seçmemiz gerekiyor. Ayrıca onların kendilerini savunma hakkının ellerinden alındığını bilerek yazı yazmalıyız...Cenk'e, 'Ölülerinizi hayırla yad edin' hadisini hatırlatmakta fayda görüyorum. Ama Rahmetli Alpsü'den bahsederken de 'yutkunmamız' gerekmez. Şahsen Alpsü'yü sadece Mehmet Bey'in babası olarak değil de Torbalı'ya mal olmuş birisi olarak görüyorum.
Gazetede demokrasi var! Ben Cenk Sarıgöl olarak en demokrat şekilde benim hakkımda aykırı yazılan bir eleştiriyi hiç dokunmadan köşemde yayınladım. Üstelik ben testte sadece bir soruyla bahsetmiştim. Benim borozancılığıma kadar çamurlu yarım sayfalık eleştiriyi yayınladım. Eğer demokrasi varsa Olgun'un da beni eleştirmesine hiç gerek yoktu. Kaldı ki ben şimdi Vahap Bey'in “Kara Mizah” nedir bilmeyecek düzeyde bir gazeteci olduğunu iddia da edemem. Öyleyse bence ard niyet var. Eğer gazetende yazan birisi bir başkalarının borozanını çalmak gibi ağır bir suçlamayla karşılaşıyorsa herşeyi bırakıp bunun karşısında olması gerekir. Şimdi kendisinin taktığını itiraf ettiği bir sıfatı herkes kabul etmek zorunda değil. Kaldı ki soru doğru bilinsin diye bende bu takıyı kullandım. Rahmetli Alpsü'nun “Halkın içinde olmadığını” ise hiç iddia etmedim.

Eğer Alpsü'yu eleştirmek isteseydim öyle bir test sorusuyla kalmazdı bu... Üstelik sizin yazarınızı birsi kalkıp “yutkunarak yazmalısın” dediğinde sen yazarını eleştirmeye devam ediyorsan (şimdi ben onu da eleştirdim savunması yapacaktır) bu demokrasi tanımı farklı olur. Yarın bir başkası kalkar “Benim adımı da besmele ile ağzınıza alın” der. O zaman da gazeteciliğin en önemli kuralı eleştirel bakış ölür.
'Ölülerinizi hayırla yad ediniz' hadisinin bana hatırlatılması ise çok abes ve ağır bir eleştiri. Şimdi ben Rahmetli Alpsü için ne dedim Allah aşkına? Yalnız... toplumların kaderini şekillendirecek konumlarda bulunan insanların eleştirisi hep saklıdır. Bu mantıkla Hitler'i, Tito'yu, Lenin'i eleştiremezsiniz. Ya da Türkiye'den bir örnekle Toprağı bol olsun Ecevit'in 'Güneş Otel' pazarlıkları ile milletvekili taransferlerini bakanlık vererek başlattığını ve siyasi yozlaşma, ahlaksızlığa yol verdiğini yazmayacak mıyız? Geçmişin hatalarını yazmazsak, geleceği nasıl şekillendireceğiz. Benim nezdimde toplumların kaderini terkettiği, teslim ettiği ya da yöneten kişiler ölünce badem gözlü olmaz. Hele gazeteci gözünde, aydın kalemin hiç olmaz.

Kısaca Vahap Olgun aracı bir demokrat tutum takınarak büyük bir haksızlık yapmıştır. Bunu yaparken aynı zamanda ‘Genel Yayın Yönetmeni’ sıfatını taşıdığı için kendi kalesine gol atarak, gazetenin demokrasi seviyesiyle oynamıştır. Gazetecilik kuralları içinde normal olan bir durumu anormal göstermek, kara mizahi bir yazıyı işaret ederek, yazarına 'sende haksızlık ettin’ demek tarafgirliktir. Taraf tutabilirsiniz ama bunu demokratlık makyajı ile sunarsanız hasarlı olur. Hele yazarınızı yazmadığı şeyleri söylemekle itham ederseniz!
Son gelişen terör olayları, şehitlerimiz ve Bizim güvenliğimiz için can veren koç yiğitlere selam olsun. Allah din, iman, vatan, millet, namus ve sancak için yere düşenlerin ecrinden nasiplendirsin.

 

Cenk Sarıgöl

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.