15 Aralık 2008

Cihan Krizine Yerli Malı ‘869’



Cihan Krizine Yerli Malı ‘869’

Yerli Malları Haftası ilk defa Atatürk tarafından 1923 yılında İzmir İktisat Kongresinde yurdun bağımsızlığının korunması için, yerli mallar üretilmesi ve kullanılmasının önemini vurgulamasıyla başlatılmıştır. Ulus Devletlerin ortaya çıkışı ekonomik pencereden incelendiğinde
palazlanan burjuvazinin, ürettiğini satabileceği, rekabet gücü elde edene kadar kendi koruyabilceği bir kaleye ihtiyaçı vardı. Bu kalenin surları ulus devletlerin karı uygulamalarıyla kendini yıllarca hissettiren gümrük duvarları oldu
Dünya Amerikan kökenli iktisadi bir buhran yaşamaktadır. Tüketim alışkalıkları öylesine çok pompalandıki sonunda şairin “taksitle ölüm” diye tabir ettiği, kazanmadığı, karşılığı olmayan parayıda tüketmeye başladı. Bugün kredi kartı kullanan her dünyalı hele sabit gelirliyse ektrelerini ne kadar düzenli öderse ödesin bir ay içerdedir. Eline geçmeyen bir ay sonrasının parasını harcamaktadır aslında..!

Tüketici, ihtiyaç kredileri, ev, araba derken insanlar kazanmadıkları ama vaad ettikleri emeklerinin parasını durmadan avans olarak çekmekte ve buna bankalar eliyle teşfik edilmektedir. Sonunda bu tüketim çılgınlığı limit aşımlarıyla tıkanmaktadır. Emeğinden fazlasını harcamak, daha kazanmadığı geleceğini satmak dünyanın bugünkü ekonomik iflasına giden delhizlerin tezahürüdür. Tüketim üzerine yapılandırılan ekonomik yapı, gelecek öngörüsü ve kazanç garantisi zedelendiği an 100 km hızla giden arabanın ani fren yapması gibi kontrolden çıktı.

İnsanlar harcamayı kesince üretmenin bir manası kalmadı. Zira satamadıktan sonra üretmenin ne hikmeti vardı? Tüketim üzerine kurulu düzeni işler kılmak için başta ABD olmak üzere tüm ülkeler güçlerinin elverdiği ölçüde piyasaya para aktarmaya çalışıyor. Vahşi Kapitalist politikaların bir süre rafa kaldırıldığı söylensede, kapitalist raylardan çıkmış trenin istikametini tekrar aynı raylara yönlendirme demiryolu inşa etme yada ondan umut kesmeme arayışları bunlar.

Türkiyede ABD ve Avrupanın bazı ülkelerinin izlediği yolu takip etti. Tüketim üzerine kurulu düzeni işler kılmak için piyasaya nakit enjekte edilmeye çalışıldı. Bunun için iş garantisi en yüksek gözüken, sabit gelir sahibi kesime yani memurlara “ek ödemeler” yoluyla nakit para aktarıldı. Fakat bu bence devletin hangi yazılı yada hakedişi kayıtlı verilerden olduğu belli olmayan “KEY Ödemeleri” diye isimlendirdiği yöntemin piyasaya hiçbir etkisi olmadı. Zaten kredi kartı borçları ve faizleriyle, çeşitli isimli kredilerle boğuşan kamu personeli eline geçen KEY Ödemesini açıklarını yamamak, borçlarını kapatmak üzere kullandı. Yani piyasaya yeteri kadar nakit çıkmadı ve istenen verim alınamadı. KEY Ödemeleri bankaları aşıp (kredi borçları) piyasaya, sokağa, esnafa ulaşamadı.

Aslında Türkiye Geçen yıl 22 Temmuz genel seçimleri öncesi taa Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının ilk işaretleri verilirken ekonomik krizin içindeydi. Fakat iktisadi büyümenin hızı bu cari açıktan kaynaklı krizi örtüyordu. Bakın cari açıkla ilgili 20 Eylül 2007 Perşembe yazdıklarımız;
http://cenksarigol.blogspot.com/2007/09/demokrasi-iin-iimizdekiler.html Tüketim - Üretim dengesizliğinin getirdiği cari açık kapanmak yerine her geçen gün büyüdü. Diğre bir deyişle İthalat –İhraçat dengesizliği...Yazımızın giriş cümlesi "Yerli Malları ve Tutum Haftası" Türkiye'de her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanmaktaydı. Şimdilerde kutlanmadığı için gençler ve çocuklar tarafından pek bilinmiyor. Ancak uygulandığı dönemdeki önemi ve yarattığı etkinin önemli olduğu biliniyor. Atatrük bunun önemini 1923 yılında İzmirde vurgulamış.

Yine İzmir, Yerli Malı kullanmayı özendirme açısından bir örnek oluşturmalıdır. Ülkemiz; yaşamın her alanında yerli ürünlere yönelerek iç pazarı canlandırabilir ve ithalatını azaltarak cari açığı daraltabilir. Türkiye, sahip olduğu iklim ve toprak özellikleri nedeniyle bir çok ürünü planlı yapılanma ile üretebilecek imkanlara sahiptir.

869” Ülkemizin uluslararası üretim kodudur. Nasıl ki her ülkenin bir telefon kod numarası var. Bir ülkede üretilen mallarında kodu vardır. Türkiyede üretilen malların barkrot kodu işte bu 869... ile başlar. Bu kod üzerinde bulunduğu malın %100 yerli olduğunu göstermez. Mesela İzmir – Torbalıda yabancı şirketler tarafından üretilen sigara paketlerinin üzerindede aynı rakamlar vardır. Fakat biliriz ki bunu Türk İşçisi üretmiştir. Kriz özellikle işçi çıkarımlarını tetikleyeceği için üretimin durmaması esas alınmalıdır. Bunu gözetirsek, yerli üretim ürünleri kullanırsak, markette alacağımız ürünün barkrot koduna bakmayı ihmal etmezsek inanın çok şey değişir. Ülkemiz üretim hacminde çok büyük düşüşler yaşamadan bu krizi atlatırsa inanın perde tekrar açıldığında meydana bir cihan pehlivanı olarak inecektir. Yeterki kendi insanımızın ürettiğini kullanmaya özen gösterelim. Eşimiz, dostumuz, arkadaşımız, komşumuz işsiz kalmasın, üretim devam etsin istiyorsak ‘869’ rakamının anlamını herkes öğrenmelidir. Çocukluğunda "Yerli Malı Haftası” kutlayanlar zaten az çok konuya vakuf! Şimdi bunu çocuklarımıza, gençlerimize aktarma ve örnek olma vakti. “Yerli Malı Yurdun Malı, Herkes Onu Kullanmalı” nasıl hatırladınız mı bu sözü? Formül bu işte!



Cenk SARIGÖL

1 yorum:

  1. Emperyalistişbirlikçilerin safına katılmadan, "869" sloganı ile, Ekonomik Kuvva-i Milliye'yibaşlatman bende nostaljik bir mutluluk yarattı. Bu makalen çok güzel. Gözlerinden öperim.

    Dr. İbrahim Öz
    CHP Torbalı Belediye Başkan A.Adayı

    YanıtlaSil

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.