25 Mayıs 2009

Necat Çetin Hoca'dan Serzeniş!

Necat Çetin Hoca Bayındır Ülfet Onart Lisesi Öğrencileriyle Tübitak Araştırmaları yarışmaları için İzmir Bölge birincisi olarak Ankara finallerine geldiğinde bizi ziyaret etme nezaketi göstermişlerdi. Necat Çetin'in Torbalı'ya Serzenişi!
Geçen haftaki, yazımızda bazı bilgiler için sayın Necat Çetin Hocama ihtiyaç olduğunu dillendirerek, kimi hususları ilgisine havale etmiştik. 'Torbalı' ismi üzerine duyduğumuz, bildiğimiz rivayetleri sizlerle paylaşmaya çalışmıştık. Bknz. http://cenksarigol.blogspot.com/2009/05/torbal-ismi-nereden-geliyor.html linkinde Tur Balı ve Deve Ağızlarına geçirilen Torbalardan yola çıkarak aktardıklarımız ve ikinci yazımızda ele aldığımız Torbalı Dede, Durap Ali, Dur Be Ali, Metropolis rivayet ve aktarımlarını paylaştığımız yazımız için Bknz. http://cenksarigol.blogspot.com/2009/05/torbal-isminin-kokeni-ii.html Necat Hocam 3 gündür Ankarada... Bayındır Ülfet Onart Lisesi Müdürü ve çalıştırdığı öğrenci ekibi TÜBİTAK Araştırma dalında bölge birincisi oldular ve burada Ankarada İzmir’i temsil ediyorlar. (Türkiye 4. oldular) Necat Hocam ile bir yazı yazma hakkımı saklı tutuyorum. İğneyle kuyu kazar gibi Torbalı’nın her yerinde yakın tarihin izini süren bu öğretmen / idareci Bayındır da değil, ilçemizde hizmet ediyor, yanındaki öğrencilerde bizim ilçemizden olmalıydı. Üstelik bu ilçeden çıkmış, sponsorlarla torbalı Yakın Tarihi konulu 2-3 kitabın piyasada olması gerekmez miydi? Buyrun Necat Haca’nın sitemlerini hep birlikte okuyalım;

Sevgili arkadaşım Cenk,

Büyük Torbalı Gazetesinin bugünkü (18 Mayıs 2009) tarihli köşende 'Torbalı' adı üzerindeki yazında (Bknz. http://cenksarigol.blogspot.com/2009/05/torbal-isminin-kokeni-ii.html )benden söz etmişsin. Teşekkür ederim. Torbalı Adı tartışmasını benim ilgime havale etmişsin. Sağ olasın. Ancak ben Torbalı dosyasını kapattım. Ben bu topraklar üzerinde doğmuş, bu topraklara hizmeti aşk saymış bir yörük çocuğuyum. Ama tüm çırpınışlarım, tüm çabalarım adeta boşa çıktığı için, bende başka bir ilçe ile ilgili alan çalışmalarıma devam ettim.
Bilirsin insanlar sadece yaşlılıklarında rezil-zebil olmamak için para biriktirirler. Bu parayı kaybedip daha da fazlasını kazanabilirler. Ancak kaybedilen kültürü hiçbir şekilde geri getiremezler. Ben kültürümüzü kayıt altına almaya çalıştım. Hem de ne yazık ki tüm feryadıma rağmen destek alamadan. Kimlere gitmedim ki? Eski belediye başkanı Mehmet Hasan Karatoklu’ya. Adeta yalvardım. 'Başkan Yunan işgalini gören son tanıklar ölüyor. Bunların anlatımlarını kayda alalım’. Tınlamadı bile. Bunu sevgili Vahap (olgun) tanıktır. Tabi o insanlar tek tek bu dünyadan göçtü. Birkaçını kayıt altına aldık. Nasıl mı? Hurda bir motorsikletle demircide çalışan vefakar Ozi ile. Yıllar sonra o kayıtlar o kadar değer kazandı ki. Üç beş tane de olsa önemli. Yıllar önce Torbalı Kazımpaşa İlköğretim Okulunda öğrencileri köy araştırmalarına yönlendirdim. İlk önce aslan sosyal demokrat veliler kazan kaldırdı. 'Bu adam ne yapıyor?' diye. Ama o bilgilere ihtiyaç duyduklarında ilk önce onlar yaltaklandılar. Hem de utanmadan. Şu an bakanlık benim 7-8 yıl önce yaptırdıklarımı istiyor. Demek ki bakanlıktan 8 yıl ilerideyim.
Ramazan İsmail Uygur başkan oldu. Müdürlük yaptığım okula ummadığım desteği verdi. Araştırmalar için ise hiç. Hem de koca bir hiç. Geçen sene Kırım Tatar Türkoloji Kongresi için 20 defa kapısından döndürüldüm. Ertuğrul Mahallesi Tatarları ile ilgili kongre tebliği Kırım’a göndermişim. Yol ve kalma masrafı için destek istiyorum. Tamam diyor. Bugün git yarın gel. Sonra görüşelim. Yer ayırtıyorum. Sonuç hüsran. Bilim âlemine rezil oluyorsun. Tebliğim Kırım da ben ise ulaşılmaz beyefendinin kapısında. Git gel. Diğerlerini yazmama gerek yok. Sinirleniyorum.
Torbalı’ya tayin istiyorsun. Valilikten onay çıkıyor. Mutasarruf bey iptal ettiriyor. Bizim kağıt kaplanlar basiretsiz. Ondan sonra deli oluyorsun. Nedenini sorguluyorsun. Ben disiplinli biriymişim. Kafa koparırmışım. Birilerinin adamı olmamak bu ülkede acaba suç mu? Bizler devletten maaş alıyoruz. Ancak ve ancak devletin adamı oluruz. Ne birilerinin ne de şunun bunun.
Çanak yalamayı öğrenemedik. Ama çanak yalayıp ta daha atama başvurusu dahi olmadan ve atama başvurusu süresi bitmeden asil okul müdürü atanan basiretsiz, mesnetsiz, laf başı adalet , din, iman kelimesini dilinden düşürmeyen, sadece bilmem ne cemaatinin adamı olduğu için çanak yalayıp atanan, mahkeme kararı ile indirmeme rağmen yine aynı görevi kör topal yürütmeye çalışanlardan olamadık. Zavallı vekil müdür bozuntusu. Yüzüme dahi bakamıyor. Çünkü kendisinin ne kadar rezil ve zelil olduğunu beni görünce anlıyor. Kendisini ayrıcalıklı mollalardan sayıyor. Biliyor mu acaba ben onu Hattab’ın Ömer’e havale ettim. Adalet. Herkesin muhtaç olduğu adalet. Eğer bu dünyadan Hattab’ın Ömer geçti ise ölünceye kadar davamın arkasındayım. Eğer geçmedi ise başka söze gerek yok. Acaba mahkeme-i kübrada onu o çanak yaladıkları kurtaracak mı? Bu rüzgâr dinince seni elimden kim alacak? Hele bir Torbalı’ya atanayım, aynı ortamda, ilk toplantıda ilk işim senin ipini çekmek olacak. Gece gündüz atanmamam için dua et. Belki yararı olur.
Velhasıl sevgili arkadaşım üretim yok. Araştırma yok. Birikim yok. Al maaşını salla başını. Makbul insancıklar bunlar. Biliyor musun tam dört yıl ilçe nüfusun ücretsiz evet hiçbir ücret beklemeden ve talep etmeden yeminli Osmanlıca tercümanlığını yaptım. Bu devletime karşı olan manevi borcumdu. Devlet denince bilirsin akan sular durur. Çevirdiğim her evrağı beni tehlikeli gören mutasarruf bey imzaladı. Ama da tehlikeli adammışım be…
Evet ben sıra dışı standart dışı üretim hatasıyım. Benim gibilere deli diyorlar. Varsın desinler. Bakarsın bir gün anlayıp veli derler. Bilirsin atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.
Destek konusunda eski belde Çaybaşı Belediye Başkanı sevgili Ömer Şentürk başkanın hakkını ödeyemem. Geçen sene Samsun’daki Mübadele Kongresine onun desteği ile gittim. Yerel tarihçilik iğne ile kuyu kazmaya benzer. Araştırma sahasında ha bire dolan dur. Yaz demeden kış demeden. Araştırtma zaman, emek ,bilgi ve donanım istiyor. Özellikle donanım ne yazık ki para. Bununla ben tanışamadım. Her halde bundan sonra da artık tanışamam. Tam yedi yıldır büyük bir kooparatifin yönetimindeyim. Beş yılı dolduran lise müdürüyüm.(Ben Rumelide’yim, çanakçılar karşı tarafta) Ancak üç yıldır aynı ayakkabıyı giydiğimi çok yakınlarım bilir. Hem de yamalı olarak. Torbalı Pazar yerindeki Ali usta şahittir. Ayakkabıma kaç yama vurduğunu. Yedi yıldır aynı ceketi giyiyorum. Hatta bu araştırmalar yüzünden nerede ise hanımdan da olacaktık. Hangi kadın tahammül eder sabah 8 gece 11 çalışanı. Bu yaştan sonra yüzümüze de kimse bakmazdı. Kim ne yapsın dağda bağda araştırma yapan benim gibi standart dışı ölçülerdeki adamı. Hem de maaşının nerede ise yarısı bu yola harcayana.
Şimdi Torbalı için araştırma için İstanbul Başbakanlık Arşivine gideceksin. Ankara Arşivlerine gideceksin. Orada kalman, en azından bir hafta kalman için tam 2.000 TL lazım. Kimden nasıl isteyeceksin. Ama aristokrat beyefendiler bir gecelik yemek parasını kat be kat masada bırakırlar, pardon ödetirler. Ama sen köylerde koş, emek harca eeeeeeeee.sonuç Necat hoca iyi olmuş. Ananın dini……..
Sevgili arkadaşım. Necat hoca tansiyonu şekeri olan 150 kiloluk biri. Arşivim 500 GB. olmuş. Artık biz vakıf olmuşuz. Aynı rahmetli Çağatay Uluçay, rahmetli Orhan Şaik Gökyay gibi...
Benden bu kadar. Hanıma vasiyet ettim. Ölümüm halinde arşivimi şu üniversiteden şuna ver diye. Artık bu kafasızlarla uğraşacak ömrüm kalmadı. Para ayarlarsam tarih kongrelerine tebliğ ve bildiri sunuyorum. Bu saatten sonra da kimsenin kapısına gitmem. Ben Torbalı tarihi ile ilgili temelleri atmışım. Her taşın altına bırakmışım. Benden sonra gelenler devam etsinler. Tabi gelen olursa. Artık bana Torbalı ile ilgili bir şey sormayacağına eminim. Bu satırları tüm içtenliğimle yazıyorum. Ve senin sayfanda yayınlanması için gönderiyorum. Daha yazmadıklarım , yazamadıklarım içimde. Yazmak istemiyorum. Değmez. Bunu yayınlarsan her sözümün arkasındayım. Yayınlamazsan o sana kalmış. Ne diyeyim.
Selam ve sevgilerimle.


18 Mayıs 2009 el- hakir el-fakir Necat ÇETİN (zide ilmihu)

2 yorum:

  1. CENK BEY KONUYA İLGİNİZDEN DOLAYI TEBRİK EDERİM. UMARIM TORBALI NECAT BEY GİBİ BİR İNSANIN DEĞERİNİ ANLADIĞINDA ÇOK GEÇ OLMAZ...

    YanıtlaSil
  2. Hüseyin kaya15 Ocak 2011 08:09

    söz uçar yazı kalır. Necat hoca insanlarla birlikte göçmeden veya talan edilmeden tarih topluyor, derliyor, paylaşıyor ve geleceğe bırakıyor. altın ancak kuyumcuda değerini bulur elbette tenekecide değil.

    YanıtlaSil

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.