15 Ağustos 2008

Kesip Saklamayan ve Hatırlatınca Anlamayanlara

Danıştay’a yapılan Mustafa Yücel Özbilgin'in öldüğü saldırıdan 7 gün sonra yazdığımız yazılardan alıntılar aşağıda mevcut.

Mustafa Yücel ÖZBİLGİN

Biz bunları yazarken birileri sloganlarla Torbalı eski meydana yürüyor, dindar ve muhafazakar insanları hukukçu (avukat) olmalarına rağmen, yargısız infazla hedefe koyuyordu. Bu yazıları iyi okuyun. ‘Gene bir şey anlamadım’ diyeceklere fazla lafım yok. Kendi anlayış kabızlığınızda şişin, cehalet deryanızda boğulun! Fanatik azgın azınlık, hala uyanmayacaksa bu ülkeyi sevme iddianızdan vazgeçin. çünkü vataba ve millete ihanettir.

Fanatizm
(24/05/2008 tarihinde B.Torbalı Gazetesinde yayınlandı)

Her türlüsü zararlıdır. Sözlük manası olarak; “Bir kimseye veya bir şeye aşırı düşkünlük ve tutkuyla bağlılık, taassup, bağnazlık” olarak açıklanabilir... Ülkemiz de maalesef her şeyin fanatizmi ve fanatiği mevcuttur. Siyasetten-inanca, futboldan-laikliğe, aileden-memlekete…
En son bunu Danıştay’a yapılan kirli saldırıda (17/05/2006) görüldü. Bir çok fanatik, daha sanık sorgulanmadan, deliller toplanmadan, bağlantılar ortaya konulmadan sokaklara dökülüp, hükümeti ve dindar insanları zan altına alıcı sloganlar atarak, siyasi rant sağlamaya çalıştı. Şimdilerde bu fanatiklerin yüzü kızarmaya ehli vicdan sahipleri “biz bu dolmuşa nasıl bindik?” kendilerine sormaya başladı. Fanatikleri ise hala devam ediyorlar. Allah’tan saldırgan yakalandı da azgın azınlık taşkınlıklarına son verdi. Hatta bürokratik fanatiklerden birisi... saldırganın ateş ederken “Allah Büyük” diye bağırdığını canlı yayınlarda iddia etmişti. Oysa saldırının olduğu odaya yakın bile olmadığı öğrenildiği gibi bizzat saldırıya uğrayan yargıçlarımız tarafından yalanlandı. Şimdi biz bu azgın yargıca “sen kime çalışıyorsun?” diye sorsak hakkımız değil mi?

Düşünmek, insanoğlunun en temel özelliğidir. Düşünmeden hareket edersen sonuçta yüzün varsa kızarır. Yoksa zaten pisliğin birisindir......Bu olay saldırganın yakalanması ile asıl hedefine yani hükümeti yıpratıp, erken seçim kararı aldırmaya yaramadı. Öyleyse yenileri gelecektir! Gerçi tertip saldırganın yakalanmaması üzerine kurulmuştu ama bir Danıştay Garaj Görevlisi tarafından yakalandı. Ha bu arada saldırının olduğu gün ve öncesindeki 3 gün (saldırganın keşif yaptığı zaman) binanın güvenlik kameralarının çalışmadığından haberiniz var mı? Ulan! bir garaj memuru bu ülkede kaç çakalın hevesini kursağında bıraktı biliyormusunuz? Merak ediyorsanız, bazı siyasi parti liderlerinin ıkınarak konuşmalarından anlayabilirsiniz? Aynı fanatik ve bağnaz kafa Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılmasını engellemişti. Çünkü sokaklara çıkıp, katilin dindar-milliyetçi kesim içinde aranmasını haykırmıştı. Susurluk’tan(1996) sonra tam “bir şeyler olacak, gizli oluşumların kökü kazınacak” derken, “aydınlık için bir dakika karanlık” eylemleri amacından saptırıldı ve RefahYol Hükümetini yıkmak için bir kampanyaya döndürüldü. Gene hedef saptırılmış ve şimdinin yüzü kızarmaz kadroları, bugünde ülkenin temizlenmesinin önünü tıkamıştır...


Fark
(26/05/2006 tarihinde B.Torbalı Gazetesinde yayınlandı)

Danıştay’a yapılan karanlık saldırının faili olarak yakalanan, Av.Alparslan Aslan için bazı bilgileri sizlere aktardıktan 3 gün sonra aynı bilgiler ulusal yazılı ve görsel basınımız tarafından ancak haberleştirildi. Hatırlarsanız sizlere Av.Alparslan Aslan’ın 1997-1998 öğretim yılında okuduğu Marmara Üniversitesinde bazı olaylara karıştığını ve soruşturma geçirdiğini aktarmıştık. ...3 gün sonra ise o zaman ki üniversiteli kavgalarına ait görüntüler tespit edilmiş ve ekrana yansıdı. Gazetenizin farkını bilin ve yaşayın diye yazıyorum tüm bunları. Kendi çapımızda ama bu ilçe sınırlarını aşar bir istihbaratımız var! Avukatın arkadaşları Hovarda Bar da yakalandıklarında bizim haberimiz olmuştu...
Yüzbaşı (Muzaffer Tekin) için gazetelerin hala sanki görevdeki bir subay gibi rahat rütbe isimleri kullanılması hoş değildir. Artı yüzbaşı iken meslekten atılan birine sanki görevine devam ediyor gibi sıfat kullanılamaz... Düşünün küçük yaşta girdiğiniz Harp Okulundan yüzbaşı rütbesi alana kadar “insan öldürme eğitimi” alıyorsunuz ama kendinizi öldürmekten aciz ve beceriksizsiniz! Demek ki işi bilmiyormuş ve ordumuzdan atılmayı hak etmişler!
Ben şunu düşünüyorum; Susurluk’un ardından bu derin oluşumların üzerine gidilip, ortaya çıkarılsaydı, bugün Danıştay saldırısını yaşamazdık. Belki Şemdinli bile olmazdı! ...Yazdığımız, yazılar da cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça gizli ve derin ilişkileri olan ellerin ülkeyi karıştıracağını yazmıştık. Maalesef öngördüklerimiz çıktı.
...Bu yazıyı kesip saklayınız! İleri de bunları birisi söylemişti diye beyninizi zorlamazsınız. Boşverin canım nasılsa ben zamanı gelince size hatırlatırım! (hatırlatıyoruz işte!)

Günün Sözü: “Cehalet insanı çirkinleştirir. Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek cevabım vardır. Lakin, lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diyeHz. Mevlana

Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.