8 Şubat 2023

Mağduriyet Ahlakı...

 Mağduriyet Ahlakı...

Adam depremzede EYVALLAH geçmiş olsun.

Ya bununda bir adabı var, ahlakı var.

Deprem felaketinde ilk 72 saat çok önemlidir. Çünkü tokluğa alışmış insan vücudu bu kadar süre aç ve susuz kaldığında organ yetmezliği başlar. Artık kişi canlı kurtarılsa bile büyük ihtimal ciddi sağlık sıkıntıları ile hayata tutunması çok zordur.

Bu sebeple depremlerden edindiğimiz tecrübe bize sahadan arkadaşların aktardıkları ile bazı çıkarımlarda ve tespitlerde bulunmak istiyorum.

Depremden sağ kurtulmuş iseniz lütfen hemen yakınmaya, ilk geçen öğünden sonra "açız, mağduruz" diye yakınmayın, sızlanmayın, sövmeyin. İlk 72 saat sabredin, "Ekmek yok, su yok, pilav yok aş yok" demeyin.

O molozların altında çıkarılmayı bekleyen insanları düşündükçe, onların aç susuz soğukta bekleyişleri aklımıza geldikçe bizim aklımıza yemek gelmiyor? Canını kurtardığı için şükretmesi gereken kişinin komşusunun, tanışının, akrabası belki daha göçük altında iken tek duyduğu ve kaygılandığı kendi karın gurultusu ise sıkıntı var.

İlk 72-80 saatten sonra tm ama yakınma kardeşim. Şükret canının kurtulmasına. Devlete, kurtarma ekiplerine, çevreye yük olma, "açız donuyoruz" diye kalabakların oraya yığılmasına yol açma. 

Çünkü oraya gelecek profesyonel olmayan herkes hem verimli olmuyor hemde yeterli ekipman ve çalışma disiplini olmadığı için boşa kürek çekiliyor. Kolon, kiriş, antre, havalandırma vb inşaat terimlerini bilmeyen kişiler göçüğe nereden gireceğini, içeride nasıl hareket edeceğini bilmediği gibi vücut idmanı olmadığı için ilk 15 saatten sonra bedenlerinde ki et kırıkları, kas travmaları ile pelte gibi yığılıyorlar. Şuan kendisi de Hatay Antakya da kurtarma çalışmalarına katılan GöçDer temsilcimiz Metin Turan "arama kurtarmada profesyonel ekip yoksa neredeyse boşa kürek çekmek oluyor" dedi.

Yani hayati öneme sahip ilk 72 saatte en öneli insanlar arama kurtarma ekipleridir ve onların rahat çalışması için tüm engeller ortadan kaldırılıp, ortamlarında onların disiplinini bozacak herşey uzak tutulmalı.

Sağ kurtulup, hemen "acız, donuyoruz, aş yok, çadır yok, ısıtıcı yok" diye feveran başladığında buna duyarlı milletimiz bigane kalamıyor, Dernek ve Vakıflarımız koşuyor bölgeye... bunlar afet bölgesine geldi "elimden bir şey gelir mi?" Diye ortada dolaşıyor, ekiplere sokuluyor, seyirci oluyor genelde! İşin garibi bir defa o da depremzede gibi acıkıyor, yatacak yer arıyor. Yada kötü niyetliler bu kılıkla gelip, hasarlı binalarda hırsızlık yapıyorlar, dükkan yağmalıyorlar. Yani depremzedenin yakınması ortalığı kalabalıklaştırıp, arama kurtarma ekiplerinin işini zorlaştırıyor.

"Çay içemedik" diyo sağ kurtulmuş teyze. Ya teyzem. Şimdi enkazın altında can aranıyor. 4 gün geçince moloz kaldırılacak!! Sana 5 şekerli çay ısmarlarız az sanret.

Açmış, ekmek yokmuş! Yeme yemek yeme, aç kal 3 gün 4 gün. Ot kaynat iç ölmezsin. Ama birileri ölüyor, zamanla yarışılıyor, yardım bekliyor sıkışmış betonların arasında sen ise sıkışan açlığını haykırıyorsun, dile ediyorsun. 

"Su yok" diye veryansın ediyor adam Maraş'ta Hatayda başına yağmur yağıyor. Ya bi naylon aç, bir çöp poseti ger topla yağmur suyunu iç. Malatya'da su yok diyor her yer kar. Bir kap bul her taraf yıkık bina iki kapı dolap parçası tutuştur kaynat iç ölmezsin 4 gün. 

"Çadır yok" diyor biri arkada yan yatmış binadan perdeler sarkıyor. Çak 3 sokak çitini bir parka geçir üstüne perdeleri 4 gün yakınma, ajitasyon yapma.

O yardım kurtarma ekipleri makine değil, ilk 8-10 saat çalışıp, 2,5 saat dinlenirler. Sonra 6-8 saat çalışıp gene 2,5 saat dinlenir. Ardından 4 saat çalışıp en az 6-8 saat dinlenmesi gerekir. İnsan ya onlarda. Bu 2.5 saatin 2 saati uyku yarım saati yemek.

O ilk gelen bazı hayasızların yağmaladığı çadırlar depremzede için değil, kurtarma ekipmeri için. İlk kurulan seyyar yemekhanelerde öyle... 

"Vicdanı olanlar arama kurtarma yetersiz. Şu binadan ses geliyor" derken bina altından kurtulduğuna, sanının sağ olduğuna 3 gün şükür edemeyen kılçık çorba peşinde.

Ya dünyanın bir ucundan pakistan, Polonya, Özbekistan, Azerbaycan, Çin vb ekipler gelmiş hayat kurtarmaya çalışırken yemek kuyruğu! Kuyruğa mı girsin kurtarma ekibi?

Tamam kardeşim karnınızda doyar, evinizi de yapar, zararınızı da öder bu millet bu devlet. Ama bir Selanik Türküsünün dediği gibi "aman ölüm, zalim ölüm 3 gün ara ver" 3-4 gün sabret, aza kanaat et, iki bisküvi, 3 peksimet sabret.

Bırak sızlanmayı, yetkilileri oyalamayı, 4 gün saldırmayın hastanız, çocuğunuz veya hamile değilseniz yiyecek dağıtılan platformlara. Tutun kendinizi, bırakın arama kurtarma ekipleri doya doya yesin. Hatta açsanız bile "ben yedim, tokum. Yiyeceğim var" deyip, tekrar tekrar besleyin arama kurtarma ekiplerini, kolay mı eksi derecede ki havada moloz parçalamak, kaldırmak? Güç küvvet en çok onlara lazım. Dikkat dağıtmayın.

Bi 4 gün idare edin canınız sağsa ne olur!

Dğer taraftan bu deprem istisna gerçekten dünyanın sismik veri kaydetmeye başladığından beri ard arda aynı bölgede aynı gün kırılan en büyük yer küre hareketi, doğal afet.

Bir depremzede anlatıyor ve onun psikolojisini anlıyorum. Kişi sevdiğinin naaşını görmeden öldüğüne inanmaz. Bu yüzden enkazda çalışma yapılmasını yakının ölü yada diri yıkıntıdan çıkarılmasını ister. Yalvarır, bunun için her yola başvurur. 

Jon joni coni kanalı Fox Tv'de ey muhabir ey genel yayın yönetmeni utan. Depremzede kadıncağız şunu anlatıyor; "burada kardeşlerim var şu yıkık binada. Seslerini duyuyorum. Sesleniyor, yardım istiyorlar. Bir komutan gördüm yalvardım ayaklarına kapandım. 4 kişi geldiler binanın üstünde bir kaç tur attılar. Yarım saat sonra gittiler. Sonra Afad ekiplerini gördüm yalvardım yakardım onlarda 3 kişi geldi asker kadar bile kalmadan 10-15 dk sonra habersizce terkettiler. Bu göçükte hiç çalışma yapılmıyor" depremzede haklı! O orada çalışma istiyor. Lakin ortalama zeka sahibi herkes burada şunu anlamıştır. O gelen askerde, afad veya hangi ekipse o binayı dinledi veya ölçtü, arama köpeği ile dolandı ve bir canlıya dair emare bulamadıkları için sessizce ayrıldılar. Çünkü arama kurtarma ekipleri "bu binada canlı yok" demez, diyemez. İyi de Fox senin buna aklın mı ermiyor yoksa bu kadar mı düşman, provakatörsün?

Yıkılmış, enkaza dönmüş bina sayısı 7 bine yakın! Arama kurtarma timleri bina büyüklüğüne göre timlerini yeniden oluşturur, 5-7-11-15 ve 17 genelde bir ekibin sayısıdır. Yani ortalama 10 kişi, 2 vardiya çalışsa ekipler 20 ve çarpı 7 bin eşittir 140 bin personel. Birde bunların tardımcı ekipleri, çadırlarını kuracak, yemeklerini hazırlayacak, lojistiği vb. 

Hasar çok etki alanı geniş bu durumda ilk 72 saat ekiplerin çok çok hızlı olması gerekli bu sebeple canlı sesi, titreşimi, sonar tespiti olmayan bina kısa bir taramadan sonra atlanıp, enkaz altında hayat belirtisi olan çöküntülere yöneliyor ekipler.

Yani depremzedelerin bu binada ses duyduk deyip feryat etmesi normaldir, doğal bir psikolojidir. Fakat bu çığlığı twtr veya sosyal medya hesaplarından sürekli tazyik yaptığınızda aynı enkazı tekrar tekrar tama yapılırken halen canlı insanlara ulaşma ihtimali zorlaşıyor. Tamda bu sebepten koordinasyon çok önem kazanıyor. Yoksa aynı binayı her bir arama kurtarma ekibi döne döne arar tarar dinler. Çünkü depremzedeler yakınları için sürekli ulaşabildikleri herkes ve her ekibi buraya yönlendirmeye çalışır.

Allah büyük, sabır ve dirayetimiz arttırsın. Tüm süreç bittiğinde Adıyaman, Hatay ve Maraş için özel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Çünkü bu illerde çok can yandı, çok arkadaşım ve yakını vefat etti. Şimdi sorgulama zamanı değil. Hele ayazı, kışı bir geçirelim...

Cenk Sarıgöl

08.02.2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.