12 Temmuz 2007

Akp ve Diğerleride


FIKRA

Bektaşinin akşam yemeğine misafiri vardı. Bu sebeple, eve gelirken karpuzcuya uğradı.
-İyi karpuzların varmı? diye sordu.
Karpuzcu cevap verdi;
-Kurabiye gibi baba, kurabiye gibi... güven bana.
-Peki, en iyisini ver bakalım.
Karpuzcu bir çok karpuzu okkaladıktan sonra:
-Alda bunu ağız tadıyla ye, dedi.
Bektaşi karpuzu ald. Yemekten sonra misafirlerinin önünde gururla kesmeye başladı. İlk bıçak darbesinden sonra etrafı bir koku kapladı. Karpuz ikiye ayrılınca, çürümüş içi, masaya yayılmış, etraf berbat olmuş, Bektaşi utancından yerin dibine geçmişti. Sabahı zor etti. Soluğu karpuzcuda alarak;
-Al şu parayı, seni tebrik ederim, dedi. Karpuzcu,
-Hayrola baba erenler neyi tebrik ediyorsun? diye sordu. Bektaşinin çürük karpuzu sağlam diye satan karpuzcuya cevabı hazırdı;
-Kesmeden, delmeden şu karpuzun içine etmeyi nasıl becerdin? Onu tebrik ediyorum.
Fıkra için Aykut Eğerci’ye teşekkürler.

Akp ve Diğerleri

(Ege Manşet Gzt. de yayınlanan köşe yazısı)
Seçimler daha bitmeden c.başı seçme keşmekeşi ile başladı bile, bence Türk siyasetinde hizipçi Baykal, kendini beğenmiş Mumcu, pokerci Yılmaz, bürokrasi mantığını üzerinden atamamış Ağar olduğu sürece bu krizden biz zor çıkarız. Dolayısıyla Allah’ın işine karışılmaz iyi yaşasın Sayın C.başımız A.N. Sezer son nefesine kadar Çankaya ikametgâhını değiştirmez. Zaten o da kendi kendinin süresini uzatarak, demokrasimize hoş katkılar sağladılar. Bu millete ve sisteme 367 garabetini hediye eden cümle âlem suçu iktidara atma telaşında… Çünkü gelinen nokta altından kalkılacak bir durum değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurumu olan TBMM yönetim yeri olmaktan, çözüm üreten konumdan alınarak bizzat sorun kaynağı haline getirilmiştir.
AKP iktidarının e muhtıra karşısındaki dik duruşu ve adayının cumhuriyet tarihindeki en yüksek oyu almasına rağmen bürokratik elitler ve siyasi tarafgirleri elbirliği ile iktidarı mazlum ve haksızlığa uğramış konuma itmiştir. Seçim sürecinde siyasi partilerimizin genel olarak AKP ve MHP dışında eskiye nazaran heyecan sorunu yaşadıkları görülüyor. Sorun gibi halka söyleyecek pek bir şeyleri de yok diyebiliriz. Garip bir şekilde iktidar partisi dışındaki partiler K.Irak’a operasyon, mazotu en ucuz ben yaparım yarışındalar. AKP dışında bütün söylemler aynı olunca eskiden Erbakan Hoca’nın dillendiği “Türkiye de iki parti var bir Milli Görüş (partilerin hangisini sayalım?) bir de diğerleri!” Hoca’nın dillendirdiği şey bugün için “AKP ve Diğerleri” şekline rahatlıkla çevrilebilir.

Mevcut siyasi partiler içinde en karizmatik lider muhakkak ki Tayip Erdoğan bünyesinde toplanıyor. Buna hatiplik gücünü de eklerseniz, meydanların gücünü kendine devşirecek partinin adı ortaya çıkar.

Akp seçim stratejisini, c.başı krizi ve ekonomik vaatler ile icraatları üzerine oturtmuş görülüyor. Milli duyguları kamçılamaktan çok, halkına gelecek adına umut veren bir seçim propagandası planlanmış. Maalesef Akp’nin yumuşak karnı görülen işsizlik, dış borç, özelleştirme vb. gibi akçalı icraatlardan ziyade muhalefet seçmenin milli duyguları kamçılayarak yada mazot 808 ykrş olacak gibi seçmene inandırıcı gelmeyen vaatlerle tavlama peşindeler. Doğrusu Akp kurmayları muhalefetin bu mecralara girmesine meydan vermeden konuyu değiştirmeyi iyi biliyorlar! Söz gelimi en son başbakan Erdoğan, “seçimden sonra c.başını seçmek için uzlaşma arayacağım. Gerekirse elime listeyi alır kapı kapı dolaşırım” dedi. Bu oltaya tüm muhalefet balıklama atladı. Baykal halka söyleyecek daha etkili sözler bulamadıklarından yada rejim elden gidiyor, bunlar irticacı idialarına artık seçmenin doygunluğundan. Ağar ve Mumcu ise hala üzerlerinde en büyük baskı unsuru olan suçluluk duygusundan kurtulabilir miyiz? telaşı ile başbakanın sözlerine sarıldılar. Baykal, “elinde listede gelsen olmaz, bu da dayatmadır. Meclis dışından bir isim üzerinde uzlaşabiliriz” bu arada başka bir açıklamalarında daha önce kabul edilebilir buldukları A.Şener’in de olamayacağını ima ettiler. Bu tavırları ile Baykal tufaya düştü! Çünkü hizipçiliğini egale ettiği gibi kaosa oynadığını gösterdi. Aslında tam olarak istediğinin, “Değil GÜL başka kimi gösterseniz biz kabul etmezdik. C.başı adayını biz önereceğiz siz seçeceksiniz” şafak vakti kabak çiçeği açıklığında görüldü.

Akp kendini eleştirmeye fırsat vermeden gündem ve konuları değiştirecek yemlemeleri çok güzel kuruyor. Buna karşılık afiş ve seçim çalışmalarında icraatlarını anlatırken en önemli argümanları önümüzdeki 3 yıl içinde kişi başına düşen gelirin 10.000ytl ve üzerinde olacağı üzerine yerleştirilmiş. MHP ise tam bir şaşkınlık içinde şehit cenazeleri ile başlayan düşüş, urgan atma ile hızlandı. %14 dolaylarında görülen parti şu sıralar baraj sınırında ve bu hızla düşmeye devam ederlerse %9.9 gibi trajik bir rakamla baraja takılabilirler! Seçim beyannamesinde “K.Irak’a operasyon” yazan bir partiye insanlar niye oy versinler ki? İnsanlar geleceğe güvenle bakmak ister, savaş ise bilinmeyene yolculuk, fedakârlık, acı, yoksulluk, yoksunluk, ölüm demek…

Sonra da çıkıp şaşırıyorlar AKP oyları nasıl yükseliyor? Diye, şaşıracak bir şey yok biri “seferberlikle seni askere alacam”, diğeri “daha fazla kazanacaksın, cebin dolacak, çok kazanıp, çok harcayacaksın” diyor. Tamam bu millet savaşkan bir millet ama aptal değil!
Sonuç olarak Akp’nin başarısını ben sadece kendi stratejilerinin ve hükümet performanslarının ürünü olarak görmüyorum. Bu birazda muhalefet partilerinin doyumsuz beceriksizliği sayesinde Akp iktidardayken oyunu 3/1 yükselten parti olarak dünya tarihine geçecek!

Not: mail adresimize Saadet Partisi eski İl Bşk. Şuan Saadet Partisi 1. Bölge 1. Sıra Milletvekili Adayı – GİK Üyesi Şerafettin Kılıç bey oldukça uzun bir mesaj göndermişler. Kendileri gerçekten duruşu ve siyasi ahlakı ile benimde takdir ettiğim bir politikacıdır. Uzun iletiden bir parağrafı sizlerle paylaşmak istedim:

Sayın Cenk SARIGÖL, EGE MANŞET Gazetesinin 18 Haziran 2007 tarihinde yayınlanan sayısında ‘Meydan-ı Cenk’ isimli köşenizde yer alan ‘İl Başkanlarının Liste Yeri’ başlıklı yazınızla ilgili fikrimi sizinle paylaşmak istedim. Yazınızdaki ‘aday olarak fedakârlık yaptığım’ ile ilgili kısma gelince: 40 yıldır ‘Yeniden tarihteki seçkin yerini almış lider Türkiye’yi kurmak, hakkaniyete ve adalete dayalı ‘Yeni bir dünya’ ihdas etmek gibi hiçbir partide bulunmayan ulvi hedefleri olan bir görüşün temsilcisi olan Saadet Partisi’nden aday olmakla fedakârlık yapmış olmuyor, tam tersine şeref kazanıyoruz. Çünkü hak davalarda hizmet eden davasına değil, davası hizmet edene şeref ve itibar kazandırır.Şerafettin Kılıç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.