16 Şubat 2008

Ergenekon’dan Çıkışı Türban mı Örttü?

Ergenekon’dan Çıkışı Türban mı Örttü?

Kamuoyunu takip edenler bilir “ERGENEKON” isimli bir terör örgütü gündemi işgal ederken birden “Başörtüsü ve Türban” istilası ile gündem değişti. Oysa toprağı bol olsun Merhum Bülent Ecevit’in sık sık vurgu yaptığı Türk Gladiosu yada diğer tabirle Kontra-Gerillasının deşifresi söz konusuydu. Bu işin ilk ip uçları Nokta Dergisi’nin ele alması ve kapatılma sürecinde yaşanmaya başlandı. Emir-komuta zincirini hiçe sayarak. İki muhtıra girişiminin kod adları da ilginç: Sarıkız ve Ayışığı. Sarıkız’da dört kuvvet komutanı işbirliği içindeyken, Ayışığı’nda ise Şener Eruygur tek başına darbe kalkışması...

Günlüklerden anlaşılan, asıl darbeci o zaten. Şimdi de emekli askerlerle doldurduğu “Türkiye’nin en sivil, sivil toplum kuruluşu!” Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) Genel Başkanı Şener Eruygur. Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun, “Niye üye olmadınız?” diye sorulduğunda “Yeterince askerlik yaptım.” diyerek son durumunu bir cümleyle özetlediği derneğin. Dünkü bir toplantısında ise konuşmasının bir yerinde ADD Bşk. Eruygur aynen şöyle diyor: “"Türkiye'de hukuk dışına çıkılacak günler yakın... Şimdi darbe zamanı değil. Başörtü krizi ellerinde patlamalı..."

Şemdinli de bir kitapcıya atılan bombalar ve atanların yakalanması sonuçu belki Türk Gladiosu deşifre edilebilirdi ama hükümet ve yargı bana göre olayın üstüne gitmeyi başaramadı... Doğal görevi sorular sormak ve cevapları aramak olan savcı Ferhat Sarıkayaorduyu yıpratmaya çalıştığı” gerekçesiyle meslekten men edildi. Nokta Dergisi kapatıldı. Ama darbe planı yapanlar hakkında bir işlem yapılmazken, bu planları sızdırdığından şüphelenilenlere soruşturma başlatıldı. Çarpıklıklar bununla da bitmiyor. Tam da Cumhuriyet Gazetesinin “Tehlikenin farkındamısınız?” ve “Genç Subaylar Tedirgin” kampanyası başlattığı dönemde binasına iki adet el bombası atıldı. Sonra Ümraniyede emekli Yzb. Muzaffer Tekin bağlantılı bir kasa MKE üretimi el bombası yakalandı. Bomba serilerine bakılarak Cumhuriyet Gazetesine atılanlarla ilişkisine resmiyet kazandırılmadı. Buna karşın mahkeme neden Ergenekon soruşturması ile Danıştay-Cumhuriyet davasını birleştirme yoluna gitmedi? Bombaları bulunduran bunu Hasdal Askeri çöplüğünden bulduğunu beyan etti. Ama kimse askeri çöplükte ne işin vardı? Diye sormadı. Hadi ona sormadılar peki “askeri çöplüğe kullanılır el bombalarını kim attı? Bu el bombaları gerçekten Hasdal Kışlasına mı kayıtlı yada nereye zimmetli?” sorularının karşılığını aramadı.

Danıştay saldırısı olduğunda iş hemen Hizbullah’ın üstüne yıkılmıştı. Ben buna itiraz eden bir yazı yazdım. Hatırlayan olur mu? Hatta Durak Optik’in önünde karşılaştığım Aydın Mimaroğlu bile bana “Hizbullahçı mı oldun?” diye şaka yollu takılmıştı. Sonra ilçemizde bile bazı arkadaşlar hemde hukukçu kimlikleriyle mahkeme olmadan verileni kabul ederek, işaret edilen adreslere yönelik protesto yürüyüşü yaptılar. Şimdi ne düşünüyorlar merak ediyorum doğrusu... Danıştay Sanığı Alparslan Aslan ilk ifadesinde “birkaç ay içinde darbe olacak ve beni hapisten kurtaracaklar” demişti. Ama sonrasında kendisini yönlendirdiğini iddia ettiği 80 yaşındaki Salih Kunter için "Liderim o" demişti. O zaman Kunter neden beraat etti? Bu konuda Taraf Gazetesinde verilen bazı bilgiler ve sorular şunlar:
“Ergenekon operasyonunda tutuklanan Veli Küçük ile Alparslan Arslan'ı, mayıs 2005'te, Stockholm'deki Dünya Azerbaycan Kongresi'nde yan yana poz verirken gösteren fotoğraf neden mahkemede gündeme gelmedi? Küçük ile Arslan arasında organik bağ olup olmadığı neden sorgulanmadı? Danıştay davasının önceki gün beraat eden sanıklarından ATA Ocakları eski başkanı Ayhan Parlak ve Ümraniye bombaları soruşturmasında tutuklanan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'le, Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan'ın cinayet öncesinde birçok kez telefonda görüştüğü biliniyor. Cumhuriyet Gazetesi'ne üçüncü bomba atıldıktan bir gün sonra Almanya'ya giden Parlak, kasım 2005-mayıs 2006 arasında Arslan ile tam 67, Tekin'le 49 kez görüşmüş. Aynı dönemde Tekin'in de Arslan'la ve Veli Küçük'le birkaç kez telefonlaştığı kayıtlarda. Mahkeme bu telefon trafiğinin üzerine neden gitmedi? Parlak-Arslan-Tekin-Küçük arasındaki ilişkiyi neden aydınlatmadı? Bu ilişkinin Danıştay ve Cumhuriyet saldırılarındaki rolü nedir?”

Hrant Dink cinayetiyle bağlantı yok mu? Hrant Dink'in avukatı Erdal Doğan'ın, Veli Küçük için “Dink'i tehdit etmişti, Dink'in en tedirgin olduğu kişiydi” diye açıklama yapmıştı. Ayrıca Susurluk Kazası sonrası olayla bağlantılarının iddia edildiği dönemde bilin bakalım Veli Küçük hangi görevdeydi: Giresun Jandarma Bölge Komutanı...
‘Bu ülkede 35 bin hain listesi hazırlayan ve sokaklarda 4 gün kan akacaktı’ diyebilenler var. Neye göre belirlemişler? Hangi hukuki dayanakla? 2009 yılında darbe planlıyorlardı. Sivil giyimli dernekleri ile, başörtüsüne karşı olduğunu söyleyen CÜBBELİLER ile elele...

Bize uzak demeyin sakın, 2006 Ekim ayında İzmir Alsancak II. Kordon Aslan Kafede Çerkez İbram lakaplı İbrahim Çiftçi’nin öldüğü ve 12 kişinin yaralandığı (yaralananların içinde Karakuyu yolu üzerinde faaliyet gösteren Kartal Zeytinyağları’nın (Verde) sahibi Gencer Ali Ulukartal da vardı) bir olay olmuştu. Sanık Erdinç Utaş’ın eskiden şoförlüğünü yaptığı Çerkez İbram’ı öldürmek için kullandığı el bombalarınında Ümraniyede yakalanan ve Cumhuriyet Gazetesine atılanlarla aynı menşeli çıktığını biliyormusunuz? Yada Utaş’ın bombaları aldığı yeri söylememesi konusunda ilk gözaltına alındığında İzmir Bozyaka Polis Hizmet Binasında bazı polisler tarafından tehdit edildiğini söylediğini... Kısa bir bilgi daha Necip Habtemitoğlu cinayetinin Çiftçi’ye havale edildiği yönünde iddiaların olduğunu... Hatta Çiftçi’nin savcıya “Habtemitoğlu cinayetini işlediğini” söyledikten sonra bombalara geldiği yönünde spekülasyonlar olduğunu...

NATO üyesi ülkelerde yıllar önce deşifre edilen, dağılan Gladio maalesef ülkemizde hala ayakta... Merhum Ecevit bunu çok dillendirmişti ama ömrü bu günleri görmeye yetmedi. İçinde bol miktarda emekli asker, akademisyen ve gazetecinin bulunduğu söylenen bu terör örgütü konusunda cesur davranılmaz ve üstüne gidilmezse, korkarım ülkede mini eteklilerin bacaklarına çok kezzap atılır! Atatürkçü bilinen yazar ve akademisyenlere suikast tertiplenir. Peki acaba yıllarca failleri belli olmadan dindarların üzerine atılan Uğur Mumcu ve Necip Habtemitoğlu cinayetlerinin uçu nerelerde diye hiç düşündünüz mü? Yada neden bu cinayetler işlendi ve amaça ulaşıldı mı?

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.