5 Mart 2009

Seçmen Tembelliği

Seçmen Tembelliği

Yerel Seçimlerin yaklaşmasıyla siyasi parti adayları ve ekipleri görücüye çıktı. Adaylar projelerini, vaadlerini sizlere anlatmaya, sunmaya çalışıyor. Elbette çok güzel, faydalı, öncelik sırasını gözeterek açıklanan planlar ve projeler var. Siyasette seçmenin durağan olması sonradan yaptığı yakınmaları etkisiz kılıyor. Sonuçta seçmene kendi hazırladığı, mücavir alan içinde gördüğü aksaklıklara göre geliştirdiği projeleri sunan adaylardır. Seçmenlerin çoğunlukla bu projelerin oluşmasında bir dahli olmadığı gibi seçmen talebi doğrıltusunda şekillendiğide söylenemez. Dolayısı ile adayların projeleri sadece kendilerini bağlayan, kendi inisiyatifleri ile vaad ettikleri hizmet planlarıdır.

Seçmen grupları daha adaylık sürecinde adayların ziyaretlerinde sadece dinlemek yerine, mahalle ve çevresi için gözlemlediği, istediği, eksik gördüğü, belki geliştirdiği projeleri adaylara sunar ve söz alabilir. Bu adaylar seçildikten sonra hem seçmen aldığı sözü takip ettiği gibi hemde seçilmişler üzerinde baskısını devamlı kılar. Aday seçilince şöyle bir düşünce doğuyor; “çok çalıştım. Her seçmenle görüştüm. Kendimi anlattım. Seçmene ulaştım ve başardım” oysa sizin önerilerinize verdiği sözler üzerine gelecek bir başarı böyle düşünmesini engellediği gibi siyasi kariyeri için verdiği sözün arkasında durması gerektiği zihinsel baskısını hep içinde taşıyacaktır.

Seçmen tembelliği yada talepsizliği adayların boşkırda! At koşturması gibi atıp-tutmasına, olmayacak vaadlerde bulunmasına sebep oluyor. Seçmenden gelmeyen, kendi geliştirdiği projeleride bir bağış, lütuf gibi algıladığından ağzından çıkanın sorumluluğunu taşıması uzun sürmüyor. Zaten adayın vaadleri için bir emeği olmayan, sözlerinde bağlayıcılığı bulunmayan seçmende işin peşine düşmüyor.
Anlatmaya çalıştığımız bayağı seçmen davranışı değil. Bayağı seçmen için umum yarar ve genel çıkar üzerine adaydan söz almak yerine şahsi menfaat ve çıkarları için adaydan söz alma çabası vardır. Bayağı seçmenin dilinde pelesenk olan söz şudur; “Benim şu kadar .... oy’um var. Bir işaretime bakıyorlar. Ben nereye gelirsem ardımdan gelirler..!” Dolayısıyla Bayağı seçmen için önemli olan bireysel çıkardır. Oğluna iş, eniştesine yardım, amcasına ihale, arsasına imar, dükkanına ruhsat, evine oturma izni, inşaatına altyapı, kızına eş! ister.

Seçmenlerin tembellikten kurtularak, özellikle yerel seçimlere dolaylı, partizan tavır yerine her adaya çevresindeki hizmet kusurlarnı, sosyal ve hayati eksiklikleri içeren dosyalarla çıkmayı bilmelidirler. Bu konuda muhtarlar veya oluşturulacak mahalle komiteleri ile gruplar kurulabilir. Bu grup temsilcileri adayları davet ederek, onların genel vaadlerini dinlemek yerine aktif seçmen olarak, kendi eksiklikleri ve hazırladıkları dosyalar için söz almaları yerinde olacaktır. Bilinçli seçmen için bu davranışı adaylar üzerinde ciddi baskı oluşturacaktır. Bu tip kendi partilileri dışında grup ve topluluk davetlerini hiçbir aday geri çeviremez. “sizi dinlemek, yakından tanımak, yerel yönetim sıkıntı ve beklentilerimizi sizinle paylaşmak istiyoruz” diye gelecek, hazır topluluk davetleri adaylar için koşarak gidilecek yerlerdir. Önemli olan sizin apartman, site ve mahalle sakinlerinden en az 50 seçmeni bir araya getirebilmenizdir.

Diğer taraftan sadece siyasi partilerin hareketlerini ve adayların istekleriyle savrulan, dahleri olmayan vaadleri dinlerken elleri patlarcasına alkışlayan, her konuşma alanında hazır bulunmayı kendinize vazife bilen biriyseniz eğer korkarım siz seçmen olmaktan önce partizansınız. Toplumsal ve çevre isteklerinize söz veren adayı desteklemeniz elbette çok doğaldır. Seçmen Tembelliğinden kurtularak, adayların karşısına toplu ve toplumsal taleplerle çıkan mahalle, sivil toplum kuruluşu, site sakini, esnaf topluluğu sadece seçimde değil seçimden sonrada hem seçilmiş aday üzerinde etkinliğini sürdürür hemde istekleri üzerinden baskısını diri tutabilir.


Cenk SARIGÖL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanlık konuşma ve yazıyla yani iletişimle birlikte teknolojik gelişim sağlayabilmişlerdir. Medeniyet ise bu hasletleri hoşgörü, sevgi ve ahlaklı kullanmakla olur.