12 Mayıs 2009

BBP Genel Başkan A.Yalçın Topçu Kimdir?


Büyük Birlik Partisi

Genel Başkan Adayı,

Yalçın Topçu

Kimdir
?


1957 Ardahan doğumluyum. Dedelerimiz Ahıska’dan 93 muhaciri olarak Ardahan’a gelmişler. Ardahan'da Hallekın Mahallesi'ne yerleşmişler. Rus işgali sırasında o büyük dedelerimizden Rüstem, Halit ve Mevlüt isimli dedelerimiz, -üç kardeş bunlar- ciddi mücadeleler vermişler. Babamın dedesi olan Mevlüt dedemiz o civarda Şehr-i Mevlüt diye anılır. Rüstem dedem ise Zaloğlu Rüstem diye bilinir. Diğer Halit dedemiz de pehlivanmış. Sonuçta bizimkilerin bir kısmı Osmanlıya, bir kısmı Tokat Zile’ye, bir kısmı Kırşehir Mucur'a, Gürcistan taraflarından gelmişler.

Rahmetli babamla Hacettepe'ye yerleştiğimizde ben 3-4 yaşındaymışım. Şimdi Başkan’ın kabrinin bulunduğu Taceddin Dergahı'nın bulunduğu yere yerleşmişiz.

Birinci sınıfı şimdi yıkılmış olan Dumlupınar İlköğretim Okulu'nda okudum. Daha sonra Mitatpaşa İlkokulu'na devam ettim. Ortaokulu Atıf Bey Ortaokulu'nda bitirdim. Bu arada Tacettin Dergahı'nın karşısındaki bir evde oturduk.

1969 yılında Abidinpaşa’ya yerleştik. Abidinpaşa, bir dönem sağ sol çatışmalarının en yoğun yaşandığı ve kurtarılmış yer olarak anılır. Ünlüdür. Hani Kurtuluş Savaşı'nda kurtarılmış memleketler nasıl anılıyorsa Abidinpaşa'da öyle ünlüdür.

Biz 16 -17 yaşındaki çocuklardık. Kendimizi ülkücü olarak tanımlıyoruz. Bayrak diyoruz, devlet diyoruz; Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin o meşhur tipleriyle boğuşuyoruz. Abdullah Öcalan'larla gecekonduda tartışıyoruz. Abdullah Öcalan’ın Siyasal'da okuduğu dönemler. Onlar bizi devrimci yapmaya çalışıyor; biz onları ülkücü yapmaya çalışıyoruz. Devletin gözü önünde liseli çocuklarla Siyasal'dakiler çatışırlardı. Abidinpaşa o yüzden o dönemki mücadeleleri ile çok ünlüdür.

Bu süre içinde Abidinpaşa Lisesi'ni bitirdim. Ortatepe’nin başkanlığını yaptım. Daha sonra Eskişehir Eğitim Enstitüsü matematik bölümünü kazandım. Orada disiplin kurulu başkanlığı ve yurt başkanlığı yaptım. 12 Eylül öncesi öğretmenlik yapıyordum; sonra bu memuriyetimize son verildi. 3.5 ay kadar öğretmenlik yaptım. Uzun yıllar özel sektörde çalıştım. Üst düzey yöneticilikler yaptım. Mali koordinatörlükler, muhasebe müdürlükleri, personel müdürlükleri yaptım.

1986’da rahmetli Turgut Özal döneminde bizim haklarımız iade edildi; ama bir şartla iade ettiler. O şartta; ortaöğretim ve lisede hak iddia etmeyeceksin, ilköğretim öğretmenliğini istersen atanacaksın.

Şereflikoçhisar'ın Kederli Köyü'ne matematik öğretmeni olarak tayinimi istedim. İçimizde bir ukde kaldığı için inatla istedim. Orada 3.5 ay öğretmenlik yaptım. O günkü yönetimle geçinemedik. Sonuçta ideolojik yapınız da arkanızdan geliyor. Geçinemedik.

Bu arada Türkiye’nin çok önemli mühendislik müşavirlik firmalarından birisi rahmetli babamın çalıştığı yer olması hasebiyle bize o kısmı devretmek istedi. Biz de o firmanın ortaklığını üstlenerek 4 mühendis arkadaşla birlikte tekrar özel sektöre döndük. Ne zamana kadar? Genel Başkan'ın MÇP’ye (Milliyetçi Çalışma Partisi)girdiği zamana kadar. Tam hatırlamıyorum, 1989-1990 dönemleriydi. MÇP, İDP, Millet Partisi ittifakı dönemleriydi. Onun öncesinde Genel Başkan evlendikten sonra Milliyetçi Hareket Partisi'ne genel sekreter yardımcısı olarak girdi. Bize de ilçelerde, bulunduğunuz yerlerde "partiye yardım edin" dediler. Zaten o güne kadar dışardan yardımcı oluyorduk; ama Genel Başkan'ın bu emriyle, -kendisi Sivas’tan milletvekili adayı olmuştu- orda işte Sivas'ta hizmet ettik, çalıştık, çıkmasına katkılarda bulunduk.

1992 yılında ayrıldık. Ondan bir sene bir buçuk sene evvel MHP Mamak ikinci başkanı oldum. Genel Başkan -Abidinpaşa'da bizim rahmetli Üzeyir Bayraklı var. Almanya’da PKK tarafından şehit edildi. O'nun kardeşi Ulu Bayraklı’nın evinde- bizzat bize "bu işin aktifinde olun" diye talimat verdi. İşte o zaman aktif olarak girdik siyasete yaptım. 1992’deki ayrılık sonrası Genel başkan bana Milli Mutabakat'ın Ankara koordinatörlüğünü verdi. 7-8 ay sürdü. 1992 Ağustosu'nda ayrıldık ve Büyük Birlik Partisi'ni 1993 Ocak'ında kurduk. Bu süre içinde Ankara'daki bilgilendirme toplantılarının organizasyonunu ben yaptım.

Parti kurulduktan sonra Genel Başkan'ın kendi emri ve direktifi ile parti kurucular kuruluna, -99 kişinin arasına- seçildim. Genel Başkan benden Ankara İl Başkanlığı'nı yürütmemi istedi. Bende 1993’te BBP Ankara İl Teşkilatı'nı kurdum. 1995'in ilk yarısına kadar, yaklaşık 2,5 sene BBP Ankara İl Başkanlığı yaptım. O kurultayda Genel Başkan bizatihi kendisi büroma gelerek divana girmemi, partiye girmemi istedi. 1995'te Anavatan Partisi ile ittifak yapmıştık. O zaman bende milletvekili adayı idim.

Parti'nin o zamanki divan şekli bugünkünden farklıydı. Genel sekreter yardımcısı olarak 1.5 yıla yakın görev yaptım. Yine Genel Başkan'ın emriyle, o dönem Başbakanlık Basın Halkla İlişkiler Basın Müşaviri olarak Başbakanlık'ta göreve başladım. 96’nın aralığı idi işte. Başbakanlık'ta basın halkla ilişkiler müşavirliğinin yanı sıra aşağı yukarı her hükümetin bakanıyla; -örneğin Hasan Gemici Bey'le sosyal riski azaltma projesi altında mali analistlik yaptım- çalıştım. Çünkü Başbakanlık'ta muhasebe belgesi olan vatandaş ben çıktım. O zaman Sosyal Yardımlaşma formundaydım. Sayın Bakan bizi uygun görmüş. Bize böyle bir görev verdi. Biz de "başüstüne efendim" dedik. Devlete, millet hizmet için nerede ne olursa yaparız dedik. Orada çok da iyi hizmet verdik. Örneğin bugünkü Sosyal Yardımlaşma Vakfı'nın genel müdürlük olmasıyla ilgili o kanun metninin hazırlanmasında, sosyal riski azaltma projesindeki süt ismi "lıkır lıkır" bizim o ekibimizin buluşudur.

Daha sonra Metin Gürler devlet bakanı iken onun danışmanlığını yaptım. Başbakanlığa bağlı Mevzatı Geliştirme Genel Müdürlüğü var. Resmi gazetede yayınlanacak kanunların tashihinin yapıldığı, gözden geçirildiği yerdir. Oraya geçtim. 1.5 yıl müsahirlik yaptım. Başbakanlık Basım Evi, resmi gazetelerin çıktığı yer. İşletme müdürlüğü oranın tasfiye edilmesiyle ilgili bir proje düşünmüş. Orada da bir muhasebeciye ihtiyaç duyulduğunda beni Başbakanlık Basım Evi İşletme Müdürlüğü'ne işletme müdür yardımcısı olarak tayin ettiler. Allah’a hamdolsun orada da çok güzel hizmetler yaptık. Orada işletme müdürülüğündeki arkadaşımız da şu an bir bakanlıkta müsteşar yardımcısı.

Cumhuriyet tarihinde resmi gazete, abonelerine dürülüp bükülüp gönderilirdi. Biz,
"niye bu böyle oluyor?" dedik ve kafa kafaya verdik. Bize -hiç unutmam
- "efendim burada daha evel fizibilite çalışmaları yapıldı; şu kadar trilyon tuttu ve vazgeçildi" dediler. Ama biz oradaki üç atölye şefi arkadaşımızın arkasında durarak, organize sanayide yaptırğımız 400-450 liralık bir demir parçasıyla bu olayı çözdük. Şu anda resmi gazete, tıpkı bürokrasinin önüne gittiği gibi kesilip, biçilip, dikişlenerek gidiyor. Bunu biz başardık. Orada yaklaşık 3 yıl çalıştım.

1997’deki 22 Temmuz seçimlerinde Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu bağımsız aday oldu. Biz bu süre içerisinde genel başkanla 2-3 bin km yol yaptık. Parti'nin kurucularından biriydim ve Genel Başkan'ın sevgisine -Allah’a şükür- mazhar olmuş diğer kardeşlerimden biriydim. Genel Başkan, "Evet, baba ocağını sana teslim edeceğiz" dedi. Şarkışla, Altınyayla Geverek üçgenini bize emanet etti. Yaklaşık 50 gün, o üçgende çalıştık. Allah’a hamdolsun Genel Başkanımızı bilindiği gibi orada bağımsız olarak seçtik, getirdik. Meclise girdi.

İlk yapılan kongreyle partiye dönme gereği hasıl olunca bizden emekli olmamızı istedi. O'nun emrini yerine getirerek emekli oldum. Şahsen bana genel sekreterlik verebileceğini de hiç düşünmüyordum. Bizim tüzüğümüze göre genel sekreterlik seçimle oluyor. Kendisi bizzat beni aday gösterdi. Arkadaşlarımız da uygun gördüler. O günkü ilk kongrede genel sekreterliği aldım. Yine bu 9 Kasım'da yaptığımız kurultayda da kendileri beni genel sekreterliğe aday gösterdi. Kendisiyle 22 temmuz 1997’den şehadetine kadar beraber görev yaptık. Bu süreç içerisinde bizim kendilerinin önünü koydumuz sosyal içerikli projelere inandılar ve güvendiler. İşte bu GÖR (Güvenlik, Özgürlük, Refah)’dür, Büyük Aile’dir, mecliste verilen kanun tasarılarıdır. Ben, birkaç arkadaşımızla birlikte toplumun beklentilerine cevap veren, -üniversiteden herhangi nedenlerle okuldan uzaklaştırılanların okuma haklarının tekrar verilmesi noktasında o meşhur, piyasada öğrenci affı diye bilinen, "sonuçta dağdaki adamı affetmiyorsun, okumak istiyorum" diyen bir insana okuma hakkı kazandırılması ile ilgili yapılan kanun, 657’ye 4c nin özlük haklarıyla ilgili düzenlemeler, uzman çavuşlar, trafik polisleri, öğretmenler, bunlarla ilgili çok ciddi meclis çalışmaları oldu. Onları bu 9 Kasım'da bir kitap haline getirdik.

25 Mart’ı da zaten tüm Türk-İslam Aleminde, büyük Türk milletiyle, camia olarak hep birlikte yaşadık... Şehadetiyle birlikte arkadaşlarımız O'nun siyasi emaneti olan bu hareketi kurultaya götürme görevini bana verdiler. Onun çalışmalarını yaptık, bitirdik.

24 Mayıs 2009’da Ankara - Atatürk Spor Salonu’nda -inşallah- yine kurultayın tüm sürecinin genel başkanımızın ruhaniyetinin kapsayacağı, O'nun söylediği sözlerin, O'nun ülke ve millet için düşündüklerinin yer alacağı ve herkesin gerçekten kaçırmaması gereken bir kurultay olacak. Görselliğiyle, sunumuyla burada da bir prosedür yerine getirilecek. O kurultayda hareketimizi taşıyacak kadrolar belirlenecek. Bu noktada -benim hep söylediğim- hareketi milletle buluşturacak, Genel Başkanımızın misyonuna, hareketin misyonuna ters düşmeyecek, Genel Başkan'ın 40 yıllık dava süreci içinde Genel Başkan'la teması olmuş olan, backroundu olan, fikri olan, milli duracak ama milliliği ile millete ters gelmeyecek, maneviyata önem verecek ama bu maneviyat ile milletin amelini, imanını ölçmeyecek, demokrat olacak ama bu milletin tekliğine, devletin birliğine, vatanın bölünmez bütünlüğüne helal getirmeyecek, bizi milletle buluşturacak birisi... Bunu kurullar bulacak. Ben bu kurulların çalışmasına zemin hazırladım. Genel Başkan'ın zamanında okul arkadaşları, eski MYK üyelerimiz, eski divan üyelerimiz, Alperen ocaklarımız, Avrupa-Türk Birliği Federasyonumuz, Selçuklu Vakfımız, Yüksek İstişare Kurulumuz gibi... Parti hukukuyla bu hukuku eşitledim, alışılagelmişin dışına çıktım. Sonuçta ne yapılabilirdi? Parti burada. Partinin kurulları var ama bu olağanüstü durumu ve bu şehadeti milat kabul ederek çekirdeğimizin derlenip toparlanmasına bir vesile olması amacıyla da camiamızın mahşer-i vicdanına da bu vesile ile biri fırsat verdim. Çok şükür....


Not: Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Adayı Yalçın Topçu'nun biyoğrafisini yayınlama kararını, 24/05/2009 tarihinde yapılacak BBP Kongresi öncesi merak ettim ve internet arama motorlarında herhangibir özgeçmiş veya tatmin edici bilgi içeren biyoğrafi kaydı bulamadım. bunun üzerine kendisiyle yapmaya söz aldığımız röportaj öncesi "Yalçın Yopçu Kimdir?" sorusuna cevap vermesini ve zat-ı alilerini tanıtmalarını rica ettik. Sanırım bundan sonra "Yalçın Topçu Kimdir?" diye merak eden internet kullanıcıları için önemli bir doneyi paylaşmış olduk.


Cenk SARIGÖL

7 yorum:

  1. Yalçın Topçu kimdir sorusuna bizler gözlemlerimizin ve az çok okumaya çalıştığımız beden dilinin getirmiş olduğu tahmini tanımlar yapmıştık zaten..Bu röportaj da üstüne güzel oldu..Yalçın Topçu asaletiyle sevgisiyle ağlamasındaki göstermiş olduğu cesaretiyle her evde güven kazanmıştır.Ben bir sivaslı olarak kendisini Muhsin amcanın yerine gelebilecek ve onun bırakmış olduğu bu bayrağı yükseklere götürebilecek tek insan olarak görüyorum.İnşallah bizlerde maddi manevi elimizden gelen bütün yapabileceğimizin en iyisini yapmaya söz veriyor,kendisine kurultayın arefesi olan şu günde başarılar diliyorum..ailem ve şahsım adına EBRU!

    YanıtlaSil
  2. ben hayatımda ilk kez gönülden bir yorm yapıyorum ne deyim kısa ve öz sevdim övgüye layık anadolu insanı güzel lider muhsin abimizin emaneti ben ölünceye kadar hizmet edecegim kendime söz verdim bedelsiz hizmet
    dünya karadağ

    YanıtlaSil
  3. BİR MUHSİN YAZICIOĞLU DAHA GELİRMİ..?ASLA GELMİYECEK,AMA BEN İNANIYORUMKİ O BAYRAĞI EN İYİ BİR ŞEKİLDE TAŞIYACAK OLAN YALÇIN TOPÇU,DUR..SONUÇ NE OLURSA OLSUN HERZAMAN HER ŞEKİLDE BENDE YANINIZDAYIM ASLA VAZGEÇMİYECEĞİM ÇÜNKİ RAHMETLİ MUHSİN YAZIOĞLU DAVASINDAN HİÇ VAZGEÇMEDİ SOĞUK DUVARLAR ARKASI BİLE YILDIRMADI ONU BAŞARILAR FATMA..!

    YanıtlaSil
  4. rahmetli muhsun yazicioglu genel baskanimiz yol arkadasi yalcin topcuyu baskanimizi kendinden sonra onun yerine gecmesini istediyse yalcin toptu genel baskanimizin en iyi sekilde gorevini yapacagina bayragimizi yukseklerde tasiyacagina inaniyorum saygi ve saygilarimla herkese

    YanıtlaSil
  5. her zaman bu davanın arkasındyım ALLAH(CC) YARDIMCIMIZ OLSUN.

    YanıtlaSil
  6. Muhsin Yazıcıoğlu suikastından sonra o koltuğa bir el çabukluğu marifetiyle oturuveren Yalçın Topçu, daha sonra o partiyi AKP'ye pazarlayıp kendine bir milletvekilliği koltuğu çıkarmaya çalıştı ama çapsız ve ucuzcu olduğu fazla sırıtınca kullanılıp atıldı. Yazıcıoğlu suikastinde Nizam-ı alem ocaklı gençlerin arama çalışmalarını engellemek istemeside benim gözümden kaçmamıştı. Umarım hesabını bu dünyada da verir.

    YanıtlaSil
  7. Kendisinin ne bu dünyada ne öbür dünyada veremeyeceği bi hesap yok Allahın izniyle, şükür olsun, helal olsun.. Umarım sen Mustafa Düzdaş ağzından destursuzca çıkan bu cümlelerin hesabını öbür dünyada verebilirsin ..

    YanıtlaSil

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.